Şamil | Kategoriler | Konular
Hafız
HÂFIZ
Koruyan, saklayan, muhâfaza eden anlamında
Allah'ın güzel isimlerinden birisi. Koruyan, himâye eden, gözeten
anlamlarına gelmek üzere Allahu
Teâlâ hakkında kullanılır. Kur'ân-ı
Kerîm'de, "Allah, hâfızların (koruyanların) en
hayırlısıdır" (Yusuf, 12/64) ve "O zikri (Kur'ân'ı)
biz indirdik biz' ve Onun koruyucusu da el bette biziz!"(el-Hicr,15/9)
buyurulmaktadır.
Kur'ân-ı Kerîm'in tamamını ezberleyen
kimselere de "hâfız" denilir."Hâfız-ı Kur'ân,
Hâfız-ı Kelâm" ifadesi bunlar için kullanılır.
Kur'ân'ın tamamını ezberleyenlere "tam hâfız",
yarısını ezberleyenenlere de "yarım hâfız"
denir. Çoğulu, "huffâz, hafaza ve hâfizûn" olarak
kullanılır.
Hz. Peygamber (s.a.s)'in sağlığında
Kur'ân âyetleri ve hadisler yazıyia tesbit edilmiş ve
ezberlenmiştir. Kur'ân'ın toplanmasını
hızlandıran sebeplerden birisi de hâfızların cihad
alanlarında şehid olmalarıdır.
Bir hadis-i şerifte hâfızların özelliği
belirtilmekte ve Kur'ân'ı ezberlemek teşvik edilmektedir. Hz.
Âişe'den nakledilen bu hadiste "Kuran'ı ezbeıleyerek
okuyan hâfız kişi es-Seferetü'l Kirâm olan (vahiy getiren)
meleklerle beraberdir" (Buhârî, Kitâbü't-Tefsir, 458)
buyurulmaktadır.
Hadiste de, muhaddisin bir üst derecesini teşkil
edenlere hâfız denilir. Hâfızlarla ilgili değişik
tammlar yapılmaktadır.
Celâleddin el-Mizzî: "Hâfız, bildiği
râvîlerin sayısı bilmediğinden çok olandır"
şeklinde tarif eder.
İbn Seyyidi'n-Nâs' ise şöyle tanımlar:
"Kendi üstadlarını ve üstadlarının üstadlarını
tabaka tabaka bilen ve her tabakada bildiği bilmediğinden çok
olandır."
Hadis hâfızlarında bazı özellikler
aranmaktadır: Allah Rasûlü'nün sünnetlerini bilmek; yollarına
vâkıf olmak; isnadları birbirinden ayırma yeteneğine
sahip olmak; sıhhatlerinde ittifak edilen ve nakillerinde ihtilâf
edilen sünnetleri ezberlemek; müdrec lâfızları tanımak;
hadiste geçen ifadeden râvinin sahâbe veya tâbiînden olduğunu
anlamak.
Hadis tenkitçileri, hâfızlarda aranan
özelliklerin zorluğuna dikkat çekerek her devirde çok az hâfızın
olacağını hatta olamayacağını
belirtmişlerdir.
Hâfızların ezberlemeleri gerekli olan
hadislerin sayısı hakkında da tam bir görüş
birliği yoktur. Hâfızın en az yirmi bin hadîsi ezbere
bilmesi gerektiği zikredilmektedir. Bu sayı bazılarına
göre ikiyüz bindir. Bu konuda kesin bir rakam vermek mümkün olmamakla
beraber hâfızların bilmeleri gereken hadîs sayısının
yüzotuz bin ile. yediyüz ellibin arasında olduğu
belirtilmektedir.
Abdurrahman b. Mehdî (öl. 198), İbn Ebî
Şeybe (öl. 235), İbn Asâkir (öl. 571), Abdullah b.
Abdurrahman ed-Dârimî (öl. 255), İbn Ebî Hâtim er-Râzî (öl.
327), İbn Abdi'l-Berr (öl. 463) belli başlı hâfızlardandır.
Ayrıca kütüphanelerde okuyuculara aradığı
kitabı veren ve kitaplarla ilgili sorumluluğu olan
kitapları koruyan kişilere de "hâfız-ı kütüb"
adı verilirdi.
Hâfız kelimesi, Kur'ân'ı ezberleyen
kişileri duyulan yakınlık nedeniyle bazılarına
isim olarak verilmiş, bazı insanların da
adlarının başına ünvan olarak eklenmiştir.
Şâirler de bu kelimeyi mahlas olarak kullanmışlardır.
Halk arasında câmi görevlilerine genellikle hâfız
denilmektedir. İki gözü görmeyen kimseler de bazı yörelerde
bu adla anılmaktadır. Bunların Kur'ân ve hadis hâfızlığıyla
ilgisi yoktur.
Hâfızlığın güçlü olması
gerektiğine dikkat çeken Muallim Naci, bir beytinde şöyle
demektedir:
"Yedi yüz kerre yanılmak ne demek bir cüzde,
Böyle olmaz a benim hâfızım ezber
dediğin."
Cemil ÇİFTÇİ