Şamil | Kategoriler | Konular

Sagcılık

SAĞCILIK



Geleneksel sol partiler veya sendikalara oranla
kitlelerin devrimci rolüne, ihtilâlci yanına ağırlık
veren siyasî düşünce ve tutumlara karşı olarak,
muhafazakârlığa, dindarlığa, maneviyatçılığa,
gelenekçilik ve milliyetçiliğe ağırlık veren sosyal
ve siyasî görüş ve tutumlar.

Siyasî anlamda sağ ve sol tabirleri ilk defa 1789
da Fransız İhtilâliyle başlamıştır. 1789
tarihli Kurucu Meclis (Assemblee Nationale Constituante)'in
başkanı, Kraldı. Meclis üyeleri de asiller, ruhban ve halk
temsilcilerinden oluşan bir gruptu. Bu kurucu meclis açıldığı
zaman asiller ile din adamları başkanın sağında,
halkın seçtikleri de başkanın solunda yer
almışlardı. İşte bu tarihten itibaren, sağ
ve sol gruplaşmalar siyasî hayat içinde yerini almış oldu.
Sağda bir zadeganlık, seçkinlik, ağalık, gelenekçilik,
imtiyazlılık ve aristokratlık; solda ise halkın seçtikleri,
demokrat olanlar, hürriyet ve eşitlik prensibinin savunucuları
vardı.

1789'dan sonra imtiyazlılığa,
değişmezliğe ve değerleri, eski düzeni korumaya taraf
olanlar, meclislerin hep sağını tercih etmişler;
sağcılık ve sağcı politikalar bu doğrultuda
bir anlam kazanmıştır. Daha sonraları ise
sağcılık anti-komünistlik olarak değerlendirilmeye
başlanmıştır. Bu anlayışa göre, komünist
olmayan herkes sağcıdır; bu kavramın içine ise
bütün milliyetçiler, bütün müslümanlar, dindarlar, maneviyatçılar,
tarihi köklerine bağlı insanlar, örf ve âdetlerini,
geleneklerini korumak isteyen herkes dahil edilmiştir. Bu
bakış açısı Marksistlere göre idi.

Sosyal ve siyasi alanda sağcılık ve
solculuk yaklaşık iki asırlık bir geçmişe ve
tarihe sahiptir. Fakat inanç ve amel açısından ise sağ ve
sol, insanla başlar. Kur'ân-ı Kerim ashabül-Yemin * (kitapları
sağ tarafından kendilerine verilerek Allah'a itaat eden salih
kimseler) ve ashabü'ş-Şimal* (Allah'a karşı isyan
eden ve Allah'ın hükümlerini red eden fasık kâfirler) diye
isimlendirir. Bu taksimin politik anlamdaki sağcılık ve
solculukla asla ilgisi yoktur. İtaat edenler ile isyan edenler diye
sağ ehli ve sol ehli diye isimlendirilir. Kur'âna göre hareket
etmeyen herkes kâfir, Ona uygun olmayan her fiili de küfür olarak veya
kitabı sol tarafından verilecekler diye nitelendirir (el-Müddessir,
74/43-47). İslâm terminolojisine göre "sol" (Ashabul-Meş'eme)
genel bir terimdir. Siyasi literatüre göre kendisinin solda olduğunu
kabul eden komünizm de, İslâma göre küfür olan; fakat komünizme
göre sağda olan rejimler, meselâ, ırkçılık
Faşizm, Demokrasi vb. düşünceler İslâma göre sol ehli
kabul edilir. O halde, İslâma göre "solcular" tabiri,
sadece komünistler ve sosyalistler gibi kendilerine solcu diyenler için
değil, küfrü temsil eden İslâm dışı her çeşit
rejim ve fikir hareketleri için kullanılan genel bir terimdir.
Allah'ın nizamını reddeden Ashabu'ş-Şimal
adını alırlar. Kur'ân'a göre kitapları sağ
tarafından verilecek olan ashabü'l-yemin veya Allah'a itaat edenler
yaptıkları yüzünden ahirette kurtuluşa erenler; Cennete
girenlerdir (el-Müddessir, 74/38-40). Bunlar aynı zamanda, el
üstünde tutulan, Allah'ın lütuf ve inayetine mazhar olan, uğurlu,
bahtı açık ve iyi, saadet sahibi kimselerdir. Kur'ân bu bakış
açısından sağ ehli olanların, iman içinde olup
Allah'ı birleyen, namaz kılan, yoksula yediren, yoksulun halini
soran, Allah'ın kullarına acıyan, boş konuşmayan,
dedi kodu peşinde koşmayan, boş zamanları
hayırlı işlerle değerlendirip vakit öldürmeyen, bâtıl
şeylerin peşine düşüp gâfillerle beraber olmayan,
âhiret hayatına inanıp ona hazırlıklı
olanların; Kıyamet koptuğu vakit, her şeyin altüst
olduğu, yerin şiddetle sarsıldığı,
dağların darmadağın un ufak olduğu, toz duman
halinde dağılıp savrulduğu ve insanların üç sınıf
olduğu zamandaki hallerini şöyle haber vermektedir: "Sağ
ehli (amel defterleri sağ ellerine verilenler), o sağcılar
ne mutludurlar!... Sol ehli (amel defterleri sol ellerine verilenler) ise,
o solcular ne acıklı durumdadırlar!..." (el-Vakıa,
56/1-9), "Sağ ehli, ne mutlu o sağ ehline!... Onlar, yüklü
dalları sarkmış kiraz ağaçları, dolgun
salkımlı muzlar altında; yayılıp
Uzanmış bir gölgede, çağlayan bir su kenarında, tükenmeyen
ve yenmesi yasaklanmayan birçok meyveler arasında ve değerleri
pek yüksek döşeklerdedirler. Gerçekten biz, onları yepyeni
bir yaratılışla yaratmışızdır. Böylece
onları, hep bâkir kızlar, kocalarına aşık
yaşıtlar yaptık (Cennet ehli olan) Ashabül-yemin için..."
(el-Vakıa, 56/27-38).

Görüldüğü gibi, Kur'ân'ın ortaya
koyduğu sağ ve sol kavramları ile çeşitli doktrinlere
ve siyasî icraatlara göre belirlenmiş sağcılık ve
solculuk arasında özel bir ayrılık vardır. Kur'ân sağ'ın
ve sol'un kesin ölçüsünü koymuştur. O da sağ için Allah'a
inanmak ve emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınmak;
sol için ise, Allah'ı inkâr etmek veya O'nun emir ve yasaklarını
hiçe saymak, O'nu tanımamaktır. Diğer doktrinlere göre
ise sağı soldan ayıran net bir ölçek yoktur. Meselâ
komünistlere göre, komünist olmayan herkes faşisttir,
sağcıdır. Demokrat politikacılara göre, tutucu,
gelenekçi, aristokrat olanlar sağcıdır. Bu ölçeklerin
hepsi, Kur'ân'ın ölçeği hariç, indî, şahsî, kullanana
ve bakış açısına göre değişmektedir.

Hüsameddin ERDEM


Konular