Şamil | Kategoriler | Konular

Gavs, gavsu'l-azam

GAVS, GAVSU'L-ÂZAM

Tasavvufta kâinatın yönetiminden sorumlu olduğuna
inanılan velîler örgütünün başı. Kutub ve kutbu'l-aktâb
(kutublar kutbu) da denir. Manevî makamı esas
alındığında daha çok kutup ya da kutbu'l-aktâb
denildiği halde, özellikle kendisinden yardım istenilmesi
durumunda "yardım eden" anlamında gavs ya da gavsu'l-âzam
(en büyük gavs) olarak anılır. Ancak gavs ve kutub kelimeleri
mücerret olarak kullanıldığında gavsu'l-âzam ve
kutbu'l-aktâb anlaşılır. Gavslık makamına ibâdet
ve riyâzetin çokluğu ile ulaşılmaz; doğrudan
doğruya Allah'ın bağışı neticesinde elde
edilir.

Mutasavvıflara göre gavs ya da gavsu'l-âzam (eşanlamda
kutub ve kutbu'l-aktâb) hakikat-i Muhammediye (Muhammedî hakikat)'ın
mazharıdır. Bütün kâinatın kalbi mesabesindedir.
Değirmen taşının milin (kutb) çevresinde dönmesi
gibi kâinat da gavsın çevresinde döner. Kâinat içindeki bütün
varlıklar hayat ruhlarını gavstan alırlar. Cebrâil
onun nefs-i nâtıkası (ruhu, konuşması); Mikâil
kuvvei câzibesi (çekme gücü) ve Azrâil kuvve-i dâfiası (itme gücü)
hükmündedir. Kâinatta dilediği gibi tasarruf eder. Tasarrufu
ilmine; ilmi, Allah'ın ilmine tabidir. Zâhiriyle âlemin zâhirini,
bâtınıyla âlemin bâtınını idare eder.

Bazı mutasavvıflar gavslık (gavsiyet,
kutbiyet) makamını ikiye ayırırlar. Birinci makam:
İrşâd, ikinci makam: Vücud makamını oluşturur.
İrşâd makamı, nübüvvetin bâtınını; vücud
makamı da son nebi Hz. Muhammed'in bâtınını temsil
eder. İrşâd makamı birden çok gavs tarafından temsil
edilebilir, dolayısıyla aynı anda birçok gavs bulunabilir.
Fakat vücud makamı ancak tek gavs tarafından işgal
edilebilir; bu nedenle her yüzyılda ancak bir vücud gavsi vardır.
Bu tarifte vücud gavsı, gavsu'l-âzam demektir. Gavsu'l-âzam'a ayrıca
Abdullah, Abdu'l-Câmi adları da verilir.

Gavs'ın ya da gavsu'l-âzam'ın
başkanlık ettiği veliler örgütüne ricâlu'l-gayb (gayb
adamları, gayb erenleri) denir. Bunlar, Kur'an'ın, "Yeri döşedik
ve oraya sabit dağlar (revâsi) yerleştirdik" (Kaf, 50/7)
ayetinde andığı "dağlar" mesâbesindedir.
Ricâlullah, merdân-ı huda, merdân-ı gayb, hükûmet-i sûfiye
gibi adlarla da anılan ricâlu'l-gayb örgütünde gavs'ın
altında İmaman (iki İmam) bulunur. Sağdaki imama,
İmam-ı yemîn, soldaki imama; İmam-ı yesâr denir.
İmam-ı yemîn, gavs'ın hükümlerinin, imamı yesâr
gavs'ın hakîkatinin mazharıdır. Gavs öldüğü zaman
yerine İmam-ı yesâr geçer. Üçler de denilen gavs ile imaman'ın
altında yeryüzünün dört yönünü yöneten evtâd-ı erbaa (dört
direk) bulunur. Daha aşağıda ise nüceba (necibler, sekiz
ya da kırk veli) ve nükebâ (nakibler, denetçiler, on ya da
üçyüz veli) yeralır.

Başka bir tasnife göre, ricâlu'l-gayb toplam
dörtbin velîden oluşur. Bunlar halktan gizlidirler (mektûm).
Bunlar içinde ahyâr (hayırlılar) adı verilen üçyüz
velî, ilk üst grubu oluşturur. Ahyâr, işlerin
yapılmasına ya da yapılmamasına karar veren ehl-i hal
ve'l-akd velîler, komutan velîlerdir. Bunların üstünde kırk
velîden oluşan ve abdâl, büdelâ denilen velîler; bunların
üstünde de ebrâr (iyiler) denilen yedi velî yer alır. Örgütün
en üst mertebelerini de dört velîden oluşan evtâd (direkler);
üç velîden oluşan nükebâ (denetçiler) ve gavs (ya da
gavsu'l-âzam) işgal ederler. Ricâlu'l-gayb, yardımlaşarak
kâinatı idare ederler.

Mutasavvıfların gavs ve ricâlu'l gayb hakkındaki
inançlarının Kur'an ve sünnet ile temellendirilmesi mümkün
değildir. Bu nedenle İslâm bilginleri, özellikle hukukçular
gavs ve ricâl inancını reddetmişlerdir. İbn Haldun
Mukaddime'sinde bu inancın tasavvufa, imamlara ulûhiyet atfeden aşırı
Şiî fırkalardan İsmailiye'den geçtiğini belirtir.
Aynı inanç Osmanlılar döneminde de tartışılmış,
aleyhte fetvalara konu olmuştur. Sözgelimi Şeyhülislam Sa'dî,
gavs ve ricâl inancının küfür olduğu yolunda fetva
vermiştir.

Ahmed ÖZALP


Konular