Şamil | Kategoriler | Konular

Süt akrabalıgı

SÜT AKRABALIĞI

"Radâ"' veya "rıdâ"; Arapça
"radaa" kökünden mastar olup; annesini emmek demektir. Bir
isim olarak ise, süt kardeşliği ve süt emme anlamına
gelir.

Kur'ân-ı Kerim'de çocuğun kendi annesinden
veya başka bir kadından süt emmesiyle ilgili çeşitli
âyetler vardır: "Sizi emziren analarınız ve süt
cihetinden kız kardeşleriniz (size haram kılındı)?
(en-Nisâ, 4/23); Emzirmeyi tam yapmak isteyen için anneler çocuklarını
tam iki yıl emzirirler" (el-Bakara, 2/233); "Çocuklarınıza
süt anne istemenizde, bir sakınca yoktur" (el-Bakara, 2/233);
"Boşadığınız karılarınız
kendisinden olan çocuklarınızı emzirirlerse, onlara
ücretlerini verin. Bu konuda birbirinize danışarak hareket edin.
Eğer güçlük meydana gelirse, çocuğu başka bir
kadın emzirecektir" (et-Talâk, 65/6); "Kıyametin
koptuğunu göreceğiniz gün emzikli her kadın
emzirdiğini unutup geçer" (el-Hac, 22/2); "Biz Musa'nın
annesine; "Onu emzir, sana ona ait bir tehlike gelince, kendisini
denize bırak; korkma, kederlenme. Çünkü biz onu yine sana geri
döndüreceğiz. Hem onu peygamberlerden biri de
yapacağız"diye vahyettik" (el-Kasas, 28/7); "Biz
daha önce ona (Musa 'ya) süt anaların sütünü emmeyi haram kılmıştık"
(el-Kasas, 28/12).

İslâm hukukçuları diyâneten annenin çocuğunu
emzirmesi gerektiği konusunda görüş birliği içindedir.
Çünkü anne, çocuğunu korumak zorundadır. Ancak kadın
emzirmek istemediği takdirde, kaza yoluyla zorlama yapılıp
yapılamayacağı konusunda görüş
ayrılığı vardır.

Çoğunluk fakihlere göre, kadının çocuğunu
emzirmesi menduptur. Zaruret olmadıkça emzirmeye zorlanamaz. Çocuğun
emzirilme işi çocuğun babası üzerine vacibtir. O, karısını
emzirmeye zorlayamaz. Çünkü; "Emmeyi tamam yaptırmak
isteyenler için, anneler çocuklarını iki bütün yıl
emzirirler" (el-Bakara, 2/233) âyeti bir tavsiye niteliğindedir.
Ancak çocuğun annesinden başkasının memesini kabul
etmemesi durumu müstesnadır.

Bu üç durumda anne çocuğunu emzirmeye kaza
yoluyla da zorlanabilir:

1. Çocuk, annesinden başka kadının sütünü
emmezse, çocuğu helâk olmaktan korumak amacıyla annesi emzirir.

2. Başka bir süt anne bulunamaması halinde,
kendi annesi yine çocuğun hayatını korumak için emzirir.

3. Çocukla ilgilenecek baba bulunmaması ve çocuğun
süt anne tutabilecek bir malının olmaması durumunda anne
çocuğu emzirir.

Yukarıdaki durumların dışında
anne çocuğu emzirmekten kaçındığı takdirde,
babanın bir süt anne tutması gerekir. Süt anne, çocuğu,
öz annenin yanında emzirir. Çünkü, anne için "hıdâne"
hakkı vardır. Bu hak, çocuğun kendi başına
temizliğini yapabileceği, yaklaşık yedi
yaşlarına kadar sürer. Baba süt anne tutmazsa, kadın,
mahkeme yoluyla süt anne ücreti isteme hakkına sahiptir.

Babanın evlilik içinde veya ric'i talaktan sonra
iddet beklemekte olan karısına, kendi çocuğunu emzirmesi için
ücret vermek zorunda değildir. Çünkü bu durumda karısına
nafaka yükümlülüğü vardır. Bâin boşama halinde ise
kadın iddet içinde kazaen emzirmeye zorlanamaz. Hanefîlerden sağlam
görüşe göre, bu durumda, anne, emzirme ücreti talep edebilir.
Çünkü âyette; "Onlar sizin için, kendilerinden olan çocuğunuzu
emzirmişlerse, onlara ücretlerini verin? (et-Talâk, 65/6)
buyurulur. Bu âyet, boşanmış kadınlar hakkında
inmiştir. Süt anne, süt emzirme ve örfün gerektirdiği
şeyler dışında bir görevle yükümlü tutulamaz.
Çocuğun yiyeceğini hazırlama, onu koruma, yıkama ve
elbiselerini temizleme gibi hizmetler, örfe göre, süt anneye
gerekebilir.

Çocuğun süt emme çağında kendi
annesinden başka bir kadından süt emmesi halinde, bu çocukla
süt emziren kadın ve bu kadının hısımları
arasında bir süt hısımlığı meydana gelir.
Kan yoluyla meydana gelen hısımlığa "nesep
hısımlığı", evlilik yoluyla doğan
hısımlığı ise "sıhrî hısımlık"
denir. Süt hısımlığı bazı istisnalar
dışında kan hısımlığı ile
aynı yasakları doğurur.

Evliliği Haram Kılan Süt Hısımlığının
Şartları:

1. Sütün, bir kadına ait olması gerekir.
Çoğunluğa göre, süt emziren kadının evli veya bekâr
olması veya kocasının bulunmaması, sonucu
değiştirmez. Sütten başka bir şeyi, meselâ; sarı
su, kan veya kusuntuyu yemekle süt hısımlığı
doğmaz. Erkeğin veya bir hayvanın sütü de hısımlık
doğurmaz.

2. Sütün, emen çocuğun midesine
ulaşması gerekir. Sütü memeden emmekle, bir kap veya bardaktan
içmek birdir. Çocuk memeyi ağzına alır, fakat süt emip
emmediği bilinmezse, haramlık doğmaz. Çünkü şüphe
ile hüküm sabit olmaz. Mâlikîlere göre ise bu durumda ihtiyatla amel
ederek haramlık sabit görülür. Şâfiî ve Hanbelîler ise beş
ayrı emmeyi şart koşarlar. Çünkü Hz. Âişe'den
rivayete göre, Kur'ân'da önce; "On defa emmekle haramlık
doğar" âyeti gelmiş, daha sonra inen bir âyetle emme sayısı
beşe indirilmiştir. Bu âyet Kur'ân'da okunurken Hz. Peygamber
vefat etmiştir (bk. Dârimî, Nikâh, 49; Müslim, Radâ', 25; Ebû
Dâvud, Nikâh, 10; Tirmizî, Rada', 3; Malik, Muvatta', Rada', 18).

Şâfiîlere göre emme sayısını
beşe indiren bu âyet hükmü Kur'ân'a yazılıp,
okunması neshedilmiş bir âyet olsa da hükmü devam etmektedir.
Bu, "ihtiyar erkekle, ihtiyar kadın zina ederse, onları
recmedin" (bk. İbn Mâce, Hudûd, 9; Dârimî, Hudûd, 16;
Mâlik, Muvatta, Hudûd, 10) âyetine benzer.

İbnül-Hümâm (ö. 861/1457) beş defa emme
bildiren âyetin yalnız tilavetinin değil, hükmünün de
neshedildiğini belirtmiştir (İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr,
Mısır 1316/1898, III, 345 vd.).

Hanefilerle Mâlikîlere göre süt emme miktarı
az olsun çok olsun sonuç değişmez. Delil: "Süt emziren
analarınız (size haram kılındı)" (en-Nisâ,
4/23) âyeti ile, Nesepçe haram olanlar süt yoluyla da haram
olurlar" (Buhârî, Şehâdât, 7; Müslim, Iradâ', I)
hadisidir. Bu âyet ve hadiste emme miktarı ve sayısı
belirlenmemiştir.

3. Emzirmenin ağız veya burun yoluyla
olması gerekir. Çünkü süt, ancak bu iki yoldan boğaz yoluyla
mideye ulaşır ve gıdalanma meydana gelir.

Hanefi, Şâfiî ve Hanbelîlere göre, idrar
yollarına, göze, kulağa veya bir yaraya akıtılacak
kadın sütü ile hısımlık doğmaz.

4. Sütün başka bir sıvı ile
karışmaması gerekir. Süt başka bir sıvı ile
karışırsa, Hanefi ve Mâlikîlere göre çok olanı
esas alınır. Süt fazla ise haramlık doğurur. Ebû
Hanîfe'ye göre, bir gıda ile karıştırılan süt
az olsun çok olsun haramlık doğurmaz. Çünkü bu gıda sütün
kuvvetini giderir. Hüküm olarak gıda kısmı sütten fazla
sayılır.

İman Ebû Yusuf ve İman Muhammed, burada da
çok olanı esas alırlar.

Bir kadının sütü başka bir
kadının sütü ile karıştırarak çocuğa içirilse,
Ebû Hanîfe ve Ebu Yusuf'a göre, çok olan esas alınır. Sütler
eşit olursa, karışma yüzünden her iki kadın
bakımından da, haramlık doğar. Mâlikîlere, İmam
Muhammed ve Züfer'e göre bu durumlarda her iki bakımdan süt hısımlığı
doğar. Sütlerin eşit veya birisinin eksik ya da fazla
olması, sonucu değiştirmez. Tercih edilen görüş
budur. Çünkü sütler bir cinstir. Aynı cinsten iki şey
arasında galipliğin hükmü bulunmaz. Günümüzde bazı
ülke ve beldelerde görülen "anne sütü bankası"nda
karışan anne sütlerini yukarıdaki esaslara göre
çözümlemek gerekir (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', Beyrut
1394/1974, IV, 135 vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, Kahire 1970,
VII, 537 vd.; İbn Rüşd, Bidâyetül-Müctehid, Mısır
(t.y.), II, 34 vd.; ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslâmî ve
Edilletüh Dimaşk 1405/1985, VII, 705 vd.).

5. Çoğunluğa göre, hısımlık
doğuran sütün ilk iki yaş içinde emilmesi gerekir. Çünkü
âyette "Anneler, çocuklarını iki bütün yıl
emzirirler" buyurulmuştur. Nesep hısımı olan
çocuklarla ilgili olan bu hüküm, süt emen diğer çocukları
da kapsar. Hadiste "Süt hısımlığı ancak iki
yaş içinde emzirilen sütle oluşur" (Buhârî, Nikâh, 21)
buyurulur.

Ebû Hanife'ye göre ise emme süresi 30 aydır.
Delil şu âyettir: "Çocuğun ana karnında
taşınması ile sütten ayrılmasının süresi
otuz aydır" (el-Ahkâf, 46/15). Burada 30 ay, hem gebeliğin,
hem de sütten ayrılmanın ayrı ayn süresidir.

Çoğunluk fakihlere göre ise, iki yıl emme süresi
ile gebeliğin en kısa süresi olan altı ayın
toplamı verilmiştir. Nitekim sütten ayrılmanın iki
yıl olduğunu belirleyen başka delillerde vardır.
Başka bir âyette şöyle buyurulur:" Biz insana ana-babasına
itaat etmesini bildirdik. O'nun anası kendisini zahmet üstüne
zahmetle taşımıştır. Sütten ayrılması
da iki yıl sürmüştür" (Lukmân, 31/21).

Süt Emme Yoluyla Meydana Gelen Evlenme Yasağı:

Kur'ân-ı Kerîm'de; "Sizi emziren analarınız
ve süt kız kardeşleriniz (size haram
kılındı)" (en-Nisa, 4/23) buyurulur. Bu âyette yalnız
iki tane süt hısımından söz edilmiştir. Bu konuda
genel prensip şu hadisle konulmuştur. Nesepçe haram olanlar
süt yoluyla da haram olurlar" (Buhârî, Şehâdât, 7; Müslim,
Rada', I). Yine nesep yoluyla, evlenmekle ortaya çıkan sıhrî hısımlıklara
kıyasla, süt yoluyla da sıhrî hısımlıklar
oluşur. Ancak bunun iki istisnası vardır.

Süt yoluyla haram olanlar şunlardır:

l. Bir kimsenin süt cihetinden usûlü. Süt annesi,
süt ninesi gibi...

2. Süt cihetinden fürûu. Bir kimse süt kızı,
süt oğlunun kızı ve ilânihaye bunların çocuk ve
torunları ile evlenemez.

3. Süt ana ve babanın fürûu. Bir kimse ana baba
bir, baba bir veya yalnız ana bir olan süt kardeşleri ve
bunların ilânihaye fürûu ile evlenemez.

4. Süt ana ve babanın usûlünden yalnız ilk
füru'. Bunlar süt emenin, süt cihetinden amca, hala, dayı ve
teyzeleri olup, bunlarla evlenmesi yasaktır.

5. Süt baba ve dedelerin eşleri: Burada
zifafın olup olmaması, sonucu etkilemez. Nitekim bir kimse,
nesep babasının karısı ile de evlenemez.

6. Süt oğlun veya süt oğlun oğlunun,
yahut süt kızın oğlunun karısı ile evlenmek
yasaktır. Burada da zifafın olup olmaması, sonucu
etkilemez. Nitekim, bir kimse gelinleriyle evlenemez.

Hanefiler şu durumları istisna
etmişlerdir.

a. Bir kimse süt cihetinden erkek veya kız
kardeşinin annesi ile evlenebilir. Halbuki nesepçe kardeşin
annesi ile evlenilemez. Meselâ; bir kadın bir çocuğa süt
emzirse, bu kadının nesepçe bir oğlu bulunsa, bu
oğul, süt emzirilen çocuğun annesi ile evlenebilir.

b. Bir kimse süt bakımından oğul veya
kızının süt kardeşi ile evlenebilir. Halbuki bu durum
nesep bakımından caiz olmaz. Meselâ; bir kadın, bir çocuğa
süt emzirse, bu kadının kocası süt emen çocuğun
kız kardeşi ile evlenebilir (bk. el-Kâsânî, a.g.e., III, 4,
5; el-Meydânî, el-Lübâb, III, 33; ez-Zühayli, a.g.e., VII, 138, 139).

- Sonuç olarak bu konuda şu esas söylenebilir:
Süt emenin nefsi süt emzirenin nesline haram olmaktadır. Ancak süt
emen çocuğun daha sonra doğabilecek çocukları
dışında diğer nesep hısımları ile süt
emziren kadının nesep veya sıhrî hısımları
arasında bir akrabalık meydana gelmektedir. Kısaca; süt
emen çocuğun nesepten kardeşleri ile, süt emziren kadının
nesepten çocukları arasında bir evlenme engeli doğmaz.
Çünkü onlar aynı kadından süt emmedikleri için, fizik ve
biyolojik yapılarında ortak cüz söz konusu değildir.

Süt Hısımlığının Hükmü:
Süt hısımlığı mutlak bir evlenme engeli
doğurur. Yukarıda sayılan istisnalar dışında
kalan süt hısımları her nasılsa evlenmişlerse,
durum anlaşıldığında birbirlerini terketmeleri
gerekir. Bunların nikâhı Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre
bâtıl, Ebû Hanîfe'ye göre fâsittir.

Süt hısımları birbirine yabancı
olmazlar. Bir fitne tehlikesi yoksa birbirine bakabilirler. Süt emmekle
bir hısımlık doğarsa da, bununla nafaka, miras,
şahitliğin reddi, nikâh ve mal velâyeti gibi diğer nesep
hükümleri doğmaz.

Süt hısımlığı, nasslarda
belirtilen hususlarla sınırlı kalır. Nesebe her
bakımdan eşit haklar sağlamaz. Bu yüzden bir süt ana,
süt oğlundan nafaka isteyemez, ona mirasçı olamaz ve bu çocuk
üzerinde velâyet iddiasında bulunamaz (Hamdi Döndüren,
Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 222).

Süt Baba:

Süt annede sütün meydana gelmesine sebep olan ve
süt anne ile evli bulunan erkek, süt babadır. Bu arada süt babanın
ölümü veya süt anneden boşanmış olması, sonucu
değiştirmez. Süt emen çocuğa bu süt baba ile nesep ve sıhrî
hısımları haram olur. Süt babaya ait çocukların
hepsi de süt emenin süt kardeşleri olur (İbn Kudâme, el-Muğnî,
VI, 572; el-Meydânî, a.g.e., III, 32).

Süt Hısımlığının
İsbâtı:

Süt hısımlığı ikrar veya bir
delille ispat edilir.

1. İkrar: Bu, erkeğin ve kadının
birlikte veya bunlardan birisinin, süt hısımlığını
itiraf etmesidir. Bir erkek ve kadın evlenmeden önce süt hısımlığını
ikrar etseler, evlenmeleri helal olmaz. Buna rağmen evlenseler akit
fasit olur ve kadın mehir isteyemez.

İkrar evlilikten sonra olmuşsa, derhal
ayrılmaları gerekir. Kendiliğinden ayrılmazlarsa,
hakim zorla ayırır. Çünkü akdin bozukluğu ortaya çıkmıştır.
Burada, kadın, belirlenen mehirle, emsal mehirden az olana hak
kazanır.

İkrar yalnız erkek tarafından ve
evlilikten önce olmuşsa, evlenmesi helal değildir. Evlilikten
sonra olmuşsa derhal ayrılmaları gerekir. İkrar
yalnız kadın tarafından ve evlilikten önce olmuşsa,
kadının bu erkekle evlenmesi helal olmaz. Fakat erkek,
kadının yalan söylediği kanaatinde ise fetvaya esas olan görüşe
göre, bu kadınla evlenmesi caizdir. Kadın evlilikten sonra
ikrarda bulunsa, bu ikrar, onu kocası tasdik etmedikçe evliliğin
sıhhati üzerinde etki meydana getirmez.

2. Beyyine: Burada beyyineden maksat, hâkim önünde
süt hısımlığa şahitlik yapmaktır.

Dört mezhep de adaletli iki erkek veya bir erkekle iki
kadının şahitliği ile süt hısımlığının
sabit olacağı konusunda görüş birliği içindedir.
Ancak tek erkek, tek kadın veya dört kadın şahitle süt hısımlığının
sabit olup olmayacağı ihtilaflıdır. Hanefilere göre,
bu şahitlikler kabul edilmez. Çünkü Hz. Ömer (r.a)'den;
"Süt hısımlığı konusunda iki erkek
şahitten daha az kabul edilmez" dediği rivayet
edilmiştir. Sahabelerden bu uygulamaya karşı çıkan
olmadığı için bu konuda icma oluşmuştur.

İmam Şâfiî ve İbn Hanbel'e göre dört
kadının, İmam Malik'e göre bir erkek bir kadın veya
iki kadının şahitliği ile süt hısımlığı
sabit olur. Bu mezhepler süt emzirme konusunda erkek şahit bulma güçlüğünü
dikkate alarak kadın şahide ağırlık
vermişlerdir (bk. İbnül-Hümâm, a.g.e., III, 19, 20;
el-Kâsânî, a.g.e., IV, 14; İbn Kudâme, a.g.e., VII, 558 vd.;
ez-Zühaylî, a.g.e., VII, 712 vd.).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular