Şamil | Kategoriler | Konular

Mugarese

MUĞÂRESE

Yere ağaç dikmek anlamına gelen "gars"
kökünden bir kimsenin, arazisini ağaç dikmek üzere başkasına
vermesi anlamında bir İslâm hukuku terimi. Buna Şam yöresinde,
ağaç dikimiyle ilgili olması bakımından "Münâsebe",
meyve veya ağaçların yarı yarıya
paylaşılması özelliği dikkate alınarak da "müşâtare"
adı verilmiştir.

Muğârese akdi, İslâm hukukçuları
arasında değişik şekillerde
yorumlanmıştır. Bu, dikilecek ağaçların toprak
sahibi ile diken arasında yarı yarıya
paylaşılması anlaşmasıdır. Mâlikîler dışındaki
İslâm hukukçuları bunu caiz görmediler.

Hanefilere göre, bir kimse boş arazisini,
ağaç dikip, daha sonra arazisini ve ağaçlarını,
aralarında yarı yarıya ortak olmak üzere, belirli yıllar
için başkasına verse; bu, üç bakımdan caiz olmaz: a)
Ortaklıktan önce mevcut olan bir şeyde yani arazide,
işletmecinin (ağaç dikecek kimse) çalışmasını
değil, ortak olmasını şart koşmak. Bu, işçinin
işi cinsinden elde edilen şeyin, bir kısmı
karşılığında kiralanması demektir.
Değirmencinin, ücretini, öğüttüğü un cinsinden alması
(kafîzü't-tahhân) hadisle yasaklanmıştır (eş-Şevkânî,
Neylü'l-Evtâr, V, 292 vd). Boyacının kumaşı kendi
boyasıyla boyayıp, boyama ücreti olarak kumaşın
yarısını alması da böyledir. İşte muğârese
akdi de buna benzer. b) Toprak sahibi toprağın
yarısını ağaçların tamamına, diğer
yarısını da işletmecinin çalışmasına
bedel (ıvaz) yapmaktadır. Burada işletmeci,
toprağın yarısını akit sırasında mevcut
olmayan, bilinmeyen ağaçlar karşılığında
satın almaktadır. Bu ise akdi fasit kılar. İbn
Âbidîn bu ikinci sakıncayı esas almıştır. c)
Toprak sahibi, bir işçiyi, toprağım, işçinin kendi
âletleriyle ağaçlandırması, onun çalışmasıyla
ve garar söz konusudur.

Muğârese fasit olunca, dikilen ağaçların
ve meyvelerin hepsi toprak sahibine ait olur. İşletmeci ise
diktiği ağaçların dikme tarihindeki kıymetini ve çalışması
için de ecr-i mislini alır.

Diğer yandan Hanefîler bu durumda toprak
sahibinin, dikilen fidanların yarısı
karşılığında toprağın
yarısını satması ve işletmeciyi kendi hissesinde
çalışmak üzere, az bir ücretle, meselâ üç yıl gibi
bir süreyle kiralaması hâlinde muğâreseyi geçerli sayarlar.
Yine, toprak üzerinde değil de, yalnız ağaç ve meyveler
üzerinde yapılacak bir muğârese anlaşmasını da
câiz görürler(İbnü'l-Hümâm, Tekmiletu Fethı'l-Kadir, VIII,
49; Zeylaî, Tebyûnü'l-Hakâik, el-Emîrıyye, V, 286; el-Meydânî,
el-Lübâb, II, 234; İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, V, 203 vd;
ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî, V, 651 vd).

Mâlikîlere göre, başkasının arazisine
ağaç dikip yetiştirme üç şekilde olabilir. Ya iş
akdi ile olur. İşletmeci, toprak sahibine belli ücretle ağaç
diker. Ya, bir ödül karşılığında (cuâleciâle)
olur. Yetişecek ağaçlardan bir hisse kendisine ait olmak üzere
ağaç diker. Yahut da muğârese, işletmecinin ağaç,
meyve, ve topraktan bir hisse kendisine ait olmak üzere başkasının
mülküne ağaç dikmesidir. Bu akit beş şartla geçerli
olur:

a) İşletmeci toprağa köklü ağaç
cinsi şeyler ekmelidir. Ekin, sebze ve baklagiller gibi bitkiler
üzerinde bu akit olmaz.

b) Ağaçlar aynı cins veya yetişme
bakımından birbirine yakın cinsler olmalıdır.

c) Muğârese akdi süresinin, ağaçların
büyüme, kesilme veya meyve verme özellikleri dikkate alınarak
belirlenmelidir.

d) İşletmecinin, ağaç ve topraktan
belli bir hissenin sahibi olması gerekir.

e) Muğâresenin vakıf arazisinde
olmaması gerekir.

Sonuç olarak, muğârese Hanbelilerin dediği
gibi, yalnız ağaç veya meyvelerin belirli kısmı
işletmeciye ait olmak üzere caizdir. Hanefîlere göre ise, ağaçlar
ve meyveler toprak sahibi ve işletmeci arasında ortak olmak
üzere yapılacak muğârese akdi geçerli olduğu gibi,
satım ve iş akdi vasıtasıyla toprak ve ağaçlarda
birlikte ortaklık tesis edilerek, muğâreseyi geçerli hale
getirmek de mümkündür. Bu şöyle olur:

Toprak sahibi toprağın
yarısını, diğer fidanların yarısı
karşılığında satar ve işletmeciyi kendi
hissesinde çalışması için az bir ücretle, meselâ üç yıl
süreyle işçi olarak tutar (İbnü'l-Hümâm, a.g.e., VIII, 49;
Zeylaî, a.g.e.,V, 286; ez-Zühaylî, a.g.e., V, 653, 654).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular