Şamil | Kategoriler | Konular

Tembellik

TEMBELLİK

Tembel olma durumu, tembelce davranma, çalışmayı,
iş görmeyi sevmeme, çaba göstermekten, sıkıntıya
katlanmaktan, kaçma ve vücuttaki herhangi bir organın tıbbî
fonksiyonunu yerine getirmede yavaşlık göstermesi manaları
için kullanılır.

Tembel kelimesi farsçadır. Bu kelime tembel
şeklinde de kullanılır. (Meydan Larous, Tembel mad.)

Tembellik kelimesinin arapça karşılığı
"kesel"dir. Tembellik manasında olan "kesel",
"kesile" fiilinin masdarıdır. Tembel olan kişi
manasındaki "keslân" kelimesi de aynı kökten
gelmektedir. "Keslân"ın çoğulu "kusâlâ"
ve "keslâ"dır. "Kesil" kelimesi de, tembel
manasındaki "keslân" kelimesi ile eş
anlamlıdır. Müennesi ise, "kesile, keslâ ve keslâne"
kelimeleri ile ifâde edilir ve tembel olan bayan demektir.

Özet olarak tembellik manasındaki "kesel",
önemli kabul edilen konular hususunda ilgisiz ve lakayd davranmak
demektir. Bundan dolayı, yerine getirilmesi önemli olan hususların
ihmali manasına gelen tembellik kınanmış ve hoş
karşılanmamıştır (el-İsfahânî,
el-Müfredât fi Caribi'l-Kur'an, İstanbul 1986, 650).

Kesile" fiili ve ondan türeyen kelimelerden yalnız
tembeller manasında olan "kusâla" kelimesi Kur'an'da iki
yerde geçmektedir. Bu kelimenin bulunduğu iki ayetin meâli şöyledir:

"Şüphesiz münafıklar, Allah'a oyun
etmeye kalkışıyorlar. Halbuki Allah onların
oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza
kalktıkları zaman, üşenerek (tembelce, keslanlıkla)
kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah 'ı da pek az
hatıra getirdiler" (en-Nisâ, 4/142).

"Onların sadakalarının kabul
edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resulunu inkâr etmeleri,
namaza ancak üşenerek (tembellikle) gelmeleri ve istemeyerek sadaka
vermelerinden başka bir şey değildir. (Çünkü ahiretteki
sevabına inanmamaktadırlar.)" (et-Tevbe, 9/54).

Bu ayetlerin ikisinde de, namazda tembellik yapma
kınanmış, tenkit edilmiştir. Alimler, bu ayetlerde söz
konusu olan tembellik hakkında farklı yorumlarda
bulunmuşlardır. Bazı alimlere göre, buradaki tembellik,
namazda, gevşeklik göstermek, önem vermemek, bir nevi istemeyerek
yerine getirmek demektir. Diğer bazı alimlere göre ise, namazda
kusurun olması demektir. Yani namazı kılarken,
şartlarına gerektiği gibi riâyet etmemek, bazı
eksikliklerle kılmak ve bazen kılıp bazen kılmamak
demektir (el-Maverdî, en-Nuketu ve'l Uyunu, Beyrut 1992, 1/538).

Hz. Muhammed (s.a.v.) de, namazlarının
sonunda el açıp Allah'a dua ederdi. Çeşitli kötü, yanlış,
zararlı ve istenmeyen şeylerden Allah'a
sığınırdı. Bunlardan biri de tembelliktir. "Ya
Rabb'i, tembellikten sana sığınırım." derdi
(Buhârî, Cihâd, 25, 74; Müslim, Daavât, 48, 52; Ebu Davud, Vitr, 32,
Edeb, 101; Tirmizî, Daavât, 70, 76, 115; Neseî, İstiâze, 7, 8,
12; İbn Mace, Dua, 3; Ahmed b. Hanbel, II, 185, III, 113, 117).

Bir de Hz. Muhammed (s.a.v.) zamanında müslüman
olan insanlar ona biat edince, Allah'ın emir ve yasaklarına riâyet
edeceklerine ve tembellikte bulunmayacaklarına, tembellik
yapmayacaklarına dair biat ediyorlardı (Ahmed b. Hanbel, III,
322, 340, V, 325).

Kur'an ve sünnette bu şekilde tenkit edilen
tembellik, insanların dünya ve ahireti için zararlı olan bir
şeydir. Başarısızlığın
başlangıcıdır. Onun için İslâm dini insanları
tembellikten sakındırmıştır. Aynı zamanda bütün
peygamberler insanları tembelliğe karşı
uyarmışlardır. Tembelliğin zıddı çalışkanlıktır.
O da inanan insanların şiârıdır ve her türlü başarının
yolu, çalışkanlıktan geçer. Bütün peygamberler, çalışmayı
emretmişlerdir.

Nureddin TURGAY


Konular