Şamil | Kategoriler | Konular
Budızm, buddızm
BUDİZM, BUDDİZM
M.Ö. VI. yüzyılda Hindistan'da doğmuş
evrensel bir din. Günümüzde mensuplarının sayısı
300 milyon civarında olduğu söylenmektedir. Buddizmin din,
mezhep, tarikat ya da felsefi ekol tanımlamalarından hangisine
girdiği yolunda tartışmalar vardır. Bugün, en çok
mensubunun bulunduğu yerler. Hindistan dışında,
Doğu ve Güneydoğu Asya, Seylan, Tayland, Moğolistan, Mançurya,
Tibet, Çin, Kore ve Japonya'dır. Ayrıca Avrupa, Kuzey Amerika
ve İngiltere'de de mensupları vardır.
Buddizm'in kurucusu, M.Ö. 563-483 yılları
arasında yaşamış olan Budda'dır. Budda'nın
asıl adı Siddharta Gotama'dır. Kuzey Hindistan'da
şimdi Nepal'in bulunduğu bölgedeki Kapilavastu'da Lumbini
koruluğunda doğmuştur. Sakya kabilesine mensuptur. Budda,
ona "İlhama kavuşmuş, aydınlanmış"
anlamında sonradan verilmiş bir lâkaptır. (S.G.F. Brandon,
A. Dictionary of Comparative Religion, London 1970, s.154 vd.
Annemarıe Schımmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s.
90-91; Herve Rousseau, Dinler (tıc. Osman Pazarlı),
İstanbul 1970, s.168-169; Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, Ankara
1987, I, 42-44; Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara
1988, s. 91).
Buddizm'in kutsal metni Tipitaka'dır. Bunun ne
zaman yazıya geçirildiği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak M.Ö.
1. yüzyılda Seylan'da bugünkü şeklini aldığı
ileri sürülmektedir. Çekirdeği Budda'nın sözlerinden oluşan
Tipitaka, üç sepetten oluşmaktadır. Her sepet, kitabın
bir bölümüdür. Çok sayıda kitaplardan ibarettir. Budda'nın
hayat yolunu, orta yol doktrinini içinde bulunduran bu kitapta pek çok
tekrarlar da vardır. Üç sepet şunlardır: 1-Vinaya Pitaka:
Sangha adı verilen rahip ve rahibelerle ilgili usûl ve kaideleri,
bunların nasıl yerine getirileceğini içine alır.
Rahip olmayanlarla ilgili hususlar da vardır. 2-Sutta Pitaka:
Budda'nın fikirlerini açıkladığı
konuşmalarının çoğu bu bölümde bulunur. Bunun için
bu bölüme doktrin (dhamma) sepeti de denir. 3-Abhidhamma Pitaka: Budda'nın
vaazlarının yorumları ve Buddizm'in felsefe ve psikolojisi
bu bölümde yer alır. (Encyclopedia Britannica, U.S.A. 1970, IV,
355;Tümer-Küçük, a.g.e., s. 96).
Budda hayatı boyunca kurtuluşa
ulaşabilmenin yollarını araştırmış ve
bunun için şu dört kutsal gerçeği telkin etmiştir:
Buda'nın kabartma bir heykeli.
1- Izdırabın ne olduğu: Budda'ya göre
doğum, hastalık, yaşlılık ve ölüm
ızdıraptır. Sevilmeyenle beraber olmak da, sevilenden uzak
kalmak da ızdıraptır. İstenilene ulaşamamak da
ızdıraptır. Yani dünyaya sarılmak
ızdıraptır. 2-Izdırabın kaynağının
ne olduğu: Izdırabın kaynağı insanı
doğumdan doğuma sürükleyen yaşama ve zevkleri tatmin etme
isteği, hayata karşı sevgi ve geçici heveslerdir. Bunlara
sarılmak insana doyumsuzluk verir. 3-Izdırabın giderilmesi
ve iç huzurun sağlanması: Varlığın
ızdırap olduğunu tanıyarak, his ve duygularla beslenen
yaşama arzusunu dindirmek ve diğer arzulardan vazgeçmektir.
4-Izdırapları dindirmenin yolunun ne olduğu:
Izdırapları dindirmek iç huzura kavuşmak, manevi
doygunluğa, durgunluğa yani Nirvana'ya ulaşmak, şu
sekiz kollu yolun takip edilmesiyle mümkündür: Doğru söz, doğru
davranış, doğru geçim, doğru muhakeme, doğru
murakabe, doğru anlayış, doğru düşünce, doğru
niyet.
(En. Britannıca, IV, 354; Brandon, a.g.e., s. 161,
555, 619; George Grimm, The Doctrine of The Buddha, Delhi 1973, s. 59 vd.
Dinler Tarihi Ansiklopedisi, İstanbul (t.y.) s. 678; Bayur, a.g.e.,
I, 44-45; Schımmel, a.g.e., s. 92; Ekrem Sarıkçıoğlu,
Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul 1983, s.
164; Tümer-Küçük, a.g.e., s. 94).
Budda, yaratıcı bir Tanrı'nın
varlığından açık bir şekilde söz etmemiştir.
Buddistler de, kâinatın kimin tarafından
yaratıldığı konusuna ilgisiz kalır; bu konuyu
tartışmanın kendilerine bir fayda
sağlamayacağına inanırlar. Onlara göre kurtuluş;
dünya ve ızdıraplardan yani Tenâsuh çemberinden kurtulmaktır.
Buddizm'de iman ikrarı şu şekilde
yapılır: "Budda'ya sığınırım,
Dhamma'ya sığınırım, Sangha'ya
sığınırım." Buna üç cevher veya üç
haline (triratna) denir. Bir kimsenin Buddist olabilmesi için bu üç
esası kabul etmesi ve söylemesi gerekir. Bunlardan birini kabul
etmeyen Buddist olamaz. (En. Britannıca, IV, 355; Tümer Küçük,
a.g.e., s. 97).
Budda ahlâkiyatının ana çizgileri: Doğruluk,
saflık, düşünme, hakîmlik, ve durmadan nefsini
ıslahtır. Doğruluk aynı zamanda her fırsatta
iyilik etmeyi ve sadaka vermeyi de kapsar. Doğruluğun beş kâidesi
vardır:
1-Canlıları öldürmemek. Bu, et yememeye de
varır. Ancak, et yemek kesin olarak yasak edilmemiştir.
2-Başkasının namusuna saygı göstermek. 3-Başkasının
malına saygı göstermek. 4-Doğru olmayan şeyi söylememek.
5-Sarhoş eden şeylerden kaçınmak. (Bayur, a.g.e., I, 46; Tümer
Küçük, a.g.e., s. 101).
Buddizm'de Yüce varlığa karşı
yapılan herhangi bir ibadet ve dua sözkonusu değildir. Ancak,
Buddizm evrensel bir din olduğundan çeşitli yerlerde diğer
dinlerden etkilenmiştir. Bunun sonucu olarak da, Budda
tanrılaştırılmış; ona duâ etme ve ondan bazı
şeyler isteme geleneği başlatılmıştır.
Pagoda adı verilen kutsal mekanlarda Budda'nın heykelleri
dikilmiştir. Dolayısıyla Pagoda'ya giren bir Buddist,
Budda'nın heykeline tazimde bulunur. Ona çiçek, buhur (tütsü)
sunar. Ayrıca her Buddist'in evinin bir köşesinde
Budda'nın heykeli bulunur.
Buddizm'de üç şeye önem verilir: Budda'nın
heykelleri, Budda'nın hatıraları, Budda'nın
altında ilhama kavuştuğu söylenen Bodhi Ağacı.
Buddistlerce kutsal sayılan dört ziyaret yeri
vardır: Budda'nın doğum yeri olan Lumbini, Bihar'da
şimdi Bodhi Gaya denilen aydınlanma yeri, ilk vaazını
verdiği Benares yakınındaki Geyik Parkı, öldüğü
Uttar-Pradeş şehri. Ganj nehri de kutsal sayılan
yerlerdendir.
Buddizm'de Sangha adı verilen rahipler teşkilâtının
yeri ve önemi büyüktür. Bekârlık, rahiplik hayatının
temelini oluşturur. Kadınlarda da, ahlâk, fazilet ve bilgelik
esastır. Cemaata giriş herkese açıktır. Kâide dışı
ilişkiler, cemaatten atılmayı gerektirir. Bekârlık,
en yüksek idealdir. Buddist felsefesi, bütün kötülüklerin kaynağını
cinsî tatminde görür. Buddizmin ilk bin yıllık
gelişmesinde evlenme küfür sayılmışsa da, zamanla
evlenme konusunda bazı tavizler verilmiştir. Buddistler, tesbihi
kutsal görür. Buddizm'in bazı inanç ve gelenekleri, mezheplere
göre değişiklik gösterir. Buddizm'de iki büyük mezhep vardır.
Mahayana (büyük araba,) Hinayana (küçük araba). (Tümer-Küçük,
a.g.e., s. 100-101).
Mahayana: Herkesin kurtuluşunu hedef
aldığı için "büyük araba" anlamına gelen
Mahayana adını almıştır. Bu mezhep, Buddizm'i,
Sangha'yı aşan, herkesin dini ihtiyaçlarına cevap veren,
her çeşit insanın kolayca anlayabileceği ve takip
edebileceği bir mezheptir.
Hinayana: Kişinin kendisini kurtarmasını
hedef aldığı için "küçük araba" adını
almıştır. Bu mezhep, Pali diliyle, Seylan ve Güney Asya'da
yayılmıştır. Hinayana Buddizm'i, bazı farklarla
Burma, Tayland, Laos, Kamboçya ve Seylan'da daha yaygındır.
(Schımmel, a.g.e., s. 200, 202; Tümer-Küçük, a.g.e., s. 100-101)
Buddizm'de dini inanç ve ahlâki davranışları
ifade etmek üzere şu kavramlar kullanılır:
Karma: Bir nevi sebep-sonuç ilişkisidir.
Kişinin davranışının, içinde yaşadığı
kast diliminden değil, kendi iradesinden geldiğini ifade eder.
Karma fikrini ilk ortaya atan Budda değildir, fakat o, karma
anlayışına ahlâkî bir yorum getirmiştir. Şöyle
ki: İyi şeyler iyi netice verir, kötü şeyler de kötü
sonuç verir. Bunlar ahlâki olgunluğun temel şartıdır.
(En. Britannıca, IV, 355; Grimm, a.g.e., s. 180).
Tenâsuh: Kişinin kötülükleri terkedip
Nirvana'ya ulaşıncaya kadar çeşitli varlık
şekillerinde yükselip alçalarak ölüm ötesinde hayatının
devam edişidir. Zihnî ve bedeni ihtiraslardan kurtulduktan sonra,
artık tenâsuh (yeniden doğum) yoktur. Karma tasavvuru,
insanı, ahlâk emirlerine göre hareket etmeğe teşvik eder.
Dünyanın sonunda vuku bulacak olan bir kıyamete ve ilâhi bir
muhakemeye inanmayan bir millet için karma prensibi bir nevi ilahi
adaleti temsil etmektedir. (Schımmel, a.g.e., s. 235; Tümer Küçük,
a.g.e., s. 98).
Nirvana: Kişiyi aşırı istek,
acı ve kederden kurtaran aşkın bir durumdur. Onun
hakikatı doğum ve ölüm alanını da aşar. Bu
durumda Nirvana; karma ve tenâsuh çemberinden, kısacası
doğum ve ölümden kurtulmayı ifade eder. "Sönmek, yok
olmak" anlamına gelen bu kelime, gerçekte Budda felsefesinde
günahsızlığın ve isteksizliğin verdiği
akıl rahatlığı anlamında kullanılır.
(En. Britannıca, IV, 355; Grimmi, a.g.e., s. 227 vd. Schımmel,
a.g.e., s. 242; Bayur, a.g.e., I, 47).
Maitreya veya Metteya (Gelecek Bir Kurtarıcı):
Diğer dinlerde olduğu gibi Buddizm'de de, gelecek bir
şahsiyetten söz edilir. Budda, dini tamamlayamadığını,
kendinden sonra Maitreya (Metteya), yani "âlemlere rahmet" bir
kimsenin gelip bu işi tamamlayacağını söylemiştir.
(Brandon, a.g.e., s. 157; Tümer-Küçük, a.g.e., s. 101).
Ahmet GÜÇ