Şamil | Kategoriler | Konular

Mütevatir hadis

MÜTEVÂTİR HADİS

Mütevatir haberin şartlarını
taşıyan hadis Hz. Peygamber'in hadisleri, rivayet edenlerin
sayısı yani azlığı-çokluğu
bakımından genel olarak iki kısma ayrılır: Mütevâtir
ve Âhâd. Mütevâtir hadis, Sahabeden itibaren her devirde yalan
üzerinde birleşmeleri aklen tasavvur olunamayan topluluklar
tarafından rivayet edilen hadistir. Başka bir ifade ile, mütevâtir
haberin şartlarını kendisinde toplayan hadistir.

Bir hadisin mütevâtir sayılabilmesi için aşağıdaki
şartları taşıması gerekir:

I) Mütevâtir hadis her devirde pek çok kimse tarafından
rivayet edilmiş olmalıdır. Ancak her tabakadaki ravilerin
asgarî sayısı için herhangi bir sınır tayîn ve
tesbiti şart değildir. Gerçi yalan üzerinde anlaşmaları
düşünülemeyecek kalabalığın en az 4, 5, 10, 12, 20,
40, 70 ve 300 küsur olması gerektiğini söyleyenler varsa da,
bunların hiçbiri sözünü bu konuyla ilgili ciddî bir delile
dayandıramamıştır (Subhi es-Sâlih, Hadis
İlimleri ve Hadis Istılahları, Ankara 1973, s. 120-122).
Önemli olan, hadisi, yalan üzerinde -kasıtlı veya
kasıtsız- ittifaklarını aklın kabul
edemeyeceği bir topluluğun nakletmiş olmasıdır.

2) Ravilerin sayısında her hangi bir nesilde
azalma olmamalıdır. Aksine sayının
artışı haberin doğruluğunu teyid eder.

3) Olayı veya haberi ilk nakledenlerin görmüş
veya duymuş olmaları gerekir. Aynı zamanda nakledilen husus
mümkinattan olmalı, muhal olmamalıdır (Abdullah Sirâcuddîn,
Şerhu'l-Manzûmeti'l-Beykûniyye, Halep 1372, s. 40).

Mütevâtir hadis lafzî ve manevî olmak üzere ikiye
ayrılır:

a) Lafzî mütevâtir: Senedin başından
sonuna kadar her tabakada bütün ravilerin aynı lafızlarla
rivayet ettikleri hadistir. Peygamber Efendimizin sözlerini her devirde
pek çok kimsenin kelimesi kelimesine aynen nakletmesi tabiatıyla mümkün
olamamıştır. Eğer böyle bir şart konulsaydı,
harfiyyen akılda tutulamayacak bütün hadisler tamamen unutulmaya
mahkum olurdu. Manâ ile rivayetin caiz görülmesi sebebiyle lafzî
mütevâtir hadisler oldukça azdır. Aşağıdaki
hadisler lafzî mütevâtire örnektir.

"Kim bilerek bana yalan isnad ederse Cehennem'deki
yerine hazırlansın"; "Sarhoşluk veren her içki
haramdır". "Kim Allah rızası için bir cami
yaparsa Allah da ona Cennet'te bir ev hazırlar"; "Kur'an
yedi harf üzere inmiştir".

a) Manevî mütevâtir: Raviler tarafından
değişik lafızlarla nakledilen bir mesele veya olay manâca
mütevâtir sayılır. Bu tip rivayetlerde müşterek olan
taraf mütevâtir demektir. Manevî mütevâtir hadisler hayli çoktur. Beş
vakit namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetler hep manevî mütevâtir
derecesindedir. Meselâ, Hz. Peygamber'in dua ederken ellerini kaldırdığına
dair yüz kadar hadis rivayet edilmiştir. Ancak bunlarda müşterek
olan taraf ellerin kaldırılmasıdır ve bu yönü
mütevâtirdir.

Muhaddislere göre, mütevâtir hadisin ravilerini tek
tek incelemeye gerek kalmaz. Ravilerin çokluğuna itibar edilir.
Çünkü onların yalan üzerine ittifak edemeyecekleri kabul edilir.
Dolayısıyla hem lafzî hem de manevî mütevâtir hadisin kesin
bilgi verdiğinde bütün hadisçiler müttefiktirler (Nureddin
el-Itr, Menhecü'n-Nakd fi Ulûmi'l-Hadîs, Dımaşk 1392/1972, s.
382; Subhi es-Sâlih, a.g.e., s. 124).

Mütevâtir hadisler, Akâid konularında bile tek
başına delil sayılırlar. Bu yüzden mütevâtir olan
haber-i Rasûlü inkâr eden küfre girer. Çünkü böyle bir haberi
inkâr etmek, Peygamberi inkâr demektir. O da şüphesiz küfürdür
(Ahmed Naim, Tecrid-i Sarîh Tercemesi, Ankara 1976, Mukaddime, s. 102).

Celâleddîn es-Suyûtî (911/1505) araştırmaları
sonunda tevâtürüne hükmettiği hadisleri "el-Ezhâru'l-Mütenâsira
fi'l-Ahbâri'l-Mütevâtira" isimli kitabında
toplamış, konularına göre tasnif ve tertip ederek
kaynaklarını ve muhtelif senedlerini vermiştir (Ahmed Naim,
a.g.e., s. 104).

Nuri TOPALOĞLU


Konular