Şamil | Kategoriler | Konular
Müşrik
MÜŞRİK
"Ortak (şirk) koşan" kimse.
Kelimenin kökünü "ortak koştu" manasını
taşıyan eşreka mazi fiili meydana getirir. Bu kelime if'âl
bâbındandır ve müşrik kelimesi de eşreka fiilinin
ismi failidir. İslami istilahta şirk, Allah Teala (c.c.)'ya
inanmakla birlikte, kudret ve kuvvette ona denk başka Allahların
da var olduğunu kabul etmek demektir.
Açıktan açığa, hiç bir engel tanımaksızın
Allah(c.c.)'a ortak koşan, birkaç ilahın
varlığını kabul edenler "zahirî müşrik"
olarak isimlendirilirler. Mecusîler gibi. İslâm dininin esaslarını
reddeden, "la ilâhe illallah" akidesini kabul etmeyen ve bunları
açıkça ilan edenler de "hakiki müşrik" olarak
isimlendirilirler. Yahudi ve Hristiyanlar "hakiki müşrik"
grubuna dahil olmaktadırlar. Bilindiği gibi "la ilâhe
illallah" akidesi, Allah (c.c.)'tan başka Allah
olmadığı, O'nun ortağının, eşi ve
benzerinin bulunmadığı esasına dayanır. Yahudi ve
Hristiyanlar, bu esası kabul etmeyerek Allah (c.c.)'a şirk
koşmuşlardır. Allah Teâlâ (c.c.). Yahudi ve Hristiyanların
bu tutumları hakkında Kur'ân-ı Kerîm'de; "Yahudiler
"Uzeyr Allah'ın oğludur", Hristiyanlar da "Mesih
(İsa) Allah'ın oğludur" dediler. Bu, daha evvel kâfir
olanların sözlerine benzeterek ağızlarında
geveledikleri sözdür. Allah'tan bulsunlar. Nasıl da uyduruyorlar.
Bunlar Allah'ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini,
Meryemoğlu İsa'yı tanrılar edindiler. Halbuki onlar da
ancak bir olan Allah'a ibadet etmelerinden başkasıyla emr olunmâmışlardır.
O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, bunların eş
tutageldikleri her şeyden münezzehtir" buyurmaktadır
(et-Tevbe, 9/30-31).
Allah'a (c.c.), şirk koşmanın küfür
olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Açıkça anlaşılmaktadır
ki Allah(c.c.)'a şirk koşmak O'nun ilahlık
sıfatını kabul etmemek demektir. Ve Allah Teala (c.c.)
Kur'an-ı Kerim'de:
"Ey iman edenler, müşrikler necistir. Onun için
bu yıllarından sonra onlar Mescid-i Haram'a
yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız, Allah
dilerse kendi fazlından sizi zenginleştirir. Çünkü Allah
gerçek bilicidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir. Kendilerine kitap
verilenlerden ne Allah'a ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve
Rasûlünün haram ettiği şeyleri haram tanımayan, hak
dinini din olarak kabul etmeyen kimselerle, ta boyun eğip itaat
ederek cizyeyi verinceye kadar savaşın " (et-Tevbe,
9/28-29) buyurarak, müşriklerin necis olduğuna hükmetmekte ve
mü'minlerin müşriklere karşı takınmaları
gereken tavrı en anlaşılır şekilde gözler
önüne sermektedir.
Bu ayette geçen "müşrik"ten maksat, müfessirlerin
çoğunluğuna göre, putlara tapanlardır. Zira müşrik
kelimesi, Allah(c.c.)'tan başkasını ilah kabul ederek,
onlara tapan kimseler için kullanılmaktadır. Kitap ehli ise,
her ne kadar kâfir olsalar bile, müşrik olarak kabul edilemezler.
Bazı âlimlere göre ise "müşrik"
kelimesi ister putperest, ister kitap ehli olsun, bütün kâfirleri ifade
eder. Çünkü Allah Teâlâ (c.c.) "Yahudiler "Üzeyr Allah'ın
oğludur" dediler.
"Hristiyanlar da Mesih (İsa) Allah'ın
oğludur" dediler..."Onlar Allah'ı bırakıp
bilginlerini, rahiplerini, Meryem oğlu Mesih'i tanrı
edindiler... Allah, koştukları eşlerden münezzehtir"
(et-Tevbe, 9/30-31) âyeti lâfızlarında, kitap ehlinin de açıkça
şirk koştuklarını beyan etmektedir. Bu âyet-i
kerimedeki açıklamalardan hareket edilerek, ikinci görüşün
sahih olduğu kabul edilmiştir.
Şirk, Allah Teâlâ (c.c.)'nın
bağışlamayacağı bir günahtır. Zira Allah
Teala (c.c.); "Elbette Allah kendisine şirk
koşulmasını bağışlamaz. Bundan
başkasını dilediği kimseye bağışlar.
Kim Allah'a şirk koşarsa, çok uzak bir dalâlete düşmüş
olur" (en-. Nisa, 4/116) buyurmakta ve mü'min kullarını
her türlü şirk günahına karşı ikaz etmektedir.
Ebu Bekr'e (Nufey) (r.a.)'dan
Rasulullah(s.a.s.)'ın şöyle dediği rivayet
olunmuştur: "Rasulullah (s.a.s.) üç defa "büyük
günahların en büyüğünü size bildireyim mi?" buyurdu.
Ashab, "evet, bildir yâ Rasûlallah" dediler. Rasulullah
(s.a.s.) "Allah'a şirk koşmak, anaya babaya eziyet
etmektir" buyurdu. Sonra dayanmakta iken doğrulup oturdu. Hemen;
"İyi dinleyin, bir de yalan yere şehadettir" buyurdu.
Rasulullah bu sözü durmadan tekrar ediyordu. (O derece tekrarladı
ki) hattâ biz "keşke sussa" diyorduk (Sahih-i Buhârî,
Tecrîd-i Sarih tercümesi, VIII, 69, Hadis No: 1148).
Müşriklerin Kâ'be'ye yaklaşmaları
yasaktır. Nitekim Kur'ân'da: "Ey iman edenler, müşrikler
necistirler. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Harâma
yaklaşmasınlar" (et-Tevbe, 9/28) buyurulur. Çünkü müşrikler
İslâm'a göre temizliğe dikkat etmezler, gusletmeleri
gerektiğinde yapmazlar, esâsen müşrik olmaları nedeniyle
manen pistirler; maddi temizliğe ne kadar dikkat etseler de, manevi
pislikten kurtulamazlar. Halbuki Mescid-i Harama girmek için maddî ve
manevî temizlik şarttır... Müşriklerin Mescid-i Haram'a
ibadet maksadıyla girmeleri kesinlikle yasaktır. Ancak bunun
dışında, bazı sebeblerle, Mekke'ye ve Mescid-i Haram'a
girmelerine -müslümanların gözetimi altında izin olup
olmadığı hususunda imamlar farklı görüşler
ileri sürmüşlerdir:
a) İmâm Mâlik'e göre, gerek Mescid-i Haram'a
gerekse diğer mescidlere kâfirin girmesi yasaktır.
b) İmam Şafiî'ye göre kâfir özellikle
Mescid-i Haram'a sokulmaz. Onun için Şafiî mezhebinde,
emiru'l-mü'minin Mekke'de olsa ve müşriklerin elçisi gelse, onu
Harem dışında karşılar, Hareme sokmaz. Hattâ bir
müşrik gizlice Mescid-i Haram'a girse; hastalanıp ölse ve
defnedilse; mümkünse, kemikleri çıkarılır.
c) İmam-ı Azâm'a göre ise, bunlara Mescid-i
Haram'da Hac ve Umre yasaklanır. Mescid-i Haram'a
yaklaşmasınlar demek, Hac ve Umreye gelmesinler demektir.
Diğer mescidlere ve Hac dışında diğer maksatlarla
geldiklerinde, müşriklere bazı şartlarla izin verilebilir.
Nitekim Rasûlüllah, Mescid-i Nebevi'de, Sakif ve Necran kabilelerinin
heyetlerini kabul etmiştir (Elmalılı Muhammed Hamdi
Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, III, s. 2502).
İslâm inancına göre müşriklere ve müşrik
ataya mağfiret dilenmez. Kur'an'da şöyle buyrulur:
"Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra,
akraba bile olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek
Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz"(et-Tevbe, 9/113). Çünkü
en önemli mesele inançtır. İslâm'ın hareket metodu ve
temel kaidesi yalnız inanç bağı çevresinde toplanma
temeline dayanır. Kâfirler ve müşrikler ise cehennemliktirler.
Onun için bir mü'minin cehennemlik bir müşrike mağfiret
isteğinde bulunması doğru değildir. Ebu Hüreyre'nin
rivayet ettiği bir hadiste de, Hz. İbrahim (a.s.)'ın
kıyamette babası için mağfiret talebinde bulunması
üzerine, Cenab-ı Hakkın: "Ya İbrahim, Ben Cenneti kâfirlere
haram kıldım" buyuracağı hikâye edilmektedir
(Tecrid-i Sarih Tercemesi, IX, s. 109; Ayrıca bk. Mümtehine, 60/4).
Müşriklere Benzeme
İslâm her bakımdan diğer dinlerden
farklı ve kendine has özellikleri olan bir din olduğu için; bağlılarının
şahsiyet sahibi kimseler olarak yaşamalarını ister ve
onların başka din mensuplarını taklid etmelerini,
onların uydusu olmalarını yasaklar. Nitekim Hz. Peygamber
(s.a.s): "Her kim bir topluma benzemeye çalışırsa, o
benzemeye çalıştığı toplumdandır" (Ebu
Davud, Feyzu'l-Kadir, Hadis No: 8593) buyurur. Hadis yorumcusu Abdurrauf Münavi
bu hadisi şöyle açıklar: "Kişi, içiyle dışıyla
onları tasvib eder, onların gelenek ve göreneklerini benimser,
onlara ait işlerle tanınır, onları yapar,
kılık kıyafet ve benzeri işlerde onlarla bütünleşir,
onlarla iç içe yaşarsa; onlardan sayılır. Onların düzenlerinin
üstünlüklerini kabullenmek onlara benzemektir. Kişi
beğendiği, takdir ettiği kimseyi taklid eder, ona uyar,
uymaya çalışır."
İslâm dini ise Yahudilik, Hristiyanlık dahil
İslâm dışı bütün düzenlere benzemeyi reddeder.
Hattâ Hz. Peygamber açık bir şer ve zarar görülmeyen
hususlarda bile onlara benzememeği emir buyurmuşlardır:
"Müşriklere (her hal ve hareketinizde) muhalefet ediniz (ve
benzemeyiniz). Sakallarınızı bırakınız,
bıyıklarınızı kesiniz " (Tecrid-i Sarih
Tercemesi, XII, s. 110-111).
Müşrik Çocukları
Müşriklerin çocukları, âhirette nereye
gideceklerdir"? Cennete mi, Cehenneme mi? Bu konu İslâm
bilginleri arasında tartışma konusu olmuştur. Bu görüşler
üç noktada toplanabilir:
1- Müşrik Çocukları babalarına
tabidir.
2- Müşrik Çocuklarının cennetlik veya
cehennemlik oldukları hakkında birşey söylenemez.
3- Müşrik Çocukları cennetliktir.
Geniş araştırma ve tetkik sahibi
İslâm bilginlerine göre, aklı olmayan ve bülûğ çağına
erişmeyen çocuklar (müslüman olsunlar-müşrik olsunlar)
cennetliktirler. Bunlar "Biz hiç bir akıllı toplumu
peygamber göndermedikçe azab etmeyiz" (el-İsra, 17/15):
ayetini delil gösterirler.
Peygamber Efendimiz de bir hadislerinde şöyle
buyurmuşlardır: "Hz. Âişe anlatır: "Hz.
Hatice (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.s)'e müşrik çocuklarının
durumunu sordu. Rasulullah;
"Babalarıyla beraberdir" buyurdu. Sonra
bir kere daha sordu: "Allah'u Teâlâ, nasıl yaşayıp
nasıl öleceklerini bilir" cevabını verdi. Sonra
üçüncü bir defa daha, İslâm kuvvet kazanmaya başlarken
sordu. Bu esnâda;
"Yüklü bir kimse, başkasının yükünü
yüklenemez; hiç bir günahkâr başkasının günahından
dolayı sorguya çekilmez" (el-Fatır, 35/18) âyeti nazil
oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber de; "Müşriklerin çocukları
İslâm yaratılışındadır (yahut cennettedir)
diye cevap verdi..." (Tecrid-i Sarih Tercemesi, IV, s. 593).
Yalçın ÇETİNKAYA