Şamil | Kategoriler | Konular

Müşabih

MÜŞÂBİH

Birden fazla manaya gelen veya manâsında
kapalılık bulunan âyetler hakkında kullanılan bir
Usul-i Tefsîr kavramı.

Bir âyetin manasının kapalı oluşu;
lafızlarının garip kelimelerden oluşundan, sözün
muhtasar oluşundan, lafızların dizilişinde takdim ve
te'hirin bulunmasından, manâsının aklın
sınırlarının dışında oluşundan ve
benzeri sebeplerden kaynaklanır (Râgıb el-İsfahânî,
el-Müfredat fi Garîbi'l-Kur'an, Beyrut, (ty), s. 254).

Kur'an-ı Kerim'de Allah hakkında
kullanılan el, yüz, istivâ gibi haberî sıfatların te'vil
edilip edilmeyecekleri konusunda tartışmaların
kızışmasından ve ilim adamlarının bu gibi
hususlara bakış açısını temel nirengi
noktası olarak değerlendirmelerinden sonra, müteşâbih
kavramıyla, Allah'ın sıfatları, huruf-i mukattaa ve
kıyametin ne zaman kopacağıyla ilgili gaybî haberler
kastedilmeğe başlandı. Müteşâbih konusuna giren diğer
hususları bunlardan ayırt etmek için de onlara "müşâbih"
ismi verildi.

"Şayet öksüzler hakkında adaleti
yerine getirme hususunda endişe ediyorsanız, size helâl olan
kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın..." (en-Nisâ,
4/3) âyetinde sözün muhtasar oluşundan dolayı anlam
kapalılığı sözkonusudur. Âyetteki ihtisar,
öksüzler hakkında endişenin ne konuda olduğunun
belirtilmemiş olması ve helâl olan kadınlarla evlenme
konusunun bu meseleyle ilgisinin ne olduğunun belirtilmemiş
olmasıdır. Hz. Aişe'ye göre âyet, velâyeti altında
bulunan yetim kızlarla evlenip onlara hakettikleri sadakayı
vermeyen, onlarla evlendikten sonra da onlara iyi davranmayanlar
hakkındadır. "Sadakalarını vermeyecek ya da
evlendikten sonra onlara iyi davranmayacaksanız, onlarla evlenmeyin"
denmektedir.

İbn Abbas'a göre ise, Araplar, yetimlerin malları
konusunda âdil idiler. Fakat evlendikleri kadınlara âdil davranmıyorlardı.
Âyet, bu konuda inmiştir ve şunu anlatmaktadır: "Nasıl
yetimin malına özen gösteriyor ve âdil davranıyorsanız,kadınlar
konusunda da âdil olun" (Kurtubî, el-Câmi'li Ahkâmi'l-Kur'ân,
Beyrut 1965, III, 11-12; İbn Cüzeyy, Kitabu't-Teshil li
Ulûmi't-Tenzîl, Beyrut 1983, I,129).

Yine "Müşrikleri öldürün" (et-Tevbe,
9/5) âyetinden maksadın ne olduğu kapalıdır. Bütün
müşriklerin mi, yoksa belli bir kısmının mı
öldürülmesinin emredildiği meselesi âyette açık
değildir. Eğer söz umumu üzere alınacak olursa, her
nerede bir müşrik görülürse öldürülmesi emrediliyor demektir;
nâss olarak kabul edilecekse, müşriklerden belli kimselerin
öldürülmesi istenmektedir.

Ayette müşriklerin tamamı değil,
antlaşmalara riayet etmemiş bazılarının
öldürülmesi emredilmektedir (Ebu Hayyân, el-Bahru'l-Muhît, Beyrut
(t.y.) V, 4-5; Ebu's-Suüd, İrşâdu'l-Akli's-Selîm ilâ
Mezâyâ'l-Kur'âni'l-Kerim, Kahire (t.y.) IV, 43).

M.Sait ŞİMŞEK


Konular