Şamil | Kategoriler | Konular

Rasathane

RASATHANE

Yıldızların gözlendiği yer, gözlemevi.

Rasathane, özel bir binaya sahip olup rasat
faaliyetine (yıldızların hareketlerinin gözlenmesine) ve
astronomik çalışmalara sahne olan ve sadece bu tür işlerin
gerçekleştirildiği bir kurumdur. İşte bu
anlamıyla rasathane, Ortaçağ İslâm medeniyetinin meydana
getirdiği ve dünya medeniyetine, insanlığa sunduğu
bir kurumdur.

İslâm dünyasında rasathaneye zaman içinde
"marsad", "rasad", "beytü'r-rasad" adları
verilmiştir. İslâm rasathanelerinde, son devir Avrupa
rasathanelerine uygun olarak, düzenli ve devamlı rasat
faaliyetleriyle karşılaşıldığı gibi,
heyet çalışma ve araştırmaları bu müesseselerin
asıl uğraşı alanına giriyordu. Rasathanenin sabit
ve coğrafi mevkii belirli bir yeri, ilmi ve idâri işlerine
bakan bir müdürü ve adamları, özel bir biçimde hazırlanmış
gözlem âletleri ve hususi bir kütüphanesi vardı. İslâm
dünyasındaki rasathaneler birer akademik mahiyet
taşıdığı gibi, bazılarında önemli öğretim
faaliyeti de yer almış ve bu kurumlar yüksek okul vazifesini de
üstlenmiştir (Aydın Sayılı, "Rasathane"
mad., İA., IX, 621).

Rasathanenin ilk kez İslâm âleminde ortaya çıkışına
şu sebepler gösterilmektedir: İslâm dini, senenin belirli
günlerinin ve günlerin muayyen zamanlarının dikkatle tayin
edilmesine ihtiyaç gösteren bir dindir. İbadetlerin belirli
zamanlarda ifa edilmesinden dolayı duyulan ihtiyaç dışında,
çeşitli, coğrafi bölgelerde kıble yönünün astronomik
coğrafya araştırmalarına dayanılarak tayini
gerekiyordu. Uzun ve sürekli çalışmaları icap ettiren bu
ihtiyaçlar dolayısıyla astronomi çalışmalarının
kuvvetle teşvik edilmesi tabii idi.

İslâm rasathaneleri hükümdarların veya yüksek
resmî mevkî sahibi kimselerin teşebbüsü ile meydana geliyor ve
hatta bazan resmî devlet müessesesi hüviyetine sahip bulunuyordu. Ancak
buna rağmen, rasathane daimi faaliyette bulunması gereken bir
kurum olarak düşünülmüyordu, çoğu da kısa ömürlü
idi. Bunun başlıca sebepleri arasında, çalışma
programının genelde otuz yıl olması geliyordu.
Ömürlerinin kısa olmasının sebeplerinden biri olarak, bir
hükümdarın kurduğu rasathaneyi genellikle halefinin
desteklememesi ve rasathanelerin hemen hepsinin kurucularıyla
birlikte sona ermesi gösterilebilir. Bunun İslâm dünyasındaki
tek istisnası Marâga Rasathanesidir. Fakat onun da ömrü elli yılı
geçmemişti.

İslâm dünyasında ilk rasathaneler Abbasi
halifesi Me'mun'un 214/829 yılında Bağdat'ta Şemmâsiye
ve Şam'da Kâsiyün rasathaneleridir. Daha sonra Büveyhi hükümdarı
Şerefuddin b. Adudüddevle'nin Bağdat'ta kendi adına,
Fatımîler zamanında Hâkim Biemrillah adına, Nâsıruddin
Tüsî, Merâğa şehrinde 657/1258'de bir rasathane ve Timurlenk
devrinde Uluğ Bey tarafından Semerkand'da ve İslâm dünyasının
değişik yerlerine rasathaneler kurulmuştur.
Osmanlılarda ilk rasathane III. Murad zamanında 983/1575'te
İstanbul'da Takıyyuddin adlı astronom tarafından
kurulmuştur. Takıyyuddin'in bulunduğu bu rasathanede
ayrıca on beş ilim adamı da çalışıyordu.
İslâm medeniyetinde rasathanelerde kullanılan âletlerin sayısı
onbeş ile yirmi arasındaydı. Bu âletlerin en önemlileri
şunlardı: Lübne, zâtül-evtâd, zâtül-halak, zâtü's-semt
vel irtifa, zâtü'ş-şu'beteyn, zâtül-ceyb, üsturlab.

İslâm dünyasında en mükemmel şeklini
bulan rasathane faaliyetleri, daha sonra Avrupa'ya geçmiştir. Bu geçiş
ancak XVI. asırdan sonra olabilmiştir.

Mefail HIZLI


Konular