Şamil | Kategoriler | Konular

Ruhu'l-kudüs

RUHU'L-KUDÜS

Mukaddes ruh, vahiy meleği Ruhul-Kudüs,
"ruh" ve "kudüs" kelimelerinin birleşmesinden
meydana gelmiştir. Bu kelimelerin ikisi de Arapçadır.
"Ruh"; hayat, idrak ve hareketin kaynağı, maddenin
tanı mukabili, manevi varlık, vahiy, Allah kelâmı, Kur'ân-ı
Kerim, kuvvet, vahiy meleği, Cebrâil, his, duygu ve benzeri manalar
işin kullanılır (Raşid el-İsfahânî,
el-Müfredât) Garibil-Kur'ân, Mısır 1961, "ruh" md.).

Bununla beraber, ruh'un gerçek manasını
Allah'tan başka kimse bilmez. Çünkü bu husus, Yüce Allah tarafından
şöyle haber verilmiştir:

"Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh, Rabb'imin
emrindendir. Size ilimden pek az bir şey verilmiştir" (el-İsrâ,
17/85).

"Kudüs" kelimesinin aslı ise, "kuds"dür
ve mukaddes, mübârek, her türlü fenalıktan arınma demektir.
Bu iki kelimenin birleşmesinden meydana gelen "ruhul-kudüs",
herhangi bir şaibe ile lekelenme ihtimali olmayan, mukaddes ve temiz
ruh, vahiy meleği, Cebrâil demektir (Elmalılı Hamdi
Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, V, 3125).

Ruh kelimesi Kur'ân'da birkaç yerde geçmekte ve değişik
manalara gelmektedir. Ruhu'l-Kudüs ise, yalnız dört yerde
geçmektedir. Bulunduğu âyetlerdeki manası hakkında
âlimlerin farklı yorumları olmuştur. Ancak çoğunluğun
kanaatına göre, vahiy meleği olan Cebrâil demektir.
Ruhul-Kudüs kelimesinin geçtiği âyetlerden birinin meâli şöyledir:

"Andolsun, Musâ'ya Kitâbı verdik,
arkasından peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsaya da açık
deliller verdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs (Cebrâil) ile destekledik " (el-Bakara,
2/87).

Alimlerin bu âyette geçen Ruhul-Kudüs hakkındaki
değişik görüşlerini şöyle sıralayabiliriz:

1- Ruhul-Kudüs, Yüce Allah'ın isimlerinden
biridir.

2- Mukaddes kitap olan Kur'ân ve diğer bir görüşe
göre İncil demektir.

3- Ruhul-Kudüs, Allah'ın ruhu demektir.

4- Vahiy meleği olan Cebrâil demektir. Alimlerin
ekseriyeti bu görüştedir. Çeşitli hadislerde ve
şairlerin şiirlerinde de, bu manada
kullanılmıştır (et-Taberî, Camiu'l-Beyân, Mısır
1954, I, 404 vd.; el-Kurtubî, el-Camiu li Ahkâmil-Kur'ân, Mısır
1967, II, 24; er-Râzî, et-Tefsirul-Kebir, III, 177).

Bu görüşü benimseyen alimlere göre, aşağıdaki
âyetlerde geçen Ruhul-Kudüs de Cebrâil demektir:

"İşte biz, o elçilerden kimini kiminden
üstün kıldık. Allah onlardan kimiyle konuştu, kimini de
derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İsaya da açık deliller
verdik ve O'nu Ruhul-Kudüs (Cebrâil) ile destekledik " (el-Bakara,
2/253);

"Allah demişti ki: Ey Meyrem oğlu
İsâ, sana ve annene olan nimetimi hatırla, hani seni Ruhul-Kudüs
(Cebrâil) ile desteklemiştim" (el-Maide, 5/ 110);

"De ki: İnsanları
sağlamlaştırmak ve müslümanlara yol gösterici ve müjde
olmak üzere onu, Ruhul-Kudüs (Cebrâil), Rabb'inden hak (ve hikmet) gereğine
indirdi? (en-Nahl, 16/102).

Ruhul-Emin de, Ruhul-Kudüs ile eş
anlamlıdır Yani o da Cebrâil demektir. Kur'ân'da yalnız
bir yerde geçmektedir:

"Onu, er-Ruhu'l-Emin (güvenilir ruh, yani
Cebrâil) indirdi" (eş-Şuara, 26/ 193).

Şair Hassan'ın naklettiğine göre, Hz.
Muhammed (s.a.s) onun için dua etmiş ve duasında "Ya
Rabbi, Hassan'ı Ruhul-Kudüs ile takviye et" demiştir.
Hassan bunu söylerken, Ebu Hüreyre'yi de şahit olarak göstermiştir
(Buhârî, Salat, 68; Müslim, Fedâilu's-Sahabe, 151, 152; Neseî,
Mesâcid, 24. Ayrıca bk. Cebrail mad.).

Nureddin TURGAY


Konular