Şamil | Kategoriler | Konular

Sürgün

SÜRGÜN

Bir şeyi uzaklaştırma, yerinden
ayırma; suçluya uygulanan bir ceza türü; bir kimsenin yerleştiği
beldeden başka bir yerde oturmaya zorlanması. Arapçası
"nefy"'dir. Sürgün etmek anlamında "tağrîb"
sözcüğü de kullanılır. Kişi, dünyanın
diğer yerlerinden uzaklaştırılıp, ikamete
zorlandığı yerde hapsedildiği için bu eyleme "nefy"
adı verilmiştir.

Mâlikîlere göre, nefy; kişinin içinde bulunduğu
beldeden başka bir beldeye çıkarılması ve orada
pişmanlık duyduğu anlaşılıncaya kadar
hapsedilmesidir. İki belde arasındaki uzaklık, sefer
mesafesinden daha az olmalıdır (İbn Rüşd, Bidâyetül-Müctehid,
Matbaatül-İstikâme, Mısır t.y., II, 446; el-Bâcî,
el-Müntekâ alel-Muvatta',I. baskı, Mısır 1331/1912,
VII,173; ez-Zühaylî, el-Fıkhul İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk
1405/1985, VI, 139, 140).

Şâfiîlere göre sürgün İslâm devlet başkanının,
suçluyu, pişmanlık duyduğu anlaşılıncaya
kadar hapsetmesi veya uygun bulacağı bir ceza ile
cezalandırmasıdır (eş-Şirbînî, Muğnîl-Muhtâc,
Mısır t.y., IV,181; es-Şîrâzî, el-Mühezzeb,
Matbaatül-Bâbî el-Halebî, Mısır t.y., II, 284).

İslâm hukukunda sürgün cezası yol kesme ve
zina suçlarında söz konusu olur.

1. Yol kesme cezası: Bir kişinin veya
topluluğun yoldan geçenlerin silâh veya benzeri aletle yollarını
kesip mallarını zorla ellerinden almak üzere geçişi
engellemesine "yol kesme" denir. Yol kesene verilecek ceza had türünden
olup, şu âyette belirlenmiştir:

"Allah'a ve Rasûlüne karşı savaş
açanların, yer yüzünde (yol keserek) bozgunculuk yapanların
cezası, ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el
ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da sürülmeleridir.
Bu, onların dünyadaki rezil oluşudur. Âhirette onlar için ayrıca
büyük bir azap vardır" (el Mâide, 5/33). İslâm
hukukçuları yol kesip adam öldüren ve malını alana had
cezasının uygulanacağı konusunda görüş
birliği içindedirler. Normal cinayetlerin aksine, burada
öldürülenin velisinin affetmesi ve suçludan malın
alınması ile ceza düşmez (bk. "Had, Hudûd"
maddesi).

Hanefî, Şâfiî ve Hanbelîlere göre, yol
kesenlerin cezası, işlenen suçun ağırlık durumu
dikkate alınarak yukarıdaki âyette belirlenen sıraya göre
uygulanır. Ancak hangi suça, hangi ceza uygulanacağı
konusunda görüş ayrılığı vardır.

Hanefilere göre, yol kesen, yalnız soygun
yaparsa, çaprazlama sağ el ve sol ayağı kesilir. Yol
kesmede öldürme varsa, suçlu yalnız öldürülür.

Öldürme ve soygun suçu birlikte işlenmişse,
Ebû Hanîfe ve İmam Züfer'e göre, İslâm devlet başkanı
seçimlik hakka sahiptir; dilerse çaprazlama el ve ayak kesme cezasını
uygular, sonra öldürür veya asarak öldürür; dilerse, el ve ayak
kesmez, sadece öldürür veya asar. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre
ise, İslâm devleti suçluyu öldürür veya asar, fakat el ve ayak
kesmez. Çünkü burada suç tek olup, yol kesmeden ibarettir. Bunda da
iki tür had uygulanmaz. Çünkü had cezalarında öldürmenin altında
kalan cezalar, öldürme halinde bu kapsama girer. Meselâ, evlinin zinası
ve hırsızlığı birlikte sabit olsa, yalnız
recm cezası ile yetinilir. Çünkü, cezanın kapsamına el
kesme de girmiş bulunur (bk. "Hırsızlık",
"Recm" maddeleri). Ebû Hanîfe ve Züfer'e göre ise, burada
suç bir olduğu gibi, el ve ayak kesme ile öldürme de ağırlaştırılmış
tek ceza niteliğindedir. Çünkü yol kesme mal ve can güvenliğini
birlikte ihlâl eder (bk. es-Serahsî, el-Mebsût, 3. baskı, Beyrut
1398/1978, IX,195; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi; VII, 93; İbnül-Hümâm,
Fethul-Kadîr, IV, 270; Zeylaî, Tebyînül-Hakâik, Emiriyye tab'ı,
III, 235; İbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, Mısır t.y., III,
233 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletüh, 2. baskı,
Dimaşk 1405/1985, VI, 135, 136).

Yol kesmede öldürme ve soygun olmaksızın
yalnız yoldan geçenleri korkutma söz konusu olduğu takdirde
ise, sürgün cezası verilir. Ebû Hanîfe'ye göre sürgünden
amaç, suçluyu toplumdan tecrid etmektir. Bu ise hapsetmekle gerçekleşir
(ez-Zühaylî, a.g.e., VI, 136).

Şâfiî ve Hanbelilere göre, yol kesen yalnız
soygun yapmış olursa el ve ayakları çaprazlama kesilir.
Soygun yapmaksızın öldürme olayı varsa, suçlu da
suçlular öldürülür; fakat asılmazlar. Öldürme ve soygun
birlikte işlenmişse, suçlu öldürülür ve asılır.
Yalnız korkutmadan ibaret yol kesmede ise sürgün cezası
uygulanır (eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, Mısır
t.y., II, 284; eş-Şirbînî, Muğnîl-Muhtâc, Mısır
t.y., IV, 81 vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3. baskı, Kahire
1970, .VIII, 288). Bu iki mezhebin ceza sıralaması, İbn
Abbas (r.anhümâ)'nın Ebû Bürde el-Eslemî'den naklettiği bir
rivayete dayanır (bk. eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, Mısır
t.y., VII, 152).

İmam Mâlik'e göre, yol kesme cezası olarak
İslâm devlet başkanı toplum yararını
sağlamada ve bozgunculuğu önlemede âyetteki cezalardan uygun
bulduğunu tercih ederek uygulayabilir. Ancak yöneticiler burada
kendi hevâlarına göre değil, işi bilen ilim sahipleriyle
istişare ederek karar verirler. Mâlikilere göre yol kesme âyetinde
ceza türleri arasındaki "yahut (ev)" ifadesi, yemin
keffareti cezası türlerini bildiren âyetteki gibi (bk.
"Keffâret", "Yemin keffâreti" maddesi) muhayyerlik
bildirir. Çoğunluk İslâm fakihlerine göre ise, yol kesme
âyetindeki "ev" ifadesi suçun çeşidine göre, cezanın
çeşidini bildirmek üzere (tenvî' için) kullanılmıştır.

2. Zinada sürgün cezası: Kur'ân-ı Kerîm'de
bekârın zinası için şöyle buyurulur: "Zina eden
erkek ve kadından her birine yüzer değnek vurun " (en-Nur,
24/2). Evli olan eşlerin zina etmesi halinde recm cezası
uygulanması sünnetle sabittir (bk. "Recm" mad.). Bu
yüzden celde (değnek vurma) cezası bekârla ilgilidir. Ancak
bekâra değnek vurma cezası yanında ayrıca sürgün
cezası gerekip gerekmediği
tartışılmıştır.

Hanefilere göre, celde cezasına sürgün ilâve
edilmez. Çünkü Allah Teâlâ âyette zina cezasının tümünü
celde olarak belirlemiştir. Biz buna sürgün cezasını
eklersek, celde, zina cezasının bir bölümünü teşkil
eder ki; bu durum nass'a ilâve yapmak niteliğindedir. Nass'a ilâve,
onu neshetmek anlamına gelir. Nass'ı, âhad haberle neshetmek
ise caiz değildir. Diğer yandan sürgün cezasında, sürgün
edilenin, tanınmadığı yörede yeniden zinaya düşme
ihtimali vardır. Hanefîlere göre, sürgün bir had cezası
değil, İslâm devlet başkanının görüşüne
bırakılmış bir ceza türüdür. O, sürgünde bir
yarar görürse; tevbe edinceye kadar hapsettiği gibi, sürgün cezasını
da uygulayabilir (es-Serahsi, el Mebsût, IX, 44; el-Kâsânî, a.g.e.,
VII, 39; İbnül-Hümâm, a.g.e., IV,134, 136; ey-Şirbînî,
a.g.e., IV, 147; eş-Şîrâzî, a.g.e., II, 267, 271; İbn Rüşd
Bidâyetül-Müctehid Mısır t.y., II, 427; el Bâcî,
el-Müntekâ ale Î-Muvatta; VII,137).

Şâfiî ve Hanbelîlere göre, bekârın zina
cezası yüz değnek ve bir yıl sürgündür. Sürgün yeri
namazların kısa kılınacağı sefer
mesafesinden yakın olmamalıdır. Dayandıkları
delil şu hadistir: "Bekârın bekârla zinasında yüz
değnek ve bir yıl sürgün vardır. Dulun dulla
zinasında yüz değnek ve recm vardır" (Müslim,
Hudûd, 12/14; Ebû Dâvud, 23; Tirmizi, Hudûd, 8; İbn Mâce,
Hudûd, 7; Dârimî, Hüdûd, 19; Ahmed b. Hanbel, III, 476, V, 313, 317,
318, 320; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 87; Zeylaî,
Nasbu'r-Râye, II, 330). Ancak bu hadisin ikinci kısmındaki
evlilerin zinasında yüz değnek ve recm cezası hükmü başka
hadislerde yalnız recm cezası olarak belirlendiği için
evliler için ayrıca yüz değnek cezası
neshedilmiştir. Diğer yandan kadın, yanında
kocası veya mahrem hısımı olmaksızın tek
başına başka beldeye sürgüne gönderilemez. Çünkü
hadiste şöyle buyurulmuştur:" Kadın, yanında
kocası veya bir mahremi olmadıkça yolculuğa çıkmasın"
(Dârimî, İsti'zân, 46; Müslim, Hacc, 413-434; Buhârî, Taksîr,
4; Mescidü Mekke, 6; Sayd, 26; Savm, 67; Ebû Dâvud, Menâsik, 2;
Tirmizî, Radâ', 15).

Hz. Peygamber'in, patronunun eşiyle zina eden bekâr
işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası
uyguladığına dair Ebû Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid (r.a)'ten
bir topluluğun rivayet ettiği haber de başka bir delildir
(bk. "Zinâ" mad.).

Mâlikilere göre, erkek bir yıl sürgün edilir.
Yani sürgün edildiği yerde hapsedilir. Fakat kadın, yeniden
zina edebileceği korkusu yüzünden sürgüne gönderilmez
(ez-Zühayli, a.g.e., VI, 39, 40).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular