Şamil | Kategoriler | Konular

Saban

ŞABAN

Kamerî ayların sekizincisi.

Ayın hareketlerine göre hesaplanan Arabî ayların
ilki Muharrem, sonuncusu da Zilhiccedir. Şaban, Receb ile Ramazan
ayları arasında yer alır. Şaban ayının
Araplar arasındaki eski adı Azil idi.

Araplar, Şaban ayına "şehrullâh-i
muazzam", "şehru'l-kerâme" ve "şehru'l-kasîr"
de derler. Böyle demelerinin sebebi, bu ayda bostanlara çıkıp,
beraberlerinde götürdükleri yemek ve diğer şeyler
pişinceye kadar gezip eğlenmeyi âdet edinmeleriydi. Medineliler,
bu ayın on beşinci gecesine "leyletü'l-helva" (helva
gecesi) derler. Araplar, o gece evlerinde, durumlarına göre tatlılar
pişirip yerler ve yedirirlerdi. Eskiden bizim toplumumuzda da, hemen
her kandil gecesi bir helva gecesiydi. Fakir-zengin akrabaya, komşuya
helva dağıtmak âdetti. Ülkemizin bazı yörelerinde bu
âdetin günümüzde de devam ettiği görülmektedir.

Şaban ayını önemli kılan
özelliklerden biri, "şühûr-i selâse" denilen "üç
aylar"ın ikincisi olmasıdır. Bilindiği gibi, üç
ayların ilki Receb, üçüncüsü de Ramazandır. Şaban
ayının önemli bir hususiyeti de, "Beraat gecesi"nin
bu ayın on beşinci gecesine tesadüf etmesidir. Beraat gecesi,
meleklerin inmesi, duaların kabul olunması, duaların geri
çevrilmemesi gibi birçok fazilete sahip olduğu için, bulunduğu
ayı da değerli kılmıştır (M. Zeki
Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,
İstanbul 1983, III, 302).

İbn Mâce, Şaban ayı ve özellikle
Beraat gecesi hakkında rivayet edilen şu iki hadisi kaydeder:

"Şaban ayının yarısı (Beraat
gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz.
Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne
iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızık
isteyen yok mu? Rızık vereyim! Şifa dileyen yok mu?
Şifa vereyim!" (Sünen, İkâmetü's-Salât, 191).

"Allah Teâlâ, Şabanın on besinci
gecesi (Beraat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asî olanlarla Allah'a
ortak koşanlar dışında bütün kullarını
bağışlar? (Sünen, İkâmetü's-Salât, 191)

Peygamber Efendimiz, bu ayda mümkün olduğu kadar
oruç tutardı. Hz. Âişe, O'nun bu
davranışını şu sözleriyle ifade eder: "Rasûlüllah'ın
(s.a.s) Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim"
(Tecrid-i Sarîh Tercümesi, IV, 295).

Şaban ayı, İslam tarihinde bazı
önemli olayların gerçekleşmesi açısından da
önemlidir. Bunlar arasında, hicretin ikinci yılına
rastlayan

Şaban ayı ortalarında nâzil olan
âyetle kıblenin Mescid-i Aksâ'dan Mescid-i Haram'a çevrilmesi ve
diğer bir âyetle de Ramazan orucunun farz kılınması
sayılabilir.

Mefail HIZLI


Konular