Şamil | Kategoriler | Konular

Medeni sureler

MEDENÎ SÛRELER

Risaletin Medine döneminde inen ayetleri kapsayan
sureler için kullanılan bir tefsir usulü terimi.

İslâm'ın kâmil bir din olarak insanlığa
sunulması, yirmi üç senelik bir zaman zarfında ve çeşitli
safhalardan geçerek gerçekleşmiştir. İslâmî tebliğin
ilk on üç senesi Mekke dönemidir. Bu dönemde, daha çok İslâm'ın
akidevi (inanç) esasları işlenerek, insanlar cahilî hayatın
şirk ortamından uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.
Bu dönem, İslâm inancının kalplere nakşedilmesi dönemidir.
Dolayısıyla bu zaman zarfında nazil olan sureler de,
insanları putperestlikten ve her türlü kötü davranıştan
vazgeçirip, Allah'ın murat ettiği bir yaşama biçimine
döndürmek için, onların akıl ve mantıklarına hitap
edilerek, Resulullah'ın getirdiklerinin gerçekliği, delilleri
ile ortaya konulmaktadır. Kâinattan ve yaradılıştan
örnekler gösterilerek, Allahın yüceliği ve azametine dikkat
çekilir. Ayrıca Allah'ın birliği, kıyamet ve ahiret
gibi konular işlenir.

Mekke'de inen surelerde, küfür, fasıklık,
isyan ve cehaletin çirkinliği ortaya konularak; iman, Allah'a itaat
ilâhî düzen; ilim, merhamet ve ihlâs gibi hususların kalplerde
yer etmesi hedef alınmaktadır. Ayrıca, İslâm'ı
zorbaca yöntemlerle yok etmeye çalışanlar için geçmiş
kavimlerin aynı tür davranışlarının sebeb
olduğu helâkleri kıssalar halinde anlatılarak; eğer böyle
davranmaya devam ederlerse sonlarının onlardan farklı
olmayacağı misalleriyle anlatılmaktadır.

Mekke'de sadece bir cemaat statüsünde olan
müslümanlar, Medine'ye hicretten sonra artık İslâm devletini
kurmuş ve İslâm'ın bu hedefini gerçekleştirmişlerdi.
Bundan dolayıdır ki Medine'de inen surelerde, devlet düzenini
sağlayacak şer'î prensipler, insanların birbirleriyle
ilişkilerini düzenleyen medenî, cezaî, sosyal, iktisadî kurallar
vazedilmekte; ayrıca, şahıslar ve devletler hukukuna ait
çeşitli hükümler de tesbit edilmektedir. Ayrıca, ehl-i kitap
olan Yahudi ve Hristiyanların inançlarının
sapıklığı ve tutarsızlığı da
işlenen konulardandır.

Sureleri Mekkî-Medenî ayırımına tabi
tutarken alimler üç farklı görüş etrafında
toplanmışlardır:

a) Surenin Mekkî veya Medenî oluşu, surenin
nazil olduğu yere göre tesbit edilir. Buna göre Mekke'de inen
sureler Mekkî; Medine'de inen sureler ise Medenî sayılmaktadır.
Arafat, Mina ve Hudeybiye gibi civar yerler Mekke'den; Bedir ve Uhud gibi
yerler de Medine'den kabul edilmektedir. Bu görüşe göre, Mekke ve
Medine'den çok uzak olan yerlerde nazil olan sûrelere de Seferî adı
verilmektedir.

b) Bazı âlimler sûrenin indiği yere
bakmayıp, Hicret esnasında Resulullah (s.a.s)'in Kuba mescidine
varışından sonra nazil olan bütün sureleri medenî kabul
etmektedirler. Yaygın olarak kabul gören görüş budur.

Buna göre, Hicretten sonra Resulullah (s.a.s)'in
Mekke'ye gidişinde nazil olan sureler Mekkî değil, medenî sayılırlar.

c) Diğer bazı âlimlere göre de surenin
muhatabına bakılarak aidiyeti tesbit edilir. Yani Mekkeliler'e
hitap eden sureler Mekkî; Medineliler'e hitap eden sureler de Medenîdir.
Başka bir ifade ile, "Ey insanlar!.." hitabıyla
başlayanlar Mekkî; "Ey iman edenler!.." hitabıyla
başlayanlar da Medenîdir. Ancak, Mekke'de inen sureler de "Ey
iman edenler!.." Medine'de nazil olanlarda da "Ey
insanlar!.." hitabıyla başlayan ayetler bulunduğundan
dolayı bu tasnif şekli geneli kapsamamaktadır.

Medenî surelerin bazı özellikleri vardır.
Bu sureler muamelât, ukubât, ferâizden ve cihattan bahseder ve cihata
ait emir ve hükümler koyar. Bilindiği gibi Mekke döneminde müşriklerle
silahlı mücadeleye izin yoktu. Medine'de inen ve cihata izin veren
ayetlerde ise buna izin verilmiştir. Ayrıca münâfıkların
hareket ve davranışlarından sözetmeleri ve münafıkların
görecekleri şiddetli azaplardan bahsetmeleri de Medeni surelerin
özelliklerindendir.

Hangi surelerin Mekkî, hangilerinin medenî oldukları
hakkında âlimler arasında ihtilâf vardır. Yirmi sûrenin
Medenî olduğu ittifakla kabul edilirken, on iki sûrede de ihtilâf
edilmiştir.

İttifakla medenî kabul edilen sureler
şunlardır: el-Bakara, Âl-i İmran, en-Nisa, el-Mâide,
el-Enfâl, et-Tevbe, el-Mücadele, el-Haşr, el-Mümtehine, el-Cuma,
el-Münâfikûn, et-Talâk, et-Tahrim ve en-Nasr.

Hakkında ihtilâf bulunan sureler de
şunlardır: el-Fatiha, er-Ra'd, er-Rahman, es-Sâf, et-Teğabun,
el-Mutaffifin, el-Kadr, el-Beyyine, ez-Zilzâl, el-İhlâs, el-Felak
ve en-Nâs.

Bir kısım Medenî surelerde, Mekkî ayetler
bulunduğu gibi, bir kısım Mekkî surelerde de Medenî
âyetler bulunmaktadır. Bir surenin nereye ait olduğu genellikle
ondaki ayetlerin çoğunluğuna bakılarak tesbit
edilmektedir. Ayrıca surenin başlangıcı nerede nazil
olmuşsa, ona göre de ayırım yapılmaktadır.
Ancak, yaygınlıkla kabul edilen uygulama;
başlangıcı Hicretten önce inen surelerin Mekkî, sonra
inenlerin ise Medenî kabul edilerek, içinde bulunan farklı
ayetlerin ciddiyetinin notlarda gösterilmesidir.

Hangi ayet ve surelerin Mekkî hangilerinin de Medenî
olduğunun tesbit edilmesi, Kur'an'ın anlaşılması
bakımından çok önemlidir. Bir konudaki iki veya daha fazla
ayetin birbiriyle çelişiyor görünmesi halinde hangisinin nâsıh,
hangisinin mensuh olduğu; surenin, Mekkî veya Medenî olduğunun
bilinmesiyle çözümlenebilir. Medenî ayet veya sureler, Mekkî
olanlardan daha sonra nazil olduklarından, doğal olarak sonra
nazil olan ayetin öncekini neshetmiş olduğu
anlaşılır. Surelerin mensubiyetinin, nüzul, yer ve zamanının
bilinmesi, İslâm teşri tarihinin öğrenilmesi ve tedrici
gelişimi takip edilerek de teşri'in hikmeti kavranabilir.

Surelerin ne şekilde taksim edileceği
hakkında ne Kur'an'da ne de Sünnette bir işaret, bir açıklama
yoktur. Bu konudaki açıklamalar, Sahabe ve Tabiînin verdiği
bilgilere dayanılarak yapılmaktadır.

Ömer TELLİOĞLU


Konular