Şamil | Kategoriler | Konular

Senet

SENET

Kendisine dayanılan şey, senet; Yemen
elbisesi veya dağ yamacı, Türkçe'de, bir borcun veya verilen
bir sözün belgesi, garantisi. Çoğulu "esnâd" ve
"senedât"tır. Senet genellikle bir borcu veya hukukî bir
işlemi tesbit etmek üzere düzenlenir. Tapu senedinde olduğu
gibi resmî bir makam tarafından onaylanmış, borç
senedinde olduğu gibi borçlu tarafından imzalanmış
olabilir. Günümüzde âdî, resmî, özel, onaylı, değerli
gibi çeşitleri vardır.

İslâm hukuku açısından senet, va'deli
borçlanmaları tesbit eden yazılı belgeyi ifade eder.
Kur'an-ı Kerim'de borçlanmaların yazı ile tesbiti
konusunda şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Belirli bir vadeye
kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu
yazın. Bunu aranızda bir yazıcı doğru olarak
yazsın. Yazıcı onu Allah'ın kendisine öğrettiği
gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Borçlu olan kimse de yazdırsın.
Rabbi olan Allah'tan korksun; borcundan hiçbir şey eksiltmesin.
Eğer borçlu aklı ermez veya zayıf yahut da yazdırmaya
gücü yetmeyen bir kimse ise, onun yerine velisi doğru olarak
yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit tutun. Eğer
iki erkek bulunmazsa şahitlerden kendilerine güvendiğiniz bir
erkek ve -biri unutunca diğeri hatırlatması için- iki kadın
yeter. Şahitler, çağrıldıklarında
çekinmesinler. Borç büyük olsun küçük olsun onu vadesiyle birlikte
yazmaya üşenmeyin. Bu Allah katında en adâletli, şahitlik
için en doğru, şüphe etmemeniz için en yakın bir yoldur.
Ancak, aranızda yaptığınız ticaret peşin
olursa, yazmamanızda size bir sakınca yoktur" (el-Bakara,
2/282).

Borçlanmalarda tarafların hakkını
belirleyen bu belgeler anlaşmazlık halinde bir ispat aracı
olur. Borçlanma ticaretle ilgili ise bunlara "ticarî senet"
denir. Ticarî senetler günümüz beşerî hukukunda "kambiyo
senetleri" adını alır ve poliçe, emre yazılı
senet veya bono ile çek olmak üzere üç çeşit senedi kapsar.
Bunlar özel şekil şartlarına bağlanmış ve
çıkarılan yasalarla belgelik yönleri ya da tahsil
edilebilmeleri daha sade esaslara bağlanmıştır. Meselâ,
âdi veya el senedinde yer alan alacak veya hakkın ayrıca
mahkeme kararı ile tespiti gerekirken, kambiyo senetleri böyle bir
karara gerek olmaksızın doğrudan icra yolu ile tahsil
edilebilme niteliğine sahiptir (bkz. Reha Poroy, Kıymetli Evrak
Hukuku Esasları, İstanbul 1971, s. 90 vd.)

İslâm devletinin de yazılı belgeleri
resmi nitelik ve durumlarına göre sınıflandırması
mümkündür. İstihsan ve maslahat prensiplerine göre, toplum, esnaf
ve tüccarın karşılıklı hak ve menfaatlerini
korumak için yazılı belgeler düzenletmesi devletin hak ve
yetkileri arasındadır. Çünkü borçlanmalarda kullanılan
senetler mahkemede delil olarak kullanılınca, doğrudan
devletin güç alanına girmiş olmaktadır.

Nitekim Mecelle'nin aşağıdaki maddeleri
yazılı belgelerin ikrar gücünde ispat aracı olduğunu
açıkça ifade eder.

"Yazı ile ikrar dil ile ikrar gibidir"
(Mecelle, mad. 1606); "Yazışma,
karşılıklı konuşma gibidir" (mad. 69). 1608.
maddede tüccar defterlerindeki kayıtların, borcu yazı ite
ikrar niteliğinde olduğu belirlenmiştir. Usûlüne göre
düzenlenen bir senedin yanlı ve sözlü ikrar gücünde delil teşkil
ettiği şöyle ifade edilir: "Bir kimse kendisi yazıp
veya bir kâtibe yazdırıp da imzalı veya mühürlü olarak
başkasına vermiş olduğu borç senedi, usulüne göre
düzenlenmiş ise, yazı ile ikrar niteliğinde olup, sözlü
ikrar gibi geçerli otur ve yürürlük kazanır. Âdet üzere
verilegelen vusuller yani makbuz ilmûhaberleri dahi bu niteliktedir?
(madde, 1609).

Senetlerin kesin ispat aracı oluşu ve
senedin, yazı, imza veya kapsamına itiraz usulleri şöyle
belirlenir:

"Bir kimse yukarıdaki şekilde, usûlüne
göre yazıp veya yazdırıp da imzalanmış veya mühürlenmiş
olarak vermiş olduğu borç senedi kendisinin olduğunu
itiraf etmekte iken, kapsadığı borcu inkâr etse, inkârına
itibar olunmayıp, bu borcu ödemesi gerekir. Ancak senedin kendisine
ait olduğunu inkâr ettiği takdirde, eğer yazı veya mühür
meşhur ve müteâref ise, inkarına itibar olunmayıp, bu
senetle amel edilir. Eğer yazı ve mührü meşhur ve mütearef
değilse, senet sahibine yazı örneği yazdırılarak
bilir kişiye incelettirilir. Yazının ona ait olduğu
bilir kişi raporu ile tespit edilirse, senet sahibine bu borcu
ödemesi emredilir" (Mecelle, mad. 1610).

Türkiye'de 1850 tarihli Kanunnâme-i Ticaretteki
kambiyo senetleri ile ilgili hükümler Fransız Ticaret Kanununun bir
tercemesinden ibaretti.

1914'te Lahey, Yeknesak Kanunu Projesinden mülhem olan
ayrı bir şek kanunu kabul edilmiştir (Poroy, a.g.e., 93).

Senet sözcüğü "hisse senedi" olarak,
şirketlerdeki hisse oranlarını ifade eder (bkz. "Hisse
Senedi" maddesi).

Hadis ilminde, bir terim olarak sened sözcüğü
hadisin başındaki râviler zincirini ifade eder. Her hadis
metninin başında, o metni birbirine nakleden ravi isimlerinden
oluşan bir zincir vardır. Bu isim zinciri, en son raviden
başlayarak Hz. Peygamber'e kadar ulaşır ve her ravi
zincirin bir halkasını teşkil eder. Bu halkaların
birbirine bağlı olması, nasıl zincirin sağlam
olduğunu temin ederse, her bir halkanın da kendi
başına sağlam olması, aynı şekilde zincirin
sağlamlığını gösterir. İşte ravi
adlarından ibaret böyle sağlam bir zincir, kendisine
bağlı olan hadis metni için bir garanti sayılır ve
istilâhta bu garantiye "sened" denir. Senedi olmayan bir hadis
böyle bir garantiden yoksun demektir.

Bir ravinin hadis rivayet ederken, kendisinden yukarıya
doğru, Hz. Peygamber (sa.s)'e kadar hadisin senedini bildirmesine ise
"isnâd" adı verilir. Bununla birlikte bu son terim, çoğu
kere "sened"in eş anlamlısı olarak
kullanılmıştır. Meselâ, "Hadisin bir çok
senetleri vardır", yerine, "Hadisin bir çok isnadları
vardır" denilmiştir (bkz. Tâlât Koçyiğit, Hadis
istilâhları, Ankara 1980, s. 397).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular