Şamil | Kategoriler | Konular

ıcareteyn

İCARETEYN

Çifte kira, anlamında bir vakıf hukuku
terimi. İslâm'da vakıflar bazı kısımlara
ayrılır. Hayır müesseseleri ile bu müesseselerin
desteklenmesi için vakfedilmiş vakıf akarlar diye ikiye
ayrılır. Ayrıca akdin niteliğine göre de; icâre-i
vahîdeli, mukataalı ve icâreteynli vakıflar olmak üzere üçe
ayrılır. Vakfın konusu itibariyle de menkul ve gayr-i
menkul vakıflar diye ikiye ayrılır. Belirli süre için,
mütevellileri tarafından, rayiç bedelle kiraya verilen vakfa "İcâre-i
vahîdeli vakıf"; kiracı, vakıf arsa üzerinde, mülk
binalar, ağaçlar ve bağ kütükleri vb. vücuda getirmişse,
böyle bir arsa için tayin edilmiş yıllık ücrete "mukataa",
böyle bir vakfa da "mukataalı vakıf" denir.

İcâreteynli vakıf, peşin ve vadeli kira
ile kiraya verilen vakıflardır. Peşin alman kira bedeli,
bir peşin kira olduğu gibi, birer süreyle, meselâ yıldan
yıla alınan kira bedeli de bir vadeli kiradır. İcâreteynli
vakıflarda ferağ, intikal ve başkasına kiraya verme
(alt kira) gibi işlemler geçerlidir.

Vakıflar yüzyıllar boyunca İslâmî
hükümlere göre kurulmuş ve idare edilmişken; H. 1020
yılından itibaren icâreteynli vakıf çeşidi
doğmuştur. Bu uygulama vakıf malın
satışının ve uzun süreli kiraya verilmesinin caiz
olmayışından çıkış yolu gibidir (ez-Zühaylî,
el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, VIII, 228; O. Nasuhi Bilmen,
Hukuki İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu,
İstanbul 1969, IV, 304, 305, V, 16-23).

Osmanlı İmparatorluğu uygulamasında,
Kanunî Sultan Süleyman devrinden itibaren vakıf ve gayri
menkullerin tasarrufları hakkında bazı yenilikler kabul
edilmiştir. Bunu gerektiren şartları şöylece
özetleyebiliriz: İstanbul'da, Anadolu ile Rumeli'nin bazı
yerlerinde kirada bulunan vakıf akarlar, zamanın geçmesiyle yıkılmaya
yüz tutmuş, kısmen yanmış, bunların yeniden imar
ve inşası için vakıfların gelirleri (galleleri)
yetersiz kaldığından hem vakıfları imar, hem
toplum menfaatlerini temin ve hem de şehirleri güzelleştirmek
amacıyla bir takım kiralık (icare-i vahideli) vakıf
akarlarda icâreteyn usulü kabul edilmiştir. Buna göre, gelirleri
olmayan, harap durumda bir çok vakıf arsalar, değerlerine
yakın birer peşin kira bedeli
karşılığında isteklilerine süresiz olarak kiraya
verilmiş, bu kira bedeliyle vakıflar imar edilmiştir.
Ayrıca vakıfı peşin kira ile kiralayan kiracıdan,
vakıfın masraflarını karşılamak ve
vakıfla kiracı arasındaki münasebeti devam ettirmek için
de, bu arsalar için yıldan yıla birer cüz'î kira bedeli alınması
yoluna gidilmiştir. Bu kiracılar, vakıf, arsalarda gereken
tamiratı ve diğer ilâve edilecek binaları vakıf
adına yapacak, bunun karşılığında, hayatta
bulunduğu sürece kendileri, vefatlarından sonra da çocukları
bu arsalarda tasarruf edeceklerdir. Bu vakıfların
mutasarrıflarını daha fazla yararlandırmak,
vakıflara ilgilerini arttırmak için, çocuksuz ölümleri
hâlinde icareteynli vakıfın diğer mirasçılarına
da intikal edeceği esası getirilmiştir. Osmanlı
Devletinin 1331/1913 tarihli 12 maddelik Arazi İntikal Kararnamesi,
mirî ve mevkûf arazilerin, bu arada icareteynli vakıfların
mirasçılara intikalini düzenle

İcareteynli vakıf usûlü, kıyasa
aykırı olmakla birlikte, zarûret yüzünden kabul edilmiş
ve faydası da görülmüştür. Hatta bazı
vakıaların vakfiyelerine icareteynli olarak kiraya verilme
şartı konulmuştur. Ancak bu usul giderek kötüye kullanılmış,
birçok icâre-i vahideli (normal kirada) vakıf da hiç bir zaruret
ve maslahat bulunmadığı halde, dış
baskıların etkisiyle icareteynli şekle çevrilmiştir.

Bu muamele için beş yıl süre tayin edilmiştir.
Bundan sonra zorunlu olarak mülkiyet kaydı yapılacaktır.
Daha sonra bu süre on yıl daha uzatılmıştır.
Bununla birlikte her ferağ vukuunda, bu yirmi yıllık
peşin kira, miktarından biraz indirilerek mutasarrıfdan
vakıf adına birden alınmakta, lehine ferağ edilerek
namına mülk olarak kayıt işlemi yapılmaktadır (Bilmen
a.g.e, IV, ş 307, 308).

Bu yolla elde edilecek paralar, vakıfların
namına muhafaza edilerek bunlarla yeniden vakıf akarların
meydana getirilmesi gerekir. Bu yapılmadığı takdirde,
bu vakıflar ortadan kalkmış, bir takım hayır müesseseleri
gelirsiz kalmış ve vakıfların
şartlarını ifaya imkân kalmamış olur.

Hamdi DÖNDÜREN


Konular