Şamil | Kategoriler | Konular

ıstıgase

İSTİĞÂSE

Sıkıntılı anlarda
sıkıntının giderilmesini isteme. istiğâse,
"gavs" kökünden türemiştir. Lügatta "gavs", sıkıntılı
durumlarda yardım dileme anlamına gelir. Kendisinden yardım
istenene de "müstağâs" denir. (İbn Fâris, Mu'cemu
Makayîsi'l-Luğa, Mısır 1971, IV. 400).

Kendisinden yardım istenenin, yardım istenen
hususun üstesinden gelebilecek durumda olması tabiîdir. Değilse,
yardım istemenin bir anlamı yoktur. Bu sebeple beşer üstü
bir gücü gerektiren bir husus insanlardan istenemez. İnsanlardan
ancak onların güçleri dahilinde olan şeyler istenir. Nitekim
Kur'an-ı Kerîm'de: "İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın"
(el-Mâide, 5/2) "Fakat onlar, dinde yardım isterlerse (onlara)
yardım etmeniz gerekir" (el-Enfâl, 8/72) buyurulmaktadır.

"Başınız dara düştüğünde
mezardakilerden yardım dileyin" şeklindeki uydurma bir
hadise (Alûsî, Rûhu'l Meânî, Beyrut t.y. VI, 125) dayanarak
özellikle tasavvuf ehlinden bazıları, hazır bulunmayan
veya ölmüş olan salih kişilerden yardım isteneceğini
söyler ve buna "istiğase" adını verirler. Oysa
hazır bulunmayan veya ölmüş olan bir kimseden yardım
istemek, dua kapsamına girer. İslâm inancına göre ise,
dua sadece Allah'a yapılır. Kendisine dua edilenin sadece Allah
olması gerektiği, Kur'an'ın bir çok ayetlerinde belirtilmiş,
başkasına dua etmenin sapıklık olduğu gayet açık
bir şekilde ifade edilmiştir. Söz konusu ayetlerden birkaçı
şöyledir:

"Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe
kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere yalvarandan daha sapık
kim olabilir? Oysa onlar, bunların dualarından habersizdirler"
(el-Ahkâf; 46/5); "Gerçek dua, ancak O'na yapılır. O'ndan
başka çağırdıkları ise, kendilerinin hiçbir
isteklerini karşılayamazlar." (er-Ra'd, 13/14); "Yakut
dua ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor da kötülüğü
(onun üzerinden kaldırıp) açıyor ve sizi (eskilerin
yerine) yeryüzünün hâkimleri kılıyor?" (en-Neml,
27/62); "Rabbiniz Allah'tır, mülk O'nundur. O'ndan başka
çağırdıklarınız ise bir çekirdek kabuğuna
bile sahip değillerdir" (el-Fatır, 35/13).

Kendisinden yardım istenen kişinin salih bir
kişi olması ile olmaması arasında bu açıdan bir
fark yoktur. Burada önemli olan, onun yaratılmış
olmasıdır. Nitekim "De ki; 'O'ndan başka (kendilerinde
birşeyler) sandığınız kimseleri çağırın,
onlar ne sizden sıkıntıyı kaldırabilirler, ne de
(onu) başka bir yana çevirebilirler. O yalvardıkları da,
onların (Allah'a) en yakın olanları da Rablerine
yaklaşmak için vesile ararlar, azabından korkarlar" (el-isrâ,
17/ 56-57) ayetlerinde kendilerine yalvardıklarından
maksadın Hz. Uzeyr, İsâ ya da melekler olduğu selef
âlimlerinden bir kısmı tarafından belirtilmiştir (Kurtubî,
el-Camîi'l Ahkâmi'l-Kur'ân, Beyrut 1966, X, 279; Ebu's-Suûd Efendi,
İrşâdü'l-Akli's-Selîm, Kahire t.y., V, 179).

Taberânî'nin"el-Mu'cemu'l Kebû"inde
naklettiği bir hadiste şöyle denilmektedir: Hz. Peygamber (s.a.s)
zamanında müminlere eziyet eden bir münafık vardı. Hz. Ebû
Bekir: "Kalkın bu münâfık hususunda Resulullah (s.a.s)den
istiğasede bulunalım" dedi. Bunun üzerine Resulullah;
"Benden istiğasede bulunulmaz; ancak Allah'tan istiğâsede
bulunulur" buyurdu (Tabarânî'den naklen, İbn Teymiye, İbn
Teymiye Külliyâtı, İstanbul 1986, I, 183).

Yardımın sadece Allah'tan isteneceğine
dair nasslardan biri de, namazımızın her rekâtında
okuduğumuz Fatiha sûresindeki: "İyyâke na'budu ve iyyâke
nestaîn: Sadece sana ibadet eder ve sadece senden yardım dileriz"
ayetidir. Müfessirler, "iyyâke" sözcüğünün, "na'budu
ve nestaîn" sözcüklerinden önce zikredilmesinin hasr ifade ettiğini
söylerler. Yani başkasına değil, sadece sana ibadet ederiz
ve başkasından değil, sadece senden yardım dileriz (Ebû's-Suûd,
a.g.e, I, 16-17).

Müfessir Fahruddin er-Râzî, "iyyâke nestaîn"
in tefsirini yaparken şöyle demektedir: "Senden başkasından
yardım istemem. Çünkü başkasının bana
yardımı, ancak bana yardım etmesi için ona yardım
etmenle mümkündür. Başkasının yardımı, ancak
senin yardımınla gerçekleşebileceğine göre, bu aracılığı
kaldıralım ve yardımı sadece senden isteyelim." (er-Râzî,
Mefâtîhu'l-Gayb, Tahran t.y., I, 254).

Netice olarak istiğase sadece Allah'a
yapılır. Mezarda yatan ya da yanımızda hazır
bulunan veya bulunmayan herhangi bir salih kişiden istiğâsede
bulunmak, güçlerinin yetmediği bir şeyi onlardan istemek olur
ki, bu, İslâm inancıyla bağdaşmayan bir husustur.
Ancak kişinin salih birine giderek kendisi için dua etmesini
istemesi caizdir. Buna dair pek çok sahih rivâyet vardır (Âlusi,
a.g.e., VI, 125).

M. Sait ŞİMŞEK


Konular