Şamil | Kategoriler | Konular

Mirac

MİRAC

Arapça'da merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek
anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber (s.a.s)'
in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi olayı.
Mirac olayı hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının
yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması
vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan
Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın
andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında
isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz.
Peygamber (s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi
oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da
anılmaz, ama çok sayıdaki hadis ayrıntılı biçimde
anlatılır.

Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s),
Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühani
binti Ebi Talib'in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı,
kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet
doldurdu. Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü'l-Makdis'e
getirildi. Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer
bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz.
Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz
kıldırdı.

Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü'l-Makdis'te kurulan bir
Mirac'la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye
başladı. Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci
katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü
katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun,
altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz.
İbrahim ile görüştü. Cebrail ile birlikte yükseliş
Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürdü. Cebrail, "Buradan bir parmak
ucu ileri geçecek olursam yanarım" diyerek Sidretü'l
Münteha'da kaldı. Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref
adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu
yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve
azabını müşahede etti. Sonunda Allah'ın huzuruna
kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah'a şirk
koşmayanların Cennet'e gireceği müjdelendi, Bakara
suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farı
kılındı. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan
Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü.

Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Mirac olayını
anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya
başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i suçlamaya, alaya almaya başladılar.
Bu kampanya bazı müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü.
Olayın gerçek olup olmadığını
araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte
olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i
sınadılar. Hz. Peygamber (s.a.s)'in verdiği bilgilerin
doğruluğu müslümanları şüpheden kurtardıysa da
müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Mirac
olayı inatlarını ve düşmanlıklarını
artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki
tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s)'ce "Sıddîk"
lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı
kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere
"O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını
vermişti.

Ahad hadislere dayansa da Mirac olayının gerçekliğinde
tüm müslümanlar birleşmişlerdir. Ancak olayın gerçekleşme
biçimi İslam bilginleri arasında görüş
ayrılıklarına neden olmuştur. Buna göre İbn
Abbas'ın da içinde bulunduğu bazı bilginlere göre Mirac
olayı uykuda gerçekleşmiştir. Bilginlerin büyük çoğunluğuna
göre ise uyku durumunda ve rüyada değil, uyanık iken gerçekleşmiştir.
Fakat bu görüşü savunanlar da Mirac'ın yalnız ruhla
mı, yoksa hem ruh, hem de bedenle mi olduğu konusunda ikiye
ayrılmışlardır. Sonraki Kelamcıların büyük
çoğunluğuna göre mirac olayı uyanıkken hem ruh, hem
de bedenle gerçekleşmiştir. İçlerinde Hz. Aişe'nin
de bulunduğu bazı bilginlerle mutasavvıfların büyük
çoğunluğuna göre ise uyanık durumda iken ama yalnız
ruhla gerçekleşmiştir.

Mirac olayının gerçekleştiği gece
müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış
ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir.
Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı
için Mirac kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve
tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen
şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir
gelenekti.

Ahmet ÖZALP


Konular