Şamil | Kategoriler | Konular

Vakfiye

VAKFİYE

Herhangi bir malı vakfeden (vâkıf)
tarafından, vakfın idaresi ile ilgili hazırlanmış
nizamnâme. Vakıf senedi de denilen vakfiyeler, kadılık
siciline işlendikten sonra kesinleşirdi.

Tarih boyunca vakfiyeler, taş, deri ve
kağıt gibi yazı için el-verişli bulunan şeyler
üzerine yazılarak günümüze kadar gelmişlerdir. Şâyet
vakfın mevzuu bir bina ise, bazan vakfiyenin özeti, binanın
duvarlarından birine kazılırdı. Nitekim Türkçe ilk
vakfiye olan Germiyanoğlu Yakub Bey (öl. 1428) vakfiyesinin taş
üzerine yazıldığım görüyoruz (Ziya Kazıcı,
İslâmî ve Sosyal açıdan Vakıflar, İstanbul 1985,
39).

Tarihî açıdan bakıldığı
zaman vakfiyeler büyük bir önem arzederler. Çünkü bunlar, bize
milletin muayyen bir zamanındaki hayat ve kültürüne ait muhtelif
olayları ile şekilleri müşahede etme imkanını
verirler. Keza vakfiyeler, milletin ekonomik ve sosyal
yaşayışında önemli bir rol oynamış olan
vakıf müessesesinin nasıl çalıştığını,
kimlerin idare ettiğini, kimlerin kendisinden istifade ettiğini
vs. gibi durumları öğrenmemize yardımcı olurlar.
Vakfiyelerden hacimli olup defter gibi olanlar bulunduğu gibi
muhtasar ve tek sayfa şeklinde olanları da vardır. Bu arada
daha da büyük olup rulo şeklinde uzun ve kalın varaklar
halinde onları da bulunmaktadır (Mufassal vakfiyeler için bk.
Fatih Mehmed Il. Vakfiyeleri, Ankara 1938).

Vakfiyelerde umumiyetle önce Allah'a hamd ve sena,
Rasûlüne salât ve selamdan sonra hayır işlemeye teşvik
edici âyetler, hadisler ve bu mealde şiirler yer alır ki, bütün
bunlar, mukaddime kabilindedir, vakfiyenin hukuki bünyesinden sayılmazlardı.
Bunlardan başka vakfiyelerde genellikle aşağıdaki bölümler
yer alırdı:

1- Vakf edilen malların neler olduğu.

2- Vakf olunun bu malların kimler tarafından
idare edileceği.

3- Vakf gelirlerinin nelere sarf edileceği.

4- Vakf olunan bu malların nasıl idare
edileceği. Bu arada, müessesede kimlerin çalışacağı,
bunlara ne kadar ücret ödeneceği, bu ücretlerin nereden temin
edileceği gibi konular teferruatlı olarak verilirdi.

5- Hâkimin (kadı), vakfın sıhhat ve lüzumuna
dair hükmü.

6- Sonunda da tarih ile üst kısmında hâkim
veya hâkimlerin mührü bulunur (Ali Hikmet Berki, Vakfa Dair Yazılan
Eserlerle Vakf iye ve Benzeri Vesikalarda Geçen Istılah ve Tabirler,
Ankara, tarihsiz, 57).

İslâm tarihinde ilk vakfiyenin, Hz. Ömer tarafından
yazıldığı söylenmekle beraber, bunun Hz. Peygamber'in
hayatında mı, yoksa Hz. Ömer'in halifeliği zamanında
mı olduğuna dair henüz kesin bir bilgiye sahip değiliz.

Vakfiye, eb'ad bakımından ister büyük ister
küçük olsun, mahiyet itibari ile içindekiler üç ana bölümden
meydana gelir. Bunlar:

a- Dibâce (Giriş): Vâkıfın, vakfı
kurma sebep ve gayesinden bahseden bu bölüm, âyet ve hadislerle
kuvvetlendirilir.

b- Vakfın hizmet şartları: Gelir
kaynaklarını ve sarf yerlerini gösteren bu bölüm, vakfiyenin
en uzun kısmıdır.

c- Sonuç: Bu bölümde, müessesenin şeriata
uygunluğu belirtilerek hiç bir kimsenin bu vakfa müdahale edemeyeceği
anlatılır. Bundan sonra tarih ve şahidlerin imzaları
bulunur.

Çeşitli dönemlerde kurulan vakıfların
vakfiyelerinde, gerek başta, gerekse sonda pek çok dua bulunur.
Metinde geçen bu dualardan başka bir de beddua bulunmaktadır.
Bilhassa vakfiyede belirtilen hizmetleri yerine getirmeyen, ona ihanet
eden, onu gayesinin dışında kullanan haksız olarak
onun malından yiyen ve onu değiştiren için beddualar
bulunur. Bu bedduada "Allah'ın, peygamberlerin, meleklerin,
insanların ve bütün mahlukatın lanetinin, vakfı
tağyir eden (değiştiren) üzerine olması"
istenir. Bu sebepledir ki vakfiyelerin sonuna
bakıldığı zaman böyle bir beddua kısmı görülür
ki bu, daha sonra gelen insanlar için mânevi bir tehdid olmaktadır.
Gerçekten, inanan ve muvahhid olanlar böyle bir bedduaya maruz kalmak
istemezler (Bu konuda daha geniş bilgi için bk. İbrahim
Ateş, "Vakfiyelerde Dua ve Beddualar" Vakıflar Dergisi
(1983), XVIII, 5-54).

Ziya KAZICI


Konular