Şamil | Kategoriler | Konular

Semen

SEMEN



Fiyat, bedel, değer, paha, bir şeyin kıymeti; alış-verişte satılan malın satış bedelini ifade eden terim; alıcının satın aldığı şeye karşılık satıcıya vermesi gereken nakit para veya mislî mal. Çoğulu "esmân", "esmine" ve "esmün" gelir.

Mecelle'nin tarifi şöyledir: "Semen, satılan şeyin pahasıdır ki, alıcının zimmetine taalluk eden şeydir" (Mecelle, mad., 152-154; bk. Ali Haydar, Dürarul-Hukkâm Şerhu Mecelletil-Ahkâm, İstanbul 1330/1912, I, 238, 240).

Semen, Kur'an-ı Kerîm'de genellikle "kalîl-az" kelimesi kendisine sıfat yapılarak gelmiştir. Bazan eksik, noksan, düşük manâsına "bahs" kelimesi sıfat yapılarak gelmiştir (Yusuf, 12/20). Bazan da sıfatsız gelmiştir (el-Maide, 5/106). Sıfatlı geldiği yerlerde değerli bir şeyin değerinin düşürüldüğü, Hak katında değeri olan şeyin hasîs (basit) menfaatlere kurban edildiği anlatılmaktadır. Bunlardan Yusuf süresi 20. âyetinde Hz. Yusuf'un kardeşleri tarafından düşük bir bahaya "semen-i bahs" ile satıldığı anlatılır.

Bakara süresi 41-79-174, Âlu İmrân süresi 199, Mâide süresi 44 ve Tevbe süresi 9. âyetlerinde "Allahın ayetlerinin az bir baha karşılığında satıldığı" anlatılır. Âlu İmrân süresi 77-178, Mâide süresi 106 ve Nahl süresi 95. âyetlerinde ise "ahidlerin ve yeminlerin az bir menfaat karşılığında verildiği" bildirilir. Allah'ın âyetleri (hükümleri) nin değeri dünya menfaatleriyle ölçülemez. Onların tatbikinde menfaat söz konusu değildir. Onların Allah'ın emrettiği şekilde, menfaat gözetmeden tatbiki toplumlarda adaletin yerleşmesini sağlar. Bu ise Cenab-ı Hakkın rızasını, dolayısıyla ahirette sevaba nail olmayı gerektirir.

Semen iki çeşittir:

1- Semen-i müsemmâ; satıcı ile alıcının karşılıklı rıza ile aralarında satılan mal için belirledikleri bedeldir. Bu semen ister satılan malın bizzat tamam değerine uygun olsun, ister ondan eksik veya fazla olsun belirlenmiş bir semendir. Bu durumda semen-i müsemmâ satılan malın (mebîin) gerçek kıymeti olabileceği gibi, az veya çok, ondan fazla veya noksan da olabilir. Meselâ bir kimse değeri elli altın lira olan bir atı, elli altına satsa, semen-i müsemmâ gerçek değere uygun; altmış altına satsa, gerçek değerinden fazla; kırk altına satsa, gerçek değerinden noksan olmuş olur (Ali Haydar, Durerul-Hukkâm Şerh-i Mecelletil-Ahkâm, I, 239, Madde, 153).

2- Semen-i misil; satılan şeye, emsaline kıyasen ve bilirkişiler tarafından takdir edilen kıymete denir (O.Z. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III,172). Semen-i misil, satılan şeyin (mebîin) gerçek değerine denk olarak kararlaştırılandır.

Satış muamelesinden tarafların, akitte belirttikleri semenin, malın gerçek değerine denk olması şart değildir. Taraflar aralarında anlaşarak malın değerinin altında bir semen tesbit edebilirler. Ancak bu tesbitte gabn-i fahişe sapmamak gerekir. Gabn-i fahiş * olursa alıcı bu alış-verişi feshedebilir.

Muttak bey'de (yani para ile mal almada) semen bir miktar paradır. Bey'i sarfda da semen paradır. Ama mukayaza bey'inde semen bir ayn'dır.

Mecellenin 254. Maddesinde belirtildiği gibi, bey' meclisi dağılıncaya kadar semen eksiltilebilir de, artırılabilir de. Meclisin dağılmasından sonra satıcı bir indirim yaparsa, bu indirime bağlı kalır. Semenin artırılması, alıcının bu artırımı kabulüne bağlıdır (Mecelle, Madde, 257).

Satış akdinde semen olarak ne öngörülmüşse borç öylece ifa edilir (Mecelle, Madde, 242). Bu sebeple taraflar, durumun gereğinden veya örften anlaşılmadıkça semeni, miktar, cins ve tür olarak açıkça kararlaştırmak ve harfiyyen yerine getirmek zorundadırlar (Mecelle, Madde, 230). Ancak taraflar semeni lira olarak belirtmiş olsalar da, alıcı borcunu bu liranın kesirleriyle de ödeyebilir (Mecelle, Madde, 241).

Müşterinin semeni peşin ödemesi genel kaidesi ancak taraftar dilerlerse semenin ödenmesini tecil edebilirler veya bunu takside bağlayabilirler.

Satış bedeli genellikle para cinsinden olur. Ancak İslâm hukukuna göre, zimmette borç olarak kalabilen standart mallar da satış bedeli olarak belirlenebilir.

Satım akdinde mübadele edilen şeyleri üçe ayırmak mümkündür.

1. Sürekli olarak satış bedeli vazifesi görenler. Altın, gümüş, bakır, nikel vb. madenlerden yapılan madeni paralarla kâğıt paralar bu niteliktedir.

2. Sürekli olarak satılan mal durumunda olan şeyler. Çarşı ve pazarda benzeri olmayan, zimmette borç olarak kalmaya elverişli bulunmayan kıyemî mallar böyledir. Elbise, halı, sebze, hayvan ve gayri menkuller bu niteliktedir. Bunlar tayin ile belirli hale gelir. Ölçü, tartı veya sayı ile satılmazlar. Satış bedeli olan para, zimmette borç olarak kaldığı halde, meselâ, bir hayvan zimmet borcu olmaz. Nitelikleri tam olarak belirlenemeyeceği için bunlar üzerinde selem akdi de yapılamaz (bk. "Selem"). Ancak istihsan deliline göre, elbisenin bir zimmet borcu olabileceği esası benimsenmiştir. Çünkü konfeksiyon üretiminde artık elbiseler standardlık kazanmıştır (bk. es-Serahsî, el-Mebsut, Beyrut 1398/1978, XII, 137; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi; Beyrut 1394/1974, V, 234, VI, 82; İbn Âbidîn, Tenbîhu'r-Ruküd alâ Mesâili'n-Nüküd, İstanbul 1319, II, 61, 62; Ali Haydar, a.g.e., I, 339, 340; Feridun Ergin, İktisat, İstanbul 1964, s. 531 vd.; Hamdi Döndüren, İslâm Hukukuna Göre Kâr Hadleri, Balıkesir 1984, s. 81 vd.).

3. Hem satış bedeli hem de satılan mal olabilen şeyler. Bunlar çarşı ve pazarda kendi gibi bulunan şeyler olup "mislî mal" adını alırlar. Çoğulu "misliyât" tır. Ölçü, tartı veya standard olduğu için sayı ile alınıp satılan şeyler bu niteliktedir. Bunlar cins satışına elverişli olan mallardır. Buğday, arpa, kuru fasulye, nohut, mercimek, yumurta, sıfır kilometredeki otomobil gibi... Bunlar para karşılığında satılınca satılan mal (mebî') durumunda olur. Fakat iki mislî mal birbiriyle trampa edilince, kullanılan ifadelerden hangisinin semen, hangisinin de satılan mal olduğu belirlenir ve ona göre işlem yapılır. Satılan mal kıyemî, bedeli mislî mal olursa bu bedel zimmette borç kalabilir. Mislî malların para dışında birbirleriyle trampa edilmesi halinde peşin mübadele şartı vardır. Aksi halde "nesîe faizi" söz konusu olur. Bir ton buğdayı, iki ton arpa karşılığında, fakat arpayı on gün sonra teslim etmek üzere değişmek gibi. Çünkü Allah elçisi şöyle buyurmuştur: "Âltını altınla, gümüşü gümüşle, buğdayı buğdayla, arpayı arpayla, tuzu tuzla, hurmayı hurmayla, eşit miktarda ve peşin olarak trampa ediniz. Eğer bu cinsler farklı olursa, peşin olmak şartıyla dilediğiniz gibi satış yapınız" (Müslim, Müsâkât, 81; Tirmizî, Büyü', 23).

Mislî şeyler üçe ayrılır.

a. Ölçü ile satılanlar. Bunlara "mekîlât" denir. Hacim ölçüsüyle alınıp satılan şeyler bu gruba girer. Bugün sıvı maddeler "litre", katı maddeler ise "hacmi belirli bir ölçek"le alınıp satılmaktadır. Bunlar nakit para ile satılırsa "satılan" durumunda olur.

b. Tartı ile satılanlar (mevzünât). Bunlar gr., kg. gibi ağırlık ölçüleriyle satılan şeylerdir. İslâm'da dirhem, gümüşün; dinar veya miskal ise altının ağırlık ölçü birimidir. Altın, gümüş, demir, çimento, kömür, şeker gibi maddeler bu niteliktedir.

c. Sayı ile satılanlar (el-adediyyâtü'l-mütekâribe). Yumurta, sıfır km. otomobil bu niteliktedir. Bunların rayiç bedelleri sayı ile belirlenebildiği ve aynısını temin etmek imkan dahilinde olduğu için satış bedeli olarak tespit edilmeleri mümkündür. Bir kitabı yüz yumurta karşılığında satmak gibi... Burada kitap, satılan; yumurtalar ise, satış bedeli yerindedir. Alıcı, bu kitabı 120 yumurtaya satsa, yirmi yumurta kâr sayılır (el-Fetâvâl-Hindiyye, Mısır 1310/1892).

Kıymet, semen ve devn arasındaki farklar:

Kıymet, bir malın piyasada, alışverişlerdeki değerini bilen bilir kişinin o mala biçtiği değerdir. Semen; satım akdinde tarafların karşılıklı rıza ile belirledikleri değerdir. Bu, satılan malın gerçek değerinden az veya çok olabileceği gibi; buna eşit olarak da bulunabilir. Deyn ise; borçlanma sebeplerinden birisiyle sabit olan mallardan zimmette borç bulunan şeylerdir. Başkasının malını telef etme, gasp, kefâlet, karz, satım akdi vb. borçlanma sebepleri arasındadır (İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, Beyrut t.y., IV, 51 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî fî Uslübihil-Cedîd, Dimaşk t.y., I,198, 199, 209).

Mebî' ile Semenin Ayırıcı Özellikleri:

1. Satım akdinin meydana gelmesi için satılan malın mütekavvim olması şarttır. Halbuki semen şarap gibi mütekavvim olmayan bir mal da olabilir. Bu takdirde zimmette şarabın bedeli borçlanılmış sayılır.

2. Satımın yürürlük kazanması için, satılanın akit sırasında satıcının mülkünde olması gerekirken, semen için böyle bir şart yoktur.

3. Selem akdinde satış bedeli vadeye bağlanamazken, satılan mal vadeli olur.

4. Satış bedelinin teslimi ile ilgili olarak çıkan külfet ve harcamalar alıcıya, satılan malın teslim masrafları ise satıcıya aittir.

5. Satış bedeli belirlenmeden yapılan satım akdi fasit, satılan mal belirlenmeden yapılacak satış ise bâtıl olur.

6. Satılanın kabzdan önce telef olması ikâteye (karşılıklı rıza ile akdi bozma) engel olurken, semenin telef olması ise böyle bir engel doğurmaz.

7. Menkut olan satılanda, kabzdan önce alıcının tasarrufu caiz değilken; satış bedelinde böyle bir tasarruf geçerli olur. Günümüzde alacakların senet ve çek ciroları yoluyla başkasına havale edilmesi bu niteliktedir.

8. Alıcının, satılan malın teslimini isteyebilmesi için, satış bedelini önce teslim etmesi gereklidir (Fetâvâl-Hindiyye, III, 27, 28; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 393, 398; Ali Haydar, a.g.e., I, 353, 354; Mecelle, Mad., 285-287, 288; Hamdi Döndüren, a.g.e., s. 86, 87, I 14,115; ez-Zühayli, a.g.e., I, 202).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular