Şamil | Kategoriler | Konular
Hz. havva
Hz. HAVVA
İlk insan ve ilk peygamber Âdem (a.s)'in eşi,
beşeriyetin anası ve ilk kadın.
Hz. Havva'nın ne zaman ve nasıl
yaratıldığı hakkında muhtelif rivayetler
bulunmakla birlikte, bu konuda tam anlamıyla net ve kesin bir bilgiye
sahip değiliz. Şu kadar var ki, Hz. Âdem (a.s)'den (veya Adem
ile aynı maddeden) yaratılmış olduğunu, Kur'ân'ın
"Sizi bir tek nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı
eşini de ondan vareden Allah'tır" (el-A'raf, 7/189) ve
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini vareden
ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın titreten Rabbinize
karşı gelmekten sakının " (en-Nisâ, 4/1)
ayetlerinden öğreniyoruz.
Âyetlerden açıkça anlaşılan, Hz.
Havva'nın, Hz. Âdem ile aynı madde (nefis)den
yaratılmış olduğu ve önce Hz. Adem (a.s)'in bilahare
Hz.
Havva'nın varedildiğidir. Bazı âlimler;
"... ve eşini de ondan vareden Allah'tır" lafana
dayanarak, Havva'nın Âdem'den, Âdem'in vücudunun bir uzvundan
yaratıldığını ileri sürmektedirler.
Dikkat edilirse Kur'ân-ı Kerîm;
"Sizi bir tek nefisten yaratan O'dur"
ifadesiyle, bütün insanların bir tek nefisten
yaratıldığını, Hz. Havva'nın da "ondan"
yani o nefisten yaratıldığını kasdetmekte
olduğu anlaşılacaktır. Âyetteki "ondan"
maksat, Âdem (a.s) olabileceği gibi, Âdem'in yaratılmış
olduğu asıl madde de olabilir. Doğrusunu en iyi bilen hiç
şüphesiz Allah'tır.
Havva'nın malum "bir tek nefis'ten
yaratıldığı kesin olmakla birlikte,
yaratılış keyfiyeti hakkında, Kur'ân-ı Kerîm'de
daha fazla bir açıklama bulamıyoruz. Ancak bazı
tefsirlerle birtakım zayıf hadislerde, Tevrat'ın
ifadelerine benzer nakiller görmekteyiz ki, muhtemelen bu rivayetler
İsrâiliyattan alınmadır. Bu konuda İbn-i Kesîr'in
tefsirine aldığı rivayet aşağı yukarı
şu mealdedir:
İblis (malum suçundan dolayı) Cennet' ten çıkarıldıktan
sonra, Âdem (a.s) Cennete yerleştirilir. Kendisiyle teselli
olacağı bir eşi olmaksızın, yalnız
başına bir müddet orada dolaşır. Bir ara uykuya
dalıp uyanınca başucunda, Allah'ın, kaburga
kemiğinden yarattığı bir kadın görür. "Sen
nesin?" diye sorar. Kadın: "bir kadın" diye cevap
verir. Daha sonra kadına niçin yaratıldığını
sorar. Kadın, "benimle teselli olman için" diye cevap
verir. Bu arada melekler onları görür ve Âdem'in bilgisini
ölçmek için kadının kim olduğunu sorarlar. Âdem (a.s),
onun Havva olduğunu söyler. Neden O'na bu ismi verdiğini
sorduklarında; "çünkü o, canlı bir şeyden
yaratıldı" diye cevap verir (İbn-u Kesîr, "Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm",
I, 112).
Buhârî'nin nakline göre ise, Peygamber (s.a.s);
" Kadınlara iyilikle muamele edin, zira kadın kaburga
kemiğinden yaratılmıştır", (başka bir
rivayette "kaburga kemiği gibidir" kaburga kemiğinin
en eğri kısmı üst tarafıdır. Onu düzeltmeye
çalışırsan kırılır, kendi haline
terkedersen, devamlı eğri kalır. O halde kadınlara
karşı iyi davranın" (Buhârî, Enbiyâ, 1).
tavsiyesinde bulunmuştur. Müslim'in rivayetinde ".... onu
düzeltmeye çalışırsan kırılır, onun
kırılması talakıdır" ibaresi vardır.
Gerek İbn Kesîr'in tefsirine aldığı,
gerekse Buhârî'nin Sahih'inde geçen her iki rivayet de İslâm
Âlimlerinin bir kısmı tarafından tenkide
uğramıştır.
Daha önce de geçtiği gibi, Kur'ân bu hususta
sustuğu için, bizim bazı zayıf rivayetlere dayanarak iler
geri konuşmamız doğru olmayacaktır. Hele hele
bazı kimselerin yaptığı gibi Hz. Havva'nın Hz.
Âdem ile nikahlarının kıyılması esnasında
Cebrâil'in ve diğer bazı meleklerin şahid olduğu,
Cennet'ten kovulduktan sonra Âdem'in, dünyanın filanca yerine,
Havva'nın da falanca yerine indirildikleri, seneler sonra Mekke'de
buluştukları, Âdem'in" ayağım yere vurmakla
Zemzemin fışkırdığı, Havva'nın bu su
ile ilk hayzından temizlendiği, Hz. Âdem'den iki yıl sonra
vefat edip aynı yere defnedildiği rivayetlerine itibar edilmez,
uydurma bilgilerdir.
Hz. Âdem ile Havva'nın, Cennet'ten niçin çıkarıldıkları
Kur'ân'da zikredilmektedir.
Kur'ân'da açıkça ifade edildiği gibi Cenâb-ı
Allah, Hz. Âdem ile Havva'ya Cennette istedikleri meyvelerden istedikleri
kadar yiyebileceklerini, ancak bir tek ağaca
yaklaşmamalarını emrettiği halde şeytan
onları kandırıp ağaca yaklaşmalarına vesile
olmuş, neticede her ikisi de Cennetten çıkarılmışlardır.
"Şeytan, oradan ikisinin de
ayağını kaydırttı, onları bulundukları
yerden çıkardı..." (el-Bakara, 2/36) ayetinden ilk önce iğva
edilenin Havva olduğunu asla ifade etmez; aksine her ikisinin de
birlikte aldatıldıklarını ifade eder.
"Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek
için onlara fısıldadı: Rabbınızın sizi bu
ağaçtan alıkoyması melek olmanız veya burada temelli
kalmanızı önlemek içindir" (el-A'raf, 7/20) âyeti ise
buna daha açık bir delildir. Hatta: "Şeytan, O'na vesvese
vererek ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını göstereyim mi?' ;
"Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi,
ayıp yerleri görünüverdi..." (Tâha, 20/120, 121)
âyetlerinin zahirine bakarak, şeytanın Hz. Âdem'i öncelikle
kandırdığı sonucunu çıkarmak mümkündür.
İsrailî rivayetlere itibar ettiğimiz
takdirde, kadının toplumda hukuk ve ahlâk yönünden düşük
bir konuma girdiğini de kabul etmiş oluyoruz. Halbuki İslâm
hiçbir din ve ideolojinin kendinden üstünlüğünü kabul etmediği
gibi, kadına gerçek değeri kendisinin verdiğini her
vesileyle ispat etmiştir.
Tahrifata uğramış dinlerin ve
putperestliğin kadını aşağılık bir
varlık kabul edip, insanlığın başına gelen
belâların temel etkeni saydığı ve bu yüzden sakınılması
gereken aldatıcı bir tuzak ve pislik kaynağı,
erkeğin yanında sözü bile edilemeyecek bir mahluk
şeklinde telakki ettiği bir dönemde İslâm, kadının
gerçek yerini belirlemiş, ona gereken değeri vermiştir.
Kur'ân, kadının Hz. Âdem'le aynı nefisten
yaratıldığını vurgulayarak; gerek
yaratılış, gerek hukuk ve gerekse toplum açısından
aynı değerde olduklarını, yaratılış
bakımından iki cins arasında bulunan bazı
farklılıkların biri diğerini tamamlayan iki parça
arasındaki farktan öteye gitmediğini beyan eder.
Halid ERBOĞA