Şamil | Kategoriler | Konular

Tul-i emel

TÛL-İ EMEL

Hırs, açgözlülük, tama; bitmez tükenmez hırs
ve arzu anlamında bir kavram. Tasavvufta, insanın hiç
ölmeyecekmiş gibi dünyaya aşırı bir şekilde
bağlanmasıdır. Bunun zıddı olan "kasr-i emel"
ise kanaat ve tok gözlülük olup, insanın hemen ölecekmiş
gibi ahiret için çalışmasıdır. Sûfiler, Allah'ın
zikrinden alıkoyar korkusuyla dünya meşgalesine dalmaktan ve dünya
sevgisini gönülde yeşertmekten şiddetle kaçınırlar.
Çünkü kişiyi en çok hataya sevkeden ve yer yer insanlık
kılığından çıkartan şey dünya ve makam
sevgisidir. Dünyada, olanla azmamak, olmayana da üzülmemek gerekir.
Dünya meşgalesi ve geçim telaşı insanı Allah'tan ve
hayırlı amellerde bulunmaktan
uzaklaştırmamalıdır.

Tûlsi emelin iki sebebi vardır:

a. Dünya sevgisi: Dünya sevgisi bütün ilahî
dinlerde yerilmiştir. İnsanoğlu dünya ile, dünyanın
zevkleriyle aşırı bir şekilde ünsiyet edip ona daldığı
vakit, dünya sevgisiyle dolu olarak artık dünyadan ayrılmak
onun ağırına gider; dünyalıktan
ayrılığın sebebi olan ölümü düşünmek bile
istemez. İnsan, hoşuna gitmeyen,
hoşlanmadığı veya korktuğu şeyi kendisinden
uzaklaştırmak ister. Aynı zamanda insanoğlu birçok boş
kuruntular ile de doludur. O, birçok şeyi arzular. Arzusuna uygun
olan da dünyada uzun süre yaşamaktır. O, kendi kendine,
devamlı olarak yaşama kuruntuları yapar. Uzun süre yaşamak
için muhtaç olduğu ev, mal, evlat, dost, binit ve diğer dünya
sebeplerini hazırlamaya çalışır. Kalbini bunlara
bağlar. Böylece ölümü unutur ve onun yaklaştığını
düşünemez. Allah (c.c), Kur'an-ı Kerîm'de, dünya hayatının
bir imtihandan ibaret olduğunu (Mülk, 67/2), onun bir oyun, bir süs,
insanlar arasında bir övünme, mal ve evlatta bir çoğalış,
bir gurur (aldanış) olduğunu (Hadîd, 57/14) açıklayıp,
buna benzer özelliklerinden dolayı dünya hayatının
insanları aldatmaması gerektiği (Lokman, 31/31)
uyarısında bulunmaktadır.

b. Cehâlet: İnsan bazan gençliğine güvenir,
ölümü uzak görür. Halbuki ölümün kime ne zaman geleceği
bilinmez. İnsan bazan da sıhhatli olduğu için ölümü
uzak görür. Halbuki nice sağlam kimselerin âni olarak öldüğünün
farkında değildir. Şâyet âni ölüm uzak bir ihtimal ise
de âni hastalık hele günümüzde trafik kazaları gibi, hiç
uzak değildir. Akıllıca yapılacak iş, ölümün
her an gelip kapıyı çalacağı düşünülerek
ölüme hazırlıklı olmak, "ileride yaparım"
sözünün sırf cehâlet ve gaflet olduğunu ve dünya
sevgisinden ileri geldiğini bilip bundan kurtulmanın
yollarını aramak olacaktır.

Resulullah (s.a.s)'in, ümmetinin uzun emele dalmasından
ve nefislerinin hevâsına uymalarından korktuğu rivayet
olunmaktadır. Uzun emel ahireti unutturur, nefsin isteklerine uymak
ise kişiyi doğru yoldan saptırır. Dünya sevgisini
gönülden çıkarıp atmak cidden zordur. Bu zorluğu
başarmak ahiret gününe ve oradaki büyük mücâzât ve mükâfata
inanmakla ve ölümü düşünmekle mümkündür.

İbrahim EMİROĞLU


Konular