Şamil | Kategoriler | Konular

Kilise

KİLİSE



Yunanca "ekklesya" kelimesinden gelir;
meclis, cemaat anlamındadır. Bu kelime, Eski Abidin
Yetmişler Tercemesine İbrânî dilindeki "kahal"ı
karşılamak üzere kullanılmıştır. Yeni
Ahid'de yeralan Pavlus'un Mektupları'nda bütün Hristiyan cemaatını
veya mahallî Hristiyan topluluklarını ifade etmek üzere kullanılmıştır.
Kelimenin Arapçası "kenîse"dir. Batı dillerinden
meselâ; İngilizce'deki "church" kelimesi, Yunanca
"kyriakon"dan (Rabba ait olan şey) gelir.

Kilise kelimesi, Yeni Ahid muhtevası içinde Hz.
İsa (a.s)'ın sözleri arasında sadece iki yerde şu
şekilde geçmektedir: "Ben de sana derim ki: Sen Petrus'suu ve
ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım...",
"Ve onu dinlemek istemezse, kiliseye söyle. Ve eğer kiliseyi de
dinlemek istemezse, o sana putperest ve vergi mültezimi gibi olsun"
(Matta 16: 18, 18:17). Yeni Ahid'de geçen diğer kilise kelimeleri,
genelde mistik bir kavram halindedir. Meselâ; "İsa'nın vücudu"
(Koloseliere 1:24), "Gelin" (Efesoslulara 5:25 vd.), Ma'bed
(l.Korintoslulara 3:16) gibi. Yeni Ahid'de kilise kelimesi bir bina olarak
hiç kullanılmamıştır. Aslında ilk
Hristiyanların ibadet ettikleri ayrı bir yer yoktu. Onlar uygun
yerlerde toplanıyorlardı. Ancak IV. Yüzyılda ma'betli
devre başladı ve Hristiyanlar ibadetlerini yaptıkları
bu yapılara kilise adını verdiler.

Hz. İsa, İsrail'in oniki kabîlesine tekabül
eden oniki havari edindi. Böylece o, "Ben, İsrail evinin
kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim"
(Matta 15: 24) sözleri çerçevesinde kuracağı topluluğun
nüvesini oluşturdu. İlk kilisenin böylece ortaya çıktığını
ileri süren Hristiyan ilâhiyatçılar, onun Tanrının melekûtu
ile rabıtasını açıklıkla belirtemediler. Ancak
üzerinde durdukları, sabırla ve itaata beklenilecek
Tanrının Krallığı için kilisenin bir seçkin
kimseler grubu olduğu idi (M.S.-J.C.Miller, The New Black's Bible
Dictionary, London 1973, 102).

Yeni Ahid yazarları, bu arada Pavlus'a göre
kilise, İsa Mesih'in gerçek anlamda bir çeşit dünyevî
bedenidir. O, bu bedenin başı, tek tek Hristiyanları ise
üyeleridir, A Dict. of Comprel. ed. S.G.F Brandon London 1970, 19). Aslında
Hz. İsa, liderleri Petrus olan havarilere gerçekleri yayma görevini
vermişti. Petrus, Hz. isa'nın Hristiyanlara göre çarmıh
ve tekrar dirilişinden sonraki Pentakost günü Kutsal Ruh'un
Kudüs'te ilk Hristiyan topluluğu üzerine inmesi sonucu meydana
gelen kilisenin başı oldu. İlk kilise, Kutsal Ruh
vasıtasıyle ilâhî güçle dolmuş oldu. Böylece kilisenin
Hz. İsa'nın sadece bedenî hatırasından ziyade onun
manevî varlığıyla bütünleşmiş olduğu
kabul edildi. 0 günden sonra onun kilisede hazır bulunduğuna
inanıldı. Kilise, gittikçe artan bir ilâhî yapı
inancı içinde, dört yeleneyi muhafaza etti: Birlik, kutsallık,
âlemşumullulük ve havarilere tebaiyer Petrus ve Pavlus'un Roma'da
öldürülmesi, mezarlarının orada bulunması, Matta
16:18'deki açıklama, Roma Kilisesinin bütün Hristiyanlığı
temsil ettiği iddiasına yolaçtı. Mahallî kiliseler de
kurulmuştu. Görüş ayrılıkları ortaya çıktı.
Konsiller devresinden sonra 1054'te Roma papasının Bizans
patriğini afarozu, onun da cevabiyle kesin bölünme gerçekleşti.
Doğu Kilisesi, "Ortodoks" (asla sâdık), Batı
Kilisesi ise "Katolik" (cihanşümul) adını
aldı. XVI. Yüzyılda Batı Kilisesi kendi içinde bir
bölünme daha yaşadı. Protestanlık ortaya çıktı
(Bugün meselâ Amerika'da Protestanlığa dahil 250 çeşit
kilise ve bir de müstakil kiliseler bulunmaktadır). Her kilise bir
mezhep görüntüsü kazandı. Protestan reformcuları, kilisenin
şahsiyetinin sakrament ayinlerinden ziyade Tanrının kelâmı
ile bütünleşme olduğuna ağırlık verdiler.
Pavlus'un, kilisenin Yeni İsrail olduğu (Romalılara 9:6
vd.) şeklindeki açıklamasına dayanarak her Protestan
topluluğu, kendisini gerçek kilise olarak nitelendirdi ve Eski Ahit
kilisenin kutsal literatürü diye yorumlanmaya başlandı (bk.
J.B. Bauer, Encyc. of Biblical Theology, London 1970, 101 vd.).

Günay TÜMER


Konular