Şamil | Kategoriler | Konular

Naşıtat

NÂŞITÂT

Müminlerin ruhlarını eziyet vermeden
kolaylıkla alan melekler anlamında kullanılan bir isim. Nâşıtât
kelimesi Arapça "neşeta" fiilinden türetilmiş ismi
failin çoğuludur. Allah Teâlâ, Naziât sûresinde naziâtın
peşinden nâşıtât üzerine kasem etmektedir: "Şiddetle
çekip alanlara (naziât), kolaylıkla çekip çıkaranlara (nâşıtât)"
(en-Naziât, 79/1-2).

Müfessirler, naziâttan neyin kastedildiği
hakkında ihtilaf ettikleri gibi (bk. Naziât mad.), nâşıtâtın
anlamı hakkında da ihtilaf etmişlerdir. İbn Abbas ve
el-Ferra, naşıtâtın, müminlerin ruhlarını,
onlara eziyet vermeden kolay bir şekilde çekip alan melekler olduğunu
kabul etmişlerdir (İbn Cerîr et-Taberî, Tefsir, XXX, 28;
İbn Kayyım da bu anlamı tercih etmektedir. O, nâziât ve
nâşıtât arasındaki farkın, şiddet ve
yumuşaklık olduğunu; kâfirlerin ruhları şiddetle
sökülüp alınırken, müminlere dostça ve yumuşak
davranıldığını belirtmektedir (İbn
Kayyım el-Cevziyye, et-Tıbyan fî Aksamil-Kuran, Beyrut
1988,174).

Mücahide göre naşıtât, bizzat ölümün
kendisidir. Hasan ve Katade ise, bir ufuktan öteki ufka yüzüp akan yıldızlar
anlamında kullanıldığını kabul
etmişlerdir (Taberî, a.g.e., XXX, 28-29; İbn Kesîr,
Tefsirul-Kur'anil-Azim, İstanbul 1985, VIII, 338).

Taberî, farklı görüşleri sunduktan sonra
şöyle demektedir: "Bana göre bu konuda doğru olan;
naşıtât üzerine Allah Teâlâ'nın yemin ettiğini,
bunu bir şeyi bırakıp başka bir şey üzerine
tahsis etmediğini söylemektir. Naşıtât, bir yerden diğer
bir yere akıp gidendir. Bu melekler olabileceği gibi, ölüm, yıldızlar
ve kelimenin diğer anlamları olan, kementler veya vahşi
inekler de olabilir (Taberî, aynı yer, Ayrıca bk. Naziat Mad.).

Ömer TELLİOĞLU


Konular