Şamil | Kategoriler | Konular

ıstınca

İSTİNCA

Abdest bozmak için ıssız yer aramak, abdest
bozduktan sonra su ve benzeri temiz bir şeyle temizlenmek,
taharetlenmek, tepenin arkasına gizlenmek, kurtuluş istemek.
Önden veya arkadan çıkan kan, meni, sidik gibi beylerden veya
eserlerinden su, toprak veya başka bir şeyle temizlenmek
anlamında, bir fıkıh terimi. Küçük abdest bozduktan
sonra yapılacak temizliğe daha çok "istibra" denir (bk.
"istibrâ" mad.).

Hanefîlere göre istincânın hükmü, normal
durumlarda, pislik, çıkış yerinin kenarlarına
yayılmadığı sürece müekked sünnettir. Çünkü Hz.
Peygamber büyük abdestten sonra daima temizlenmiş ve şöyle
buyurmuştur: "Kim, pisliği taş vb. Şeylerle
giderirse sayısını tek yapsın. Böyle yapan güzel
yapmış olur." (Buhârî, Vudû', 25, 26; Müslim, Tahâre,
20, 22, 24; Ebû Dâvud, Tahâre, 19; Tirmizi, Tahâre, 21). Eğer
pislik, çıkış yerinin çevresine yayılır ve
yayılana çokça olursa bunun suyla temizlenmesi gerekir.

Çoğunluk İslâm hukukçularına göre
ise, ön ve arkadan normal olarak çıkan sidik, mezi veya
dışkı'dan hepsi için istincâ veya taşla temizlenme
vaciptir. Dayandıkları delil ayet ve hadistir. Kur'an'da "Elbiselerini
temizle" (el-Müddessir, 74/4) buyurulur. Bu ayet, yer, beden ve
elbise temizliğini kapsamına alır. Hadiste şöyle
buyurulmuştur: "Sizden biriniz ayak yoluna gittiği zaman,
üç taş götürsün, şüphesiz bu ona yeter" (ez-Zeylaî,
Nasbu'r-Râye, I, 214; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, I, 90).
Ancak şunu hemen belirtelim ki taş vb. ile temizlenme belli bir
yere yerleşip, tuvalet edinmeyen toplumlarla kırlarda bulunan
kimselere mahsustur. Ev tuvaletinde bu uygulanamaz. Uyku veya yellenmekten
dolayı taharetlenmek gerekmez. Zeyd b. Eslem abdest ayetindeki;
"Namaza kalktığınız zaman" (el-Mâide, 5/6)
ifadesini "Uykudan kalktığınız zaman"
şeklinde tefsir etmiştir. İstincâ pisliğin
giderilmesi için meşrû kılınmıştır. Uyku
ve yellenmede ise pislik söz konusu değildir (bk. el-Kâsânî,
Bedâyîu's-Sanâyi', Beyrut 1327/1910, l, 21; İbnü'l-Hümâm,
Fethu'l-Kadîr, Kahire, ty., I, 148; ez-Zeylaî, Tebyinü'l-Hakâik, I,
76; el-Meydânı, el-Lübâb, tıpkı basım,
İstanbul, t.y, I, 57, 58; el-Fetâvâ'l Hindiyye, Mısır
1310, I, 48).

İstincâ; su, taş, toprak ve kâğıt,
kumaş, tahta, tuğla, kiremit gibi muhterem olmayan katı
cisimlerle yapılabilir. Önce taş gibi katı bir cisimle
silindikten sonra suyla temizlenmek daha faziletli
sayılmıştır. Ancak suyla temizlenmek, taş vb.
şeylerle temizlenmekten daha efdaldir. Enes b. Mâlik'ten;"O
mescitte kendilerini maddî ve manevî kirlerden temizlenmeyi seven
adamlar vardır. Allah kendisini temizleyenleri sever " (et-
Tevbe, 9/108) ayeti inince, Resulullah (s.a.s)'ın şöyle buyurduğu
nakledilir:' Ey Ensar topluluğu, şüphesiz Allah sizleri
temizlik konusunda övmüştür. Sizin temizliğiniz nedir?
Dediler ki: Biz namaz için abdest alırız, cünüp olunca yıkanırız
ve büyük abdestten sonra su ile temizleniriz. Hz. Peygamber devam etti:
İşte bu sizsiniz, bu temizliğe devam ediniz" ibn
Abbas'tan başka bir rivayet şöyledir: Yukarıdaki ayet Kubâ
halkı hakkında inince, Hz. Peygamber onlara sordu. Dediler ki;
"Biz önce taşla sonra su ile temizleniriz " (bk. ibn Mâce,
Tahâre, 28, Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 6).

Kemik, hayvan tezeği, yiyecek maddesi ve sağ
elle istincâ yapılmaz. Hz. Peygamber kemik ve tezekle silinmeyi
yasaklamıştır (Müslim, Tahâre, 59; Ebû Dâvud, Tahâre,
20; Ahmed b. Hanbel, III, 343, 384). Gıda maddesi insana ait olsun
veya hayvan için olsun sonuç değişmez. Çünkü yiyecek
maddesini, pisliği temizlemekte kullanmak, onu telef etmek ve küçümsemek
anlamına gelir. Diğer yandan Hz. Peygamber taharetlenmede
sağ elin kullanılmasını da
yasaklamıştır. (el-Meydânı, a.g.e., I, 58).

Büyük abdestten sonraki temizlenmede sünnet olan bir
sayı yoktur. Ancak daha azında temizlik meydana gelse bile üç
defa temizlenmek müstehaptır. Eğer avret yerinin açılma
durumu yoksa önce taşla temizlendikten sonra su ile taharetlenmek
daha üstün görülmüştür. Çünkü avret yerinin açılması
haramdır. Faziletli olanı yapmak için harama düşmek caiz
değildir (el-Meydânî, a.g.e., I, 58).

Şafiî ve Hanbelîlere göre, taş vb.
şeylerle temizlenmenin üç'e tamamlanması, su ile temizlenmede
ise, temizlendiğine kalbin kanaat getirmesi esası
benimsenmiştir (ez-Zuhaylî, el Fıkhu'l-İslamî ve
Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, I, 198).

Abdest bozmanın âdâbı:

Büyük veya küçük abdest bozmada aşağıdaki
hususlara dikkat etmek menduptur.

1. Üzerinde Allah'ın ismi, azîz, kerim, Muhammed,
Ahmed gibi büyük isimler yazılı iken tuvalete girilmemeli,
bunları dışarıda uygun bir yere
bırakmalıdır. Nitekim Hz. Peygamber, helâya girdiği
zaman yüzüğünü bırakıyordu. Çünkü O'nun yüzüğünde
"Muhammed Resulullah " yazısı vardı (bk.
eş-Şevkânî, a.g.e., I, 73).

2. Terlikleri giymesi, başını örtmesi,
temizlik yapacağı su veya tas vb. şeyleri hazır
bulundurması.

3. Tuvalete sol ayakla girip, sağ ayakla çıkmak.
Çünkü saygıya lâyık yere sağ ayakla aksi yere solla
girilir. Tuvalete girerken Şu dua okunur: "Bismillahi, Allâhümme
imlî eûzubike mine'l-hubusi ve'l-hanâis (Allah'ın adıyla. Ey
Allah'ım, bütün pis ve çirkin şeylerden sana
sığınırım) " (Buhârî, Vüdû', 9, Deavât,
14; Müslim, Hayz, 122, 123; Ebû Dâvud, Tahâre, 3; Tirmizî, Tahâre,
4; Nesaî, Tahâre, 17; İbn Mâce, Tahâre, 9; Ahmed b. Hanbel, III,
99, 101).

Tuvaletten çıkarken de şöyle dua edilir:
"Gufrâneke, elhamdü lillâhillezi ezhebe annî'l-ezâ ve âfâni (Ey
Rabbim, senin bağışlamanı bekliyorum. Benden, abdest
bozma imkân vererek sıkıntıyı gideren ve bana
sağlık ve esenlik veren Allah'a hamdolsun)" (İbn Mâce,
Tahâre, 10, Tirmizî, Tıbb, 32).

4. Tuvalette sadece ihtiyacını giderinceye
kadar kalmak gerekir. Gerektiğinden fazla kalmanın gerek
sağlık ve gerekse ruhsal yönden bazı zararları ortaya
çıkabilir. Basur ve ciğer kanaması gibi.

Küçük abdesti ayakta bozmamak gerekir. Çünkü
üzerine sıçrantılar gelir. Ancak günümüzde küçük abdest
bozma taşları bu sakıncayı bir ölçüde gidermiştir.
Hz. Âîşe şöyle demiştir: "Size kim Resulullah (s.a.s)'ın
küçük abdestini ayakta bozduğunu söylerse, onu tasdik etmeyiniz.
O, küçük abdestini oturarak yapıyordu" (Tirmizî, Tahâre, 8;
Nesaî, Tahâre, 24; eş-Şevkânî, a.g.e, I, 88).

5. Üzerinde meyva bulunan ağaçların
altına ve insanların oturacakları mesire yerlerine büyük
veya küçük abdest bozmaktan sakınmak gerekir. Bunda insanlara eza
verme vardır. Hanefilere göre, küçük abdestini az su
birikintisine yapmak haram, çok su birikintisine tahrîmen mekruh, akar
suya yapmak ise tenzihen mekruhtur. Çünkü bu sular sidikle pislenir.
Pisleme oranı arttıkça manevî sorumluluğu da artar. Gusül
abdesti alınan yerde (hamam) küçük abdest bozmak da mekruhtur.
Hadiste: "Sizden biriniz banyo yaptığı yere küçük
abdestini bozmasın. Sonra orada abdest alır. Şüphesiz
vesveselerin çoğu bundan kaynaklanır "(Ebû Dâvud,
Tahâre, 15; Tirmizi, Tahâre, 17; Nesaî, Tahâre, 31) buyurulmuştur.

6. Hanefîlere göre, evin içinde bile olsa abdest
bozarken önünü veya arkasını kıbleye doğru dönmek
tahrîmen mekruhtur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Tuvalete girdiğiniz zaman, büyük veya küçük abdest
bozarken önünüzü veya arkanızı kıbleye dönmeyiniz.
Fakat doğu veya batıya donunuz"(Ebu Dâvud, Tahâre, 14).

Hanefîler dışındaki çoğunluğa
göre ise, kapalı tuvalet olarak hazırlanan yerlerde bu mekruh
olmaz. Delil Câbir (r.a)'in naklettiği şu hadistir: "Hz.
Peygamber, küçük abdest bozarken kıbleye dönmemizi yasakladı.
Daha sonra O'nu vefatından bir yıl kadar önce Kıbleye dönerken
gördüm" (eş-Şevkânî, a.g.e, I, 80, 81). Kaza-i hâcet
için hazırlanmamış olan kapalı bir binada,
örtünmeksizin kırlarda abdest bozarken önünü ve arkasını
kıbleye dönmek ise haram olur (ez-Zühaylî, a.g.e., I, 305, 306).

7. Tuvalette, cinsiyet uzvuna, çıkan
dışkılara bakmamak, eliyle oynamamak, sağa sola dönmemek
müstehaptır. Çünkü bütün bunlar tuvalet hâliyle bağdaşmaz
ve orada kalma süresinin uzamasına yol açar.

Mescitte, bir kap içinde olsa bile abdest bozmak
haramdır. Çünkü mescidin saygınlığı buna uygun
değildir. Bir kabir üzerine olursa haram, kabrin yanına olunca
mekruhtur.

Sonuç olarak günümüz yerleşik müslüman
toplumlarında küçük abdest bozduktan ve sidiğin
kesildiğine kanaat getirdikten sonra su veya temiz bir şeyle
silinmenin, büyük abdest bozduktan sonra ise, önce su ile taharetlenip,
sonra bir taharet bezi veya tuvalet kağıdı ile
kurulanmanın, ve daha sonra elleri sabunla yıkamanın,
ayet-i kerime ile temizlikleri övülen Kuba halkının haline
benzediğini umarız.

Hamdi DÖNDÜREN


Konular