Şamil | Kategoriler | Konular

Mescid-i dırar

MESCİD-İ DIRÂR

Münafıklarca Medine'de inşa edilen mescit. Müslümanlara
zarar verme amacıyla yapıldığı için Kur'an'da Mescid-i
Dırâr olarak nitelenmiş ve daha sonra bu adla
anılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s), münafıkların
amacını bildiren vahiy üzerine bu mesciti yaktırarak müslümanlar
arasında fitne kaynağı olmasına izin vermemiştir.

Medine'de münafıklar, İslâm aleyhindeki
faaliyetlerini açıkça ve rahatça yapamadıkları için İslâm
devletinin takibinden kendilerini koruyacak, gizli çalışmalarını
yürütmeye elverişli bir merkeze ihtiyaç duyuyorlardı. Aslen
Medineli olduğu halde, Hz. Peygamber'in Medine'ye hicret etmesi üzerine
İslâma ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'e düşmanlığı ve
hışmı dolayısıyla önce Mekke'ye daha sonra da Bizans
ülkesine giden Ebû Âmir er-Râhib/el-Fâsık (Hz. Peygamber, onun er-Râhib
lakabını el-Fâsık şeklinde değiştirmiştir)
irtibatlı bulunduğu Medine'deki münafıklara mescit şeklinde
bir merkez kurmaları tavsiye ve tahrikinde bulundu.

Bunun üzerine münafıklar, 9/630 senesinde Medine'de Sâlim
b. Avf Oğullarının bölgesinde Kubâ Mescidi'ne yakın bir
yerde sözde bir mescit inşa ettiler. Bundan sonra Hz. Peygamber'e müracaatla
içlerinden yaşlıların ve özür sahiplerinin devamlı
merkezdeki Medine Mescidi'ne gelemediklerini, bazen yağmurlu ve soğuk
günlerde kendilerinin de cemaata katılamadıklarını, bu
sebeple kendi bölgelerinde namazı cemaatla kılabilmek üzere bir
mescit inşa ettiklerini belirterek, mescitlerine gelip namaz
kıldırmasını ve böylece bu mescitin açılışını
yaparak resmen tanınmasını istediler. Bu sırada Hz.
Peygamber (s.a.s), Tebûk Gazvesi'nin hazırlıkları ile son derece
meşguldu ve sefere çıkmak üzere idi. Bu sebeple kendisine müracaat
edenlere, ancak seferden döndükten sonra mescitlerine gelebileceğini
belirtti.

Fakat Hz. Peygamber (s.a.s), Tebük Seferinden dönerken
Medine yakınlarında Tevbe Suresinin 107-110. ayetleri nazil oldu. Bu
ayetlerde sözkonusu mescitin zarar verme (dırâr) inkar etme,
Müslümanlar arasında ayrılık çıkarma, daha önce Allah ve
Resulune karşı savaşanlara gözetleme yeri hazırlama
amacıyla yapıldığı, münafıkların bu amaçlarını
gizlemek için "Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk" diye yemin
ettikleri, buna rağmen yalancı oldukları belirtilerek şöyle
buyuruluyordu: "Ey Nebi! Bu mescitte asla namaza durma. Şüphesiz ki
başlangıcından itibaren takva üzere kurulan mescitte namaz kılman
daha hayırlıdır. O mescitte kendilerini maddi ve manevi kirlerden
temizlemeyi seven adamlar vardır. Allah kendisini temizleyenleri sever.
Binasının temelini Allah'tan korkma ve rızasını kazanma
esası üzerine kuran mı, yoksa binasını bir uçurumun kenarına
kurupta onunla Cehennemin ateşine göçen mi daha hayırlıdır!
Allah zalimler güruhunu doğru yola sevketmez. Yürekleri paramparça
oluncaya kadar yaptıkları o mescit daima bir şüphe kaynağı
olarak kalblerinde kalacaktır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir" (et-Tevbe,
9/107-110.

Münafıklar Dırâr Mescitini açmak için Hz.
Peygamber (s.a.s)in seferden dönmesini bekliyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.s.),
Medine'ye dönünce, gerçek mahiyeti konusunda bilgilendirildiği, yönlendirildiği
Dırâr mescitini görevlendirdiği birkaç sahabe vasıtasıyla
yaktırarak ortadan kaldırdı. Böylece münafıkların
belli bir merkezde üslenerek faaliyette bulunmalarına fırsat vermedi.
Dırar mescidinin yakılması, İslâm tarihinde bir ibadet
mahalline yönelik ilk ve son eylemdir. Bu eylem İslam toplumunun
birliğini bozmaya yönelik faaliyetlere hiç bir şekilde izin
verilmeyeceğinin bir kanıtıdır. Bu olay ayrıca İslâm
düşmanlarının haince amaçları için İslam'ın
temel kurumlarını bile kullanmaktan çekinmeyecekleri konusunda
Müslümanlara yapılan bir uyarı niteliği
taşımaktadır.

Ahmet ÖNKAL


Konular