Şamil | Kategoriler | Konular

Mihrican (mihrigân)

MİHRİCAN (Mihrigân)



İran Mecûsilerinin Nevruz'dan sonra en büyük bayramı. Mihircan bayramı, 7. Şemsi ayın 16. günü başlayarak 21. gününe kadar altı gün devam eder. Bu sürenin başlangıcına "mihrican-ı âmme", sonuncu gününe ise "mihricân-ı hâssa" denir. Mihrican bayramının içinde yer aldığı ay, sonbahara rastlar. Bu bayram, Güneş'in "mizan" burcuna girdiği zamana tesadüf eder. Eski Farslıların bu günleri bayram saymaları hakkında çeşitli sebepler rivayet edilmiştir.

Mihrican'ın esası "mihr" günüdür. Bu bayram ruh sevgisi anlamında mihrican diye bilinir. Mihr; Güneş'in ismi olarak da bilinir. Bu da "Güneş'in bu günde gözükmeye başlaması dolayısıyla" diye açıklanmıştır. Kisrâların Mihrican'da üzerinde Güneş ve yörüngesinin resmi olan bir taç giymeleri bunun delilidir. Ayrıca halk Mihrican'da pazar kurarlar. Mihrican'ın öneminin Kisrânın sağında duran ve ayı veya aslan derisinden sancağı taşıyan Kâbil'in Dahhâk'i yenip onu kovması ve Feridun'u da'vet etmesi sonucu insanların sevinmesinden kaynaklandığı da ileri sürülür. Mihrican'da meleklerin Feridun'a yardım için indiği de söylenenler arasındadır.

Dahhâk ve Feridun İran mitolojisinin iki önemli simasıdır. Dahhâk, insanüstü savaş başarılarıyla isyan edip halkı kırar geçirir. Pişdâdiyân sülâlesinin hükümdarı Cemşid'i de öldürür (m.ö. VIII. yüzyıl). Halk ayaklanıp Cemşid'in torunu Feridun'u saklandığı yerden getirip tahta çıkarır ve Dahhak'da öldürülür. Feridun zamanla efsane kahramanı haline gelir ve melekleştirilir.

şte bu geleneğe uyarak hükümdar saraylarında avluda bir adamın ayakta yüksek sesle gün doğarken; "Ey' melekler: Dünyaya inin, şeytanların ve şerli kimselerin önüne geçerek onları dünyadan kovun" diye bağırması âdet haline geldi.

Mihrican için Allah'ın yeryüzünü bu gün düzlediği, ruhlar için mekân olarak cesetleri yarattığı, feleklerden birinin bu günün bir saatinde cesetleri kıvama getirmek için teneffüs ettiği de eski İran inançları arasındadır. Yine onlara göre, Allah, Ay'ı ışıksız, karanlık bir küre halinde yarattıktan sonra Mihricân'da ona ışığını, parlaklığını, güzelliğini vermiştir. Bundan dolayı Mihricân'da Ay'ın Güneş'e yaklaştığı, Güneş'in en mutlu saatlerinin işte bu vakit olduğu söylenir.

Selmân-ı Fârisi, eski İran inanç çevresinin Mihrican'a bakışını şöyle özetlemiştir: "Allah, Nevruz günü kullarına yakuttan, Mihrican günü ise zebercedden zîynetler çıkarır. Bu iki günün diğerlerine üstünlüğü, yakut ve zebercedin diğer mücevherlere üstünlüğü gibidir" el-İran şehri, Allah'ın Nevrûz ve Mihricân günü Nur ve Zulmetten misak aldığını söylemiştir. Said b. Fadl da İranlı âlimlerin Şahin dağının zirvesinin yaz günleri boyunca sürekli kara: Mihrican sabahı ise, hava ister açık, ister bulutlu olsun, üzerinde kar varmış gibi beyaz göründüğünü söylediklerini nakletmiştir.

Mihrican için başkaca söylenilenler şöyle özetlenebilir: Mihrican günü geldiğinde Güneş iki başlı doğar, ortası nur ve zulmet arasındadır. Bu gün ruhlar cesetlerde fani olur. Zira Mihrican günü kim limon tadar, gülsuyu koklarsa ondan birçok afet ve felaket uzak olur. Mihrican kıyamete delil ve dünyanın sonudur. Çünkü gelişme ve kemal üreme ve çoğalma bugün son bulur. Nevruz alemin başlangıcını sembolleştirir. Mihrican günü olayların aksi o gün meydaa gelir. Mihircan, Nevruz'a tercih edilir. Delili, Aristonun İskender'in bu ikisi hakkındaki sorusuna; "Ey Kral! Bahar, haşaratın ortaya çıkmaya, sonbahar ise ortadan kalkmaya başladığı zamandır. Bu açıdan sonbahar daha üstündür" şeklinde verdiği cevaptır. Önceleri bu gün kışın başlangıcına denk geliyordu; sonraları seneye gün ilavesi yapılmadığından ilerledi.

Aynı ayın 21. Günü yine büyük bir bayram sayılan, Feridun ve Dahhak ile ilgili olan "Ramnuz" bayramıdır. Dahhak esir alınıp Feridun'un huzuruna çıkarılınca ondan atasının katili olarak kendisini öldürülmemesini istemesi üzerine, Feridun "yok sen ona kısas düşmezsin. Seni onun evindeki bir öküz öldürecek" dedi. Dahhak'i Debavend dağında hapsettiler. İnsanlar onun şerrinden kurtuldukları için bayram yaptılar. Feridun halktan bin yıllık korkularını giderdiği için, Allah'a bir şükür nişanesi olarak, bir şey yerken, içerken konuşmamalarını, bellerine kuşak dolamalarını istedi. Bu da âdet haline geldi. İranlıların birbirlerine bin yıl ömür duasında bulunmaları Dahhâk'tan görmüş olduklarına işaret görülür.

Zerdüşt, Mihricân ve Ramrûz'a gösterilen ilginin aynı olmasını istemiştir. Böylece her ikisi de bayram ilan edilmiştir. Hattâ Şâpûr'un oğlu Hürmüz, bu iki bayramı birbirine bağlayıp aradaki günleri de bayram ilan etmiştir. Sonraki hükümdarlar ve İranşehir halkı Mihricân'dan sonraki otuz günü her içtimâi tabakaya beş gün tahsis ederek, Nevruz'da olduğu gibi, bayram ilan etmiştir. Eski İran halkı arasında dolaşan söylentilere göre Cemşid, gezmeyi seven bir kimse idi. Azerbeycan'a girerken altından yapılmış bir tahta oturmuştu. Adamları tahtı taşımakta idiler. Güneş ışınları tahta vurup Cemşid parıltılar içerisinde kalınca bunu görenler olayı büyük bir heyecanla karşıladılar, sevinç duyarak bu günü bayram ilân ettiler. Bu gün Nevruz idi. İran halkı bu gün birbirlerine şeker ikram etmeye başladılar. Bu ikramın sebebi de şeker kamışının Cemşid'in ülkesinde Nevruz günü ortaya çıkması idi; bundan önce bilinmiyordu. Şeker ikramı Mihricân'da da yapıldı (Ebu'r-Reyhân Muhammed b. Ahmed el-Birüni, el-Âsârul-Bâkiye, I.eipziğ 1923, 216, 222-223).

Günay TÜMER


Konular