Şamil | Kategoriler | Konular

Necaset

NECÂSET

Pislik, kan, sidik ve dışkı gibi pis
şey. Ruhsat olmaması halinde namazın sıhhatine engel
olan pisliktir. Necâset, temizliğin; necis de temiz olanın
zıddıdır. Necis, şer'an pis olan şeyi ifade eder.
Hakikî veya hükmî necis için kullanılır. Hakikî necise
"habes", hükmî olanına ise "hades" denir. Necis
sıfat, neces şekli ise isim olarak kullanılır.

Necâset, hakikî ve hükmî olmak üzere ikiye ayrılır.
Hakikî necâset, sözlükte kan, sidik ve dışkı gibi gerçek
pislik olarak var olan şeyleri; terim olarak ise, namazın
sıhhatine engel olan pisliği ifade eder. Hükmî necâset ise,
insan bedeninde manevî olarak bulunan abdestsizlik veya cünüplük hâli
için kullanılır.

Hakikî necâset üçe ayrılır:
Ağır ve hafif; katı ve sıvı; görülen ve
görülmeyen pislik.

Ağır Pislik - Hafif Pislik

Buna galîza veya muğallaza pislik de denir.
Giysilerde, bedende veya namaz kılınacak yerde bu pislikten,
katı ise yaklaşık 3 gr. kadarı; sıvı ise avuç
içinden fazla bir alanı kaplayacak miktarı namazın
sıhhatine engel olur. Bunların necisliği kesin delille
sabittir. Kan, sidik, dışkı gibi..."Elbiseni de temiz
tut" (el-Müddessir, 74/4) ayeti uyarınca bunları
temizlemek farzdır.

Hafif pislik ise kesin delille sabit olmayan pisliktir.
Bunların bulaştığı elbise veya bedenin dörtte
birinden az miktarı namaza engel olmaz. Eti yenenin sidiği ve
yenmeyen kuşun pisliği gibi...

Ağır olan necâsetler şunlardır:

1. İnsandan çıkan veya ondan kopup
ayrılan şeylerden kan, sidik, dışkı, menî;
küçük su döktükten veya ağır bir şey
kaldırdıktan sonra cinsel organdan gelebilen beyaz renkli "vediy"
denilen sıvı; sevişme veya karşı cinsi düşünme
sırasında yine cinsel organdan gelebilen beyaz renkti
yapışkan "meziy" denilen sıvı;
ağız dolusu kusuntu; bedenden kesilip ayrılan et, deri parçası
ve kadınlardan gelen âdet veya lohusalık kanı
ağır pislik çeşidine girer.

2. Eti yenmeyen hayvanların sidikleri,
ağızlarının salyaları, kuşların
dışındakilerin dışkıları ve bütün
hayvanların akan kanları.

3. Eti yenen hayvanlardan tavuk, kaz ve ördeklerin dışkıları.

4. Boğazlanmadan kendi kendine ölen hayvanın
eti ve tabaklanmamış derisi pistir.

Mâlikîlere göre murdar ölmüş hayvanın
eti gibi derisi, kemiği ve sinirleri de temiz değildir. Kıl,
yün ve tüyleri ise temizdir. Şâfiîlere göre, ölü hayvanın
kıl, tüy, yün ve tırnakları dahil bütün cüzleri temiz
sayılmaz.

5. Domuz eti! Usûlüne göre kesilse de necistir. Eti,
kılı, kemikleri, tabaklansa bile derisi necistir (en-Nahl,
16/15).

6. İçki: Cenab-ı Hakkın; İçki,
kumar, dikili taşlar, şans okları Şeytan işi
birer pisliktir" (el-Mâide, 5/90) ayeti uyarınca çoğunluk
fakihlere göre necistir. Bu yüzden elbise veya bedene şarap dökülürse
yıkanmadıkça namaz kılınmaz. Tercih edilen görüşe
göre, diğer sarhoşluk veren içkiler de şarap hükmündedir.

Şâfiîlere göre de bütün sarhoşluk veren
içki çeşitleri az olsun çok olsun temiz değildir.

Hafif sayılan ve temiz olmayan şeyler
şunlardır:

1. At, katır ve eşeklerin sidikleri ile, eti
yenen koyun, keçi, geyik ve karaca gibi evcil ya da yabanî hayvanların
sidikleri ve bunların tersleri, Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre hafif
pisliktir. Fetvaya esas olan bu görüştür. Ebû Hanîfe'ye göre
ise bunlar ağır pislik çeşidine girer.

2. Etleri yenmeyen hayvanlardan, doğan, atmaca,
şahin, çaylak, kartal gibi havada terleyen hayvanların
dışkıları.

3. Her hayvanın öd kesesi, bu hayvanın
dışkısı hükmündedir.

Hafif pisliğin namazda bağışlanan
miktarı, bulaştığı yer elbise ise, elbisenin
tamamının dörtte biri; kol ve ayak gibi bedenin bir organı
ise bulaştığı organın dörtte biridir. Bununla,
kaçınılması güç olan, mesleği ve içinde bulunduğu
kültür ortamı bakımından temizliğe tam dikkat
edemeyen veya hayvancılıkla uğraşanların
farkında olmadan karşılaştığı hafif
pislikler için kolaylık getirilmiştir (İbnül-Hümâm,
Fethul-Kadîr, I,135 vd.; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 55; İbn Rüşd,
Bidâyetül-Müctehid, I, 73; eş-Şîrâzi, el-Mühezzeb, I, 46;
İbn Kudâme, el-Muğnî; I, .52; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî
ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, I, 115 vd.).

Katı ve Sıvı Pislikler:

Katı pislik ölü hayvan eti ve dışkı;
sıvı ise akan kan, meziy ve vediy gibi pisliklerdir.

Görülen ve Görülmeyen Pislikler:

Görülen; dışkı ve kan gibi gözle
görülen ve aynî varlığı olan pisliklerdir. Bir defa da
olsa kendisinin yok edilmesi ile temizlenmiş olur.

Görülmeyen pislik ise sidik gibi kuruduktan sonra
varlığı gözle görülemeyen pisliktir. Temizlenmesi yıkayanın
temizlendiğine kanaat getirinceye kadar yıkaması ile olur.
Vesveseli kimse için yıkama sayısı üçtür.
Zahiru'r-rivayeye göre her defasında sıkmak da gerekir.
Çünkü pisliği çıkaracak olan sıkmadır.

Temizleme Şekil ve Yolları: Temiz olmayan
şeyler: temizlemek için özelliklerine göre çeşitli yollar
vardır.

1. Su ile yıkamak: Su, hem pisliği temizleme
ve hem de abdest ve gusülde kullanılma bakımından
asıl temizleyicidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

"Sizi temizlemek için Allah gökten su indiriyor"
(el-A'râf; 7/11); "Biz gökten temizleyici su indirdik" (el-Furkân,
25/48). Temizlik için kullanılacak su, yağmur, kar, nehir, göl,
deniz, kuyu, pınar ve sel sularının
toplandığı gölet suları olabilir. Hz. Peygamber
şöyle buyurmuştur: "Su, temizdir. Onu tadı, rengi
veya kokusu değişmedikçe dışarıdan bir şey
kirletmez" (Buhârî, Vüdû', 67). Yine Allah elçisi, Esmâ binti
Ebî Bekir'e elbisesini hayızdan nasıl temizleyeceği
konusunda; "Ovalar sonra da su ile çitiler" buyurmuştur (Buhârî,
Vüdû', 63; Müslim, Tahâre, 110; Ahmed b. Hanbel, VI, 134, 346).

Hanefilerde tercih edilen görüşe göre hakikî
pislikler gül suyu, sirke, meyve ve bitki suyu gibi normal su dışındaki
sıvılarla da temizlenebilir. Hanefîler su dışındaki
temizleyici sayısını yirmibire kadar çıkarmışlardır.
Diğer mezhepler bunların bazılarında Hanefilerden
farklı görüşe sahiptirler. Ancak su dışındaki
sıvılarla abdest alınmaz, gusül yapılmaz. Bu konuda görüş
birliği vardır (el-Kâsânî, a.g.e., I, 83-87; İbnül-Hümâm,
a.g.e., I, 133-138; İbn Âbidin, a.g.e., I, 284 vd.; ez-Zeylaî,
Tebyînül-Hakâik, I, 60 vd.; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 24 vd.).

Su ile temizlemenin şekli

1. Necâset, sidik, köpek salyasının eseri
gibi görünmeyen nitelikte ise, temizlendiğine kanaat getirinceye
kadar yıkanır. Bu da üç defadır. Delil şu
hadislerdir: "Sizden birinizin kabına köpek ağzını
soksa, onu üç defa yıkasın ". Başka bazı
rivayetlerde yedi defa yıkasın" ifadesi vardır (Buhârî,
Vüdû', 33; Müslim, Tahâre, 89, 91, 92, 93; Ahmed b. Hanbel, II, 314,
427). "Sizden biriniz uykusundan uyandığında, kaba
sokmadan önce elini üç defa yıkasın" (Buhârî, Vüdû',
26; Mâlik, Muvatta', Tahâre, 9; Ahmed b. Hanbel, II, 465). Köpeklerin ağzını
sokmasından dolayı yedi defa yıkama emri İslâm'ın
ilk dönemlerinde zorunlu olmadıkça evde köpek beslemeyi sınırlamak
amacına yönelik idi.

Necâset, kan ve dışkı gibi gözle
görülen çeşitten ise, bunların temizliği bir defa da
olsa pisliğin kendisini gidermekle olur. Ancak, yıkanmasına
rağmen renk ve koku gibi giderilmesi güç bir eseri kalırsa, bu
zarar vermez. Tercih edilen görüşe göre su saf bir hal alıncaya
kadar yıkanır. Nitekim Havle binti Yesâr dedi ki: "Ey
Allah'ın Resulü! Benim bir tek elbisem var ve onda hayız
oluyorum". Hz. Peygamber buyurdu ki: "Temizlendiğin zaman
kan bulunan yeri yıka ve onunla namaz kıl". Havle dedi ki:
"Ya Resulullah! izi kalırsa?". Buyurdu ki: "Su sana
yeter, kanın eseri ise zarar vermez" (Ahmed b. Hanbel, II, 364,
380; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, I, 40).

İçine sabun, toprak, deterjan gibi maddeler karışmış
olan sular, karışım aş olduğu takdirde
temizleyicidir. Abdest ve gusülde kullanılan sular temizdir, fakat
temizleyici değildir. Bunlara "musta'mel
(kullanılmış) sular" denir. Bunlarla pislik
temizlenebilir, fakat abdest, ya da gusül abdesti alınamaz. Ancak içine
pislik karışan veya kendisiyle pislik yıkanan
kullanılmış sular temiz olmaktan çıkar.

2. Silmek yolu ile temizleme: Bıçak, cam, cilâlı
tahta, mermer, fayans gibi pisliği içine emmeyen şeylere bir
pislik bulaşınca, yaş bir bez, sünger veya toprak, ya da
deterjanlı ıslak bezle pisliğin izi
kalmadığına galip zan meydana gelecek şekilde
silinirse temizlenmiş olur. Meselâ; kurban kesilen bıçak temiz
bir bezle veya toprakla iyice silinince temiz olur ve böyle bir bıçak
üzerinde iken kılınacak namaz sahih olur. Çünkü Ashab-ı
kiram düşmanla savaşıyor, kılıçlarını
silerek, bunlar üzerlerinde iken namaz kılıyorlardı.

3. Ateşe sokmak yolu ile temizleme: Ateşe
dayanıklı maden parçası üzerindeki kan ve benzeri necis
şeyler, madenin ateşe sokulması ile yanar ve yok olur.
Nitekim yağlı, paslı, üzerinde necis kan ve et kalıntıları
bulunan şiş veya ızgaralar ateşte yakılınca
temiz hale gelir.

4. Kazımak, ovmak veya silmek yoluyla temizlemek:
Mest ve ayakkabı gibi pisliği emmeyen şeylere hayvan
dışkısı gibi görünür bir pislik bulaşsa,
bunlar su ile temizleneceği gibi, bıçak gibi bir şeyle
kazınarak veya toprak ya da kuma sürterek de temizlenebilir. Ancak
mest veya ayakkabıya sidik gibi görünmeyen bir pislik dokunursa, bu
yerin yıkanması gerekir. Nitekim elbiseye veya bedene dokunan
pisliği kazımak veya toprağa sürtmek de yeterli değildir.

İnsana ait kurumuş meni ovalamakla
temizlenebilir. Ancak yaş olan meninin su ile yıkanması
gereklidir. Diğer yandan kuru bir meni ovalamakla temizlendikten
sonra, bu elbise ile namaz kılınabilirse de, yeri yeniden
ıslanırsa, sağlam görüşe göre pislik yeniden
döner. Bu yüzden yeniden kurutup ovalamak veya yıkamak gerekli
olur.

Hz. Âişe'den şöyle dediği
nakledilmiştir: "Allah Resulünün elbisesindeki meniyi kuru ise
ovalıyor, yaş ise yıkıyordum" (Ebû Dâvud,
Tahâre, 134; Ahmed b. Hanbel, VI,125,132, 213, 239, 263).

Hanefi ve Mâlikîler meniyi necis kabul ederken,
Şâfiî ve Hanbelîler insan menisini temiz sayarlar. Bu görüş
ayrılığının dayandığı delil;
yukarıdaki hadisin farklı yorumu yanında İbn Abbas
(r.a)'dan rivayet edilen şu sözdür: "Üzerinden meniyi ot veya
bir parçası ile sil. Çünkü o tükrük ve sümük gibidir"
(Dârekutnî bu hadîsi merfû olarak nakletmiştir. ez-Zühaylî,
el-Fıkhul-İslâmî, Dimaşk 1405/1985, I, 98). Soğuk ve
yolculuk gibi hallerde bu ikinci görüş müslümanlara kolaylık
sağlar.

Meziy ve vediy de necistir. Meziy; cinsel istek veya
bunu düşünme anında şehvetsiz olarak çıkan ince
beyaz sudur. Meziy yıkanır ve yeniden abdest alınır.
Hz. Ali şöyle der: "Mezîsi çok akan bir kimse idim. Allah
elçisine sormaya da utandım. Mikdad b. Esved (r.a)'a söyledim, o
sordu "Bundan dolayı abdest gerekir" buyurdu. Müslim'in
rivayetinde; "Cinsel uzvunu yıkar ve abdest alır" ilâvesi
vardır (Buhârî, İlm, 51 ; Vüdû', 34, Gusl; 13; Müslim, Haşz,
17: Ebû Dâvud, Tahâre, 82; Nesâî. Tahâre, 111, 129; Gusl, 28; Ahmed
b. Hanbel, I, 80, 82, 87, 107-111). Vediy ise idrardan sonra veya ağır
bir şey kaldırma hâlinde çıkan koyu süt gibi beyaz bir sıvıdır,
pistir. Çünkü sidikle birlikte veya ondan sonra çıktığı
için sidiğin hükmünü alır.

Donmuş yağ, pekmez ve benzeri şeylerin içine
pis bir şey düşse, bu madde çevresiyle birlikte ovulup çıkarılınca
temizlenmiş olur. Hz. Peygamber'in eşi Meymune (r.anhâ) şöyle
demiştir: "Bir fare yağa düşmüştü. içinde
öldü. Hz. Peygamber'e soruldu: "Onu ve çevresini atın,
yağı da yiyin" buyurdu" (Buhârî, Vüdû', 67;
Zebâih, 34; İbn Hanbel ve Nesâî'nin rivâyetinde "donmuş
yağa" ilâvesi vardır. as-San'ânî, Sübülü's-Selâm,
III, 8; Nesâî, Fer',10: İbn Hanbel, VI, 329, 330, 335).

Eğer necâset sıvı haldeki yemek veya
zeytinyağı içine düşmüşse, bunlar bir kap içinde
üç defa üzerine su döküp çalkalandıktan sonra alınmakla
temizlenmiş olur. Hanefiler dışındaki çoğunluk
bu gibi sıvıların artık temizlenemeyeceği görüşündedir.
Çok miktardaki yağı veya yemeği bu sebeple telef etmek
yerine burada bir kolaylık gösterilmektedir. Ancak günümüzde bu işlemden
sonra bir gıda laboratuarında tahlil yaptırarak
zararlı unsurun kalıp kalmadığı kontrol
ettirilmelidir. Bu, ihtiyat gereğidir.

Katı maddeler, necaseti içine sızdırmadığı
sürece su ile temizlenir. Et, tavuk ve buğday gibi
pişirilenlerden ise, çiğken yıkanarak temizlenir.
Pislendikten sonra, pisliği ile birlikte ateşte
kaynatılırsa, içine pislik nüfuz edeceği için artık
temizlenemez.

Bu yüzden işkembe, bağırsak veya hayvan
kellesi temizlenmeden kaynatılırsa artık temizlenme imkânı
bulunmaz.

Yine içine temiz olmayan bir şey
karışan süt, pekmez ve bal gibi sıvılar temiz su içinde
üç defa asıl kendi miktarlarında kalıncaya kadar
kaynatılmakla temiz olur. Çünkü bu durumda temiz olmayan
şeyin niteliği değişmiş sayılır.

5. Yapı değişikliği yolu ile
temizleme: Temiz olmayan bir şeyin niteliği değişirse
temiz hale gelir. Meselâ; bir domuz veya eşek bir tuzlaya düşerek
tuz kesilse temizlenmiş olur. Yine, geyik kanının misk
olması, içkinin kendiliğinden veya bir katkı maddesi ile
sirkeleşmesi, tezeğin yanarak kül olması lâğım
suyu karışan toprağın kuruyup eserinin kaybolması
bunları temiz hale getirir.

6. Boğazlama veya tabaklama yolu ile temizleme:
Domuz dışında, başka bir hayvanın usûlüne göre
kesilmesi hâlinde derisi temiz olur. Artık böyle bir derinin
üstünde namaz kılınabilir. Bu hayvan eti yenen cinsten ise eti
de temiz olur. Fakat eti yenmeyen hayvanlardan ise, fetvaya esas olan görüşe
göre eti temiz sayılmaz. Bununla birlikte meşrû kesimle eti
temiz sayılsa bile, yenilmesi caiz olmaz. Bu konuda görüş
birliği vardır.

Yine domuz dışında, murdar ölmüş
bir hayvanın derisi tabaklanmakla temiz olur. Hz. Peygamber;
"Bir deri tabaklanmakla temiz olur" buyurmuştur (Müslim,
Hayz,105; Ebû Dâvud, Libâs, 38; Nesâî, Fer', 20, 30, 31; Dârimî,
Edâhî, 20; İbn Hanbel, I, 219, 227, 237, 270, VI, 73). Allah elçisi
Tebük yolculuğunda bazı evlerin yanından geçerken kadınlardan
su istedi. Bir kadının; "ölmüş hayvan derisinden
yapılmış bir kırbada su var" deyince, Allah Resulü;
"Onu tabaklamamış mıydın?" buyurdu.
"Evet tabaklamıştım" deyince de
"Tabaklanması temizlenmesidir" buyurdu (Nesâî, Fer', 4;
Ahmed b. Hanbel, IV, 254, V, 67, VI, 329, 336).

7. Necis olmuş kuyunun suyunu boşaltma veya
gereken kadar su çıkararak kuyuyu temizleme: Küçük bir hayvanın
kuyuya düşüp ölmesi hâlinde bütün suyu çıkarmak büyük
zorluklara yol açacağı için düşen canlının
durumuna göre bütün suyu veya suyun bir bölümünü çıkarma
esası benimsenmiştir.

Kuyuya domuz gibi aynı ile necis bir hayvan düşmüşse
suyun tümü çıkarılır. Eti yenen bir hayvan düşer,
şişmiş ve dağılmış olursa yine tüm su
çıkarılır. Ancak şişip
dağılmamışsa, zahiru'r-rivâye'de bunlar üç sınıfta
incelenir.

a. Fare, serçe veya bu büyüklükte bir hayvan düşüp
ölmüşse, yirmi ilâ otuz kova;

b. Kedi, tavuk, güvercin veya bu büyüklükte bir
hayvan düşmüş ölmüşse, kırk ilâ elli kova;

c. İnsan düşüp, üzerinde pislik olduğu
biliniyorsa su necis hale gelir; tümünü çıkarmak gerekir.

Ancak günümüzde kuyuyu tam olarak boşaltmak mümkün
olmayan durumlarda, kanaat verecek miktar çıkarıldıktan
sonra laboratuar tahlili yaptırarak kuyu suyunda zararlı bir
maddenin bulunup bulunmadığını belirlemek ihtiyata
daha uygundur.

Hamdi DÖNDÜREN


Konular