Şamil | Kategoriler | Konular

Uyuşturucu maddeler

UYUŞTURUCU MADDELER

Sinir sistemini uyuşturan ve böylece kişinin
düşünme ve muhakeme melekesini yok eden maddeler. Sürekli uyuşturucu
madde kullanan kimselerde bu maddelere karşı
bağımlılık meydana gelir. Çok çeşitli
uyuşturucu madde vardır. Bunlar; alkol, morfin, eroin, kokain,
afyon, eter, esrar gibi maddelerdir.
Yatıştırıcılar ve uyku ilaçları da
uyuşturucu maddelerindendir.

Uyuşturucu alışkanlığı günümüz
insanının en büyük sosyal problemlerinden birini oluşturmaktadır.
Materyalist ve kapitalist toplumlarda, sistemlerin çarpıklıklarından
ortaya çıkan sosyal problemler, insanları uyuşturucu
maddelerin tutsağı haline getirmektedir.

En yaygın olarak kullanılan uyuşturucu
maddeler, alkol içeren içkilerdir. Gayri İslamî toplumlarda bu
tür içkiler yaşamın bir parçası olarak kabul
edilmektedir. Diğer uyuşturucu maddelerin satışı
ve kullanımı dünyanın hemen her yerinde suç kabul edilmiş
ve cezalandırılmıştır. Ancak bu cezalar,
uyuşturucu maddelerin kullanımının
yaygınlaşmasını ve sosyal bir felaket haline gelmesini
engelleyememiştir. Bunun sebebi, çağdaş toplumların
yaşam felsefelerinin insanları bu tür alışkanlıklara
itecek uygun ortamları hazırlamaya elverişli
olmasıdır. Manevî boşluk, ideal yoksunluğu ve bu
yolda yapılan etkinler, sosyal felaketlere yol açan, bağımlılarını
delilik, hatta intihara sürükleyen uyuşturucu
alışkanlığını
yaygınlaştırmaktadır.

Uyuşturucuya müptela olan kimseler, her türlü
insanî değerlerini kaybederek uyuşturucu madde ticareti
yapanların kölesi haline gelmektedirler. Karşı konulmaz
bir ihtiyaç haline gelen uyuşturucuyu temin edebilmek için çarpınan
bu kimseler, çoğu zaman hırsızlık yapmakta, çeşitli
şiddet eylemlerine girişmekte, cinayetler işlemektedirler.

Kişiyi ruhen ve bedenen çok süratli bir
şekilde çökertip mahveden uyuşturucu
alışkanlığının tedavisi son derece güçtür.
Tedavi görüp iyileştiği kabul edilenlerin tekrar normal hayata
dönüp topluma uyum sağlamaları imkansız olmaktadır.

İslâm, toplumu, ifsad edecek, huzurunu bozacak,
onu sosyal bunalımlara itecek her şeyi ta başından
yasaklayarak gerekli düzenlemeleri yapmakta ve böylece insanları kötülüklerin
pençesine düşmekten kurtarmaktadır. Allah Teâlâ, sarhoşluk
veren alkollü içkileri haram kılmış ve bu harama riayet
etmeyenler için cezalar koymuştur. İslâm hukukunda alkollü
içkiler yanında insanları uyuşturup akıl ve muhakeme
kabiliyetlerini yok eden diğer bütün maddelerin kullanımı
da haram kabul edilmiş ve şiddetle yasaklanmıştır.

Kimyevî uyuşturucuların ortaya çıkmasından
önce yaygın olarak kullanılan uyuşturucu, esrar (hind
keneviri). Bunun içindir ki, islâm hukukçuları genelde bütün uyuşturucuların
haram olduğunu kabul ederken, konu içerisinde esrara daha fazla yer
vermişlerdir.

Esrâr, "cannabis sativa" denilen boyu 1-3 m.
uzunluğunda ılıman iklimde yetişen ve halk
arasında "Hint keneviri" adıyla bilinen
yıllık yabani bir bitkinin gövde ve yapraklarıyla çiçek
kısmından elde edilen bir uyuşturucudur. Etken maddesi
"Tetrahydrocannabinol" olan esrar, en eski çağlardan beri
bütün dünyada bilinen ve kullanılan bir uyuşturucudur. M.Ö.
2737 yılında Çin'de yazılmış bir eserde
kenevirin fiziksel ve ruhsal etkilerinden bahsedilerek bazı
hastalıkların tedavisinde kullanımı için sağlık
verilmiştir. Esrarı doğudan batıya taşıyan
ünlü Venedikli gezgin Marco Polo (1254-1324)'dur. İbn Sina
(980-1037) kenevire "kınnap" adını vermiş ve
bu bitkiyi incelemiştir. Kenevir ve haşhaş yetiştiren
ve tedavide bunları kullanan Sümerler, Asurlular, Mısırlılar,
Romalılar, Yunanlılar ve İslâm dünyasında bu bitki
çeşitli amaçlarla yetiştirilmiştir. 12-13. yüzyılda
İsmailiye mezhebine mensup Hasan Sabbah dünya cenneti kurmak amacıyla
müritlerine esrar içirtmiş ve onlara korkunç cinayetler işletmiştir.

Evliya Çelebi İstanbul'da esnaf-ı benkçiyan
adı verilen esrar dükkânları bulunduğunu
zikretmiştir. 19. yüzyılda İstanbul'da bir dirhem esrar
bir kuruşa satılıyordu ve gerek zenginler arasında
gerekse fakirler arasında yaygın olarak kullanılıyordu.
Üretim ve tüketimi yasaklanmasına rağmen, bütün dünyada
gizlice alınıp satılan esrar en yaygın
uyuşturuculardan biri olmuştur.

Esrar az miktarda kullanıldığında içinde
tatlı hayallar, halk arasında esrar dalgası denilen hülyalar
doğurur, fazlaca alınan esrar ise dalgın bir uyku hali, geçici
çılgınlıklara varan taşkınlıklar meydana
getirir. İçine beng otu veya tatula karıştırılıp
macun haline getirilerek veya sigara içine karıştırılarak
tüketimi yaygın olan esrar Arapça "haşiş"
denilen olgun Hint keneviri yapraklarının kalburdan geçirilmesiyle
veya roeşin ceket giyerek olgun kenevir tarlası içinde bu
bitkiye sürtünerek dolaşanların ceketine yapışan reçineli
kılların kazınmasıyla da elde edilmektedir.

19 Şubat 1920 ve mükeakip tarihlerde hazırlanmış
olan Cenevre Afyon Anlaşması'nın I. maddesinin son
fıkrasında herhangi bir isim altında ticarete çıkarılacak
reçinesi alınmamış kenevirin kurumuş dişi
organlarıyla çiçeklenmiş veya meyvelenmiş çiçek
yataklarına Hint keneviri denilir. Bu tarif kenevirin belli çeşidinden
çok, onun bazı organlarını ima etmekte ve böylece
herhangi bir kenevir çeşidinde esrar maddesinin bulunabileceği
anlaşılmaktadır (Türk Ansiklopedisi, XV, 348-349: İbn
Abidin, Reddil'l Muhtar, Terceme, A. Davudoğlu, XVI, 72-79).

İslâm'da sarhoşluk veren "içki"ler
yanında her türlü uyuşturucu yasaklanmıştır.
Çünkü bunlarda da sarhoş edici özellik vardır. Âyeti
kerimede: "Ey inananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları
şüphesiz, şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının
ki, kurtuluşa eresiniz" (el Mâide 3/90) ve hadislerde genel
olarak sarhoşluk veren sıvı veya katı bütün
maddelerin içilmesi, kullanılması yasaklamıştır.
"Sarhoşluk veren her içki haramdır" (Buhâri, Vırdû,
81, Eşribe 4, 10; Müslim, Eşribe, 67-68); "Çoğu
sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" (Ebû
Dâvud, Eşribe, 5: Tirmizî, E,fribe, 3);

"Her sarhoşluk veren fey içki (hamr)
hükmündedir ve her sarhoşluk veren fey haramdır" (Müslim,
Eşribe, 7375; Buharî, Edeb, 80):

Esrar, İslâm dünyasında 12. yüzyılda
Tatar istilasına uğranıldığı sırada
ortaya çıkmıştır. Dört büyük müctehidin yaşadığı
dönemlerde esrardan söz edilmemesi, onun o zamanlar bilinmediğini gösterir.
Sonraki mezhep imamları esrarın haram olduğuna dair
fetvalar vermişler ve onu satanın te'dib
olunacağını bildirmişlerdir (İbn Abidin, a.g.e.,
XVI, 77; Yusuf el-Kardavî, İslâm'da Helal ve Haram, Trc: Mustafa
Varlı, Ankara 1970, 85-87)..

Esrar ve diğer bütün uyuşturucu maddeler
aynı içki gibi kişiyi Allah'ın zikrinden ve namazdan
alıkoyar. Bu maddelerin haramlığı içkinin haramlığından
daha hafiftir. Bu yüzden esrar içene had cezası uygulanmaz, tazir
cezası uygulanır. İbn Vehba'nın, el-Vehbaniyye
adlı manzum eserinin şerhini yapan eş-Şurunbulalî
(ö. 1069/1658) adı geçen şerhin "haram ve mübah; hazr ve
ibaha" kısmında esrarın İslâm hukukuna yansıyan
hükmünü şu şiirinde toplamıştır:

"Esrarın haramlığına ve
yakılmasına fetva verdiler./Kaçınılsın içilmesin
diye, böyle bir kimsenin boşamasını geçerli saydılar./Onun
satıcısına tedib cezası öngördükleri gibi, fasıklığını
da tesbit ettiler./Onu helal sayanın da zındık
olduğunu yazdılar" (İbn Âbidin, a.g.e., XVI, 72-73).

Argoda diş, dalga, ot, fin, sankız, ampes
cığaralık, cuk, gonca, hurda, kaynar toprak, nefes, minare
gölgesi, davul tozu gibi adları olan esrar, psikoaktif maddelerden
biridir. Keyif verici, uyarıcı
yatıştırıcı etkileri sebebiyle kullanılmakta;
ancak ruhsal, davranışsal, gelişimsel bozukluklara yol açmaktadır.
Halbuki insanları iyiye, doğruya, en güzele götüren İslâm
dini, bütün zararlı şeyleri yasaklamıştır.
İyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan İslâm, uyuşukluğu,
gevşeme ve bilinç bozukluğunu, tabii olmayan
uyarılmayı caiz görmez. Bilinci karartan esrar kullanımında
zaman ve yer algısı değişip, insanın tabiî ve
fatn tekâmülü bozulduğu için kıyas yoluyla bu maddenin vb.
nin haram olduğuna hükmedilerek, kullanımı
yasaklanmıştır. Zaten bütün dünyada bu maddeler yasa dışı
yollardan üretilip, el altından satılmakta ve gizlice
kullanılmaktadır. Batı dünyasında bir zamanlar hippi
denilen gençlik gruplarının popüler uyuşturucusu olan
esrar, insanı kendine bağımlılaştırarak gerçek
dünyadan koparan, psişik bağımlılık yaratan bir
maddedir. Bağımlı kişilerde çeşitli ruhi ve
bedeni semptomlarla kendini belli eden bir hastalık hali meydana
gelir ki, o artık normal bir insan sayılamaz. Uyuşturucu
kullananların bağımlılıkları, onları
fuhşa, günaha, ve dolayısıyla murdar olmalarına yol açmaktadır.
Aklı olmayanın dini de olmaz ilkesinin yer aldığı
İslâm'da, sarhoşluk haramdır. Sarhoş eden bir
şey, beyin işlevlerini etkileyerek akıl dinamiklerini
ortadan kaldırır. Bu sebeple İslâm toplumlarında
aklı korumak esastır ve sarhoş edici her şey
yasaktır. Çünkü İslâmî yaşayışın belti
bazı ilkeleri vardır ve bunlar materyalist, ruhsuz, sahte ve geçici
dünya cennetlerinin bunalımları ve delilik problemleri
doğurmaktadır. Ayrıca bu gibi uyuşturucu maddeler çok
kullanılmadığı için bu hastalıklar en çok Batı
dünyasında görülmektedir. Her türlü sapıklık,
hastalık ve yozlaşma da İslâm'ın en güzel yoluna
tâbi olmamaktan dolayı insanların cahiliyette ısrar
etmeleri ve kendilerine zulmetmelerine yol açmaktadır.

Hamdi DÖNDÜREN


Konular