Şamil | Kategoriler | Konular
Melahim
MELÂHİM
Büyük olay, şiddetli savaş; savaş meydanı; kahramanlık, destan, masal ve romanı. Bu kelime uzun ve karışık bir gelişimden sonra "mukadderât" anlamını kazanmıştır. İbn Haldûn (ö. 808/1405) el-Mukaddimesinin çeşitli yerlerinde melâhimi şöyle tarif eder:
"Devletlerin değişme ve hâdiseleri hakkında manzum, nesir veya recez ile yazılmış pek çok eserler; bunların önemli bir kısmı halk arasında yayılmış olup, bazıları bütün halinde müslüman milletler arasında meydana gelen değişmelerden, diğerleri özellikle devletlerden bahseder ve meşhur kimselere isnat olunur." Bu isnatların doğruluğunu isbat etmek çoğu zaman güçtür. Bu kitapların en meşhuru el-Cafr veya el Cifr adı verilmiş kitaplardır. Bu gibi, olayları önceden haber vermelerin Yahudi ve Hristiyan melhame kitapları ile sıkı bir ilişkisi olduğu gibi, bunların gizli bir şekilde korunması ve sülâle reislerinin, kehanet için bunlara baktıkları şekilde pek çok hikâyeler mevcut olduğundan, bunların Roma kâhin kadınlarının kitapları ile de temas noktaları vardır.
Kur'ân-ı Kerîm'de melhame kelimesine rastlanmaz. Ancak "et" anlamında "lahm" ve çoğulu "luhûm" kökleri vardır. İbnü'l-Manzûr (ö. 711/1311), eski Arapçada "bozgunla sonuçlanan kesin savaş, takip ve katil" anlamlarına gelen melhameyi,
"karışma, karışıklık" ve savaş meydanlarında öldürülmüş insanların etlerinin düşündürdüğü umumî fikri içinde manaları birbirine bağlamaya çalışmaktadır (Lisânü'l-Arab, XXII, 9, 10).
Kurân-ı Kerîm'de geleceğe ait bazı haberler yer almış ve bunlar gerçekleşmiştir. Meselâ; Bizanslıları önce yendiği halde İranlıların sonra mağlup olacağı ayette haber verilmiş ve zaman da onu tasdik etmiştir. Bu konudaki ayetler şöyledir: "Elif-Lâm Mîm, Rumlar (Bizanslılar) en yakın bir yerde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinden sonra (üç ilâ dokuz yıl arasında) galip geleceklerdir. İş, eninde sonunda Allah'a aittir" (er-Rûm, 30/1-5).
Allah, Bedir savaşından önce müminlere zaferi vadetmiş, bu gerçekleşmiştir (el-Enfâl, 8/7). Yine Allah, Kur'ân'da müslümanlara Mescid-i Haram'a gireceklerini vadetmiş, bu söz de Mekke'nin fethi ile yerini bulmuştur (el-Feth, 48/27). Aynı şekilde Allahû Teâlâ, Kur'ân'da müslümanları yeryüzüne hakim kılacağını vadetmiş ve şöyle buyurmuştur: Allah, içinizden inanıp iyi işler yapanlara, öncekileri halef kıldığı gibi, onları da yeryüzünde halef kılacağına.... dair söz vermiştir" (en-Nûr, 24/55). Bu ilâhi söz gerçekleşmiş, müslümanlar daha Allah elçisi hayatta iken Arap yarımadasını da itaatleri altına almışlardır. Yine hemen sahabe döneminde, İran, Suriye ve Mısır fethedilmiş, Anadolu içlerine kadar akınlar düzenlenerek Bizans'ın temelleri sarsılmıştır.
Hadis kaynaklarında gelecek olaylardan söz eden fiten hadisleri bağımsız bölümler halinde yer almıştır (Buharî, Fiten, 17; Mevâkît, 4; Müslîm, Sahîh, İstanbul 1329-1333, VIII,165, 210).
Bunların bir bölümü mev'ize amacıyla söylenmiş, şu ve şu şekilde fitne ve olaylar çıkarsa, bunlara karşı müslümanın nasıl bir tavır takınacağı belirtilmiştir. Ebû Dâvud'un Kitâbü'l-Melâhim'inde yer alan, geleceğe ait bazı olaylar şöyle özetlenebilir: Allah'ın bu ümmete her yüz yılın başında dini yenileyecek bir müceddid göndereceği, İstanbul'un fethi, Allah'ın bu ümmet üzerinde iki kılıcı (iki askeri gücü), biri ümmete ait, diğeri düşman tarafından olarak bir araya toplamayacağı, kıyamet alâmetlerinden güneşin batıdan doğması, Deccâl'ın çıkması bunlar arasındadır (Sünen-i Ebu Davud, Mısır 1371/1952, II, 424, 439).
Melâhim tabirinin, gelecek olayları ifade etmek üzere kullanılmasına, ilk önce Şiîlerin cafr akîdesinde rastlanır. El-Fihrist'te belirtildiğine göre, Ali b. Yaktin (ö.182 H.) "Kitâb min Umürîl-Mevlâhim"i yazmıştır. Bu kullanış çok çabuk yayılmış olmalıdır. Nitekim el-Bağâvî'nin el-Mesâbihinde bu hadisler tasnif edilmiş ve bir bölümün adı Bâbul Melâhim " olmuştur (Mişkâtü'l-Mesâbih, Kahire 1318 H. II,128 vd.,130,133). Bu hadisler kıyamet haberleri hakkındadır.
Ancak, sahîh hadis kaynakları ile bunlara dayanan terbiyevî amaçla yazılmış eserlerde kaydedilmiş olan, gelecek olaylardan haber verme (melâhim)lerle, Hz. Ali ailesi ile ilgili olarak ortaya çıkan, cafr tarafından temsil edilen, gizli unvanlarla temelde nücûm ilmine dayanan melâhim kitapları arasında ayırım yapmak gerekir. Çünkü Ca'fer es-Sâdık'a isnat edilen cafr yanında, Abbasî hanedanının mukadderatını inceleyen ve İbn İshak el-Kindî'ye isnat edilen bir de yıldız bilime dayanan (nücûmî) cafr vardır. İbn Haldûn kendi devrinde Mağrib'te, gelecek olayları içine alan melâhim eserlerinden söz eder. İbn Sina'ya ve İbn Arabî'ye isnat edilen melâhimler bunlar arasında sayılabilir.
Hamdi DÖNDÜREN