Şamil | Kategoriler | Konular

Huri, hurıler

HÛRÎ, HÛRİLER

Gözleri iri ve siyahı çok siyah, beyaz kısmı
da çok beyaz kızlar. Arapça'da "hûr" kelimesi "havrâ"nın
çoğulu. Türkçe'de teklik gibi ve çok kere bu ifadeyi taşıyan
nisbet "î" si ile "hûrî" şeklinde
kullanılır.

"Hûrileri" ifade edene Kur'ân âyetlerinde
geçen "îyn", "ayn" (göz) dan türemiş bir
kelime olup iri gözlü kadınlara atfen kullanılır.

Istılah olarak "hûrî", Cenâb-ı
Allah'ın, cennetliklere vadetmiş olduğu güzel kızlardan
her biridir.

"Hûrîler"in yaratılışları,
vücut yapıları ve güzellikleriyle ahlâkî yapıları
hakkındaki bilgileri, Kur'ân âyetleriyle hadislerden öğrenmekteyiz.

"Müttakiler güvenli bir yerde; bahçelerde ve pınar
başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan
giyinerek karşılıklı otururlar. Böylece biz onları,
siyah iri gözlü hûrîlerle evlendirmişizdir" (ed-Duhan,
44/54).

"Müttakilere kurtuluş, başarıya
ulaşma, bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcuklanmış
yaşıt (kız)lar ve dolu dolu kadehler vardır" (en-Nebe',
78/31-34)

"Onlar koltuklara yaslanıp kurularak, birçok
meyveler ve içecekler isterler. Ve yanlarında da
bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş
(utangaç bakışlı) yaşıt dilberler vardır"
(es-Sâd, 38/51, 52).

"Biz ceylan gözlüleri defterleri sağdan
verilenler için inşa etmişiz (yeniden
yaratmışız)dır. Onları bâkire, eşlerine düşkün
ve hepsini bir yaşta kılmışızdır" (el-
Vâkıa, 56/35-38).

Yukarıdaki âyetlerde geçen "yaşıt"lardan
maksat, hepsinin aynı yaşta olması ya da eşlerine
yaşıt olmaları şeklinde her iki anlama da gelebilir.

İşte dünyada iken hayatını
Allah'ın emir ve yasaklarına uygun olarak düzenlemiş,
O'nun rızasını kazanmak için her türlü sıkıntı,
eza ve cefaya katlanarak dininden asla taviz vermemiş, müstekbirlere
boyun eğmemiş, her zaman zulme ve zalimlere kar~ı baş
kaldırmış salih ve mutlu kullara Allah'ın ikramı...

"Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar
vardır" (er-Rahmân, 55/70).

"Orada utangaç bakışlı öyle kadınlar
vardır ki, bundan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin
dokunmamıştır" (er-Rahmân, 55/56).

"Ve sedeflerinde saklı inciler gibi iri siyah
gözlü esler" (el-Vâkıa, 65/22, 23).

Kadının en önemli özelliği onun
hayası ve iffetidir. Bu yüzden Allahu Teâlâ cennet nimetlerini açıklarken
kadının güzelliğinden önce hayasını ve iffetini
zikretmiştir.

Yukarıdaki ikinci âyetten, Cennette cinlerden
salih erkeklerle salih kadınları da olacağı
anlaşılıyor. Bu kadınlar, tıpkı insanlardan
saliha kadınlar gibi, cinlerden erkeklere eş olacaklardır.
Nitekim onlara daha önceden hiçbir erkek dokunmamış
olacağı gibi, insanlardan salih kadınlara da hiçbir erkek
dokunmamış olacaktır.

Peygamber (s.a.s) de Cennet ehlini şu şekilde
tasvîr etmektedir.

"Cennet ehlinden her birinin iki kadını
vardır ki, vücutlarının şeffaflığından
baldır kemiklerinin ilikleri etinin üstünden görünür. Ehl-i
Cennet arasında ne ihtilaf vardır ne de düşmanlık; gönüller
sanki bir gönül, sabah akşam Allah'ı tesbih ederler" (Buhârî,
Bed'ül-Halk, 59, Sıfâtü'l-Cenne).

Şu kadar var ki, dünyada iken iman etmiş ve
salih kullar sınıfına girmiş kadınlar "hûrîler"den
de üstündürler. Çünkü onlar bir taraftan şeytanlarıyla,
diğer taraftan nefisleriyle mücadele etmek zorundadırlar. Onlar,
bu mücadelede galip gelerek, Hakk'ın rızasını
kazanmış ve Cennete girmeyi hakketmişlerdir. Hûrîler ise
kendi amelleri dolayısıyla cennete girmiş değiller.
Allah onları, diğer nimetler gibi Cennet ehli için yaratmıştır.
Peygamber (s.a.s)'in aşağıdaki hadisi bunu teyid etmektedir.

Ümmü Seleme, Peygamber (s.a.s)'e bir gün "Ya
Rasûlüllah! dünyada ki kadınları mı, yoksa Cennetteki hûrîler
mi daha iyidir?" diye sorar. Rasûlüllah (s.a.s); "Dünyadaki
kadınların üstünlüğü, yüzün astara üstünlüğü
gibidir" diye cevap verir. Ümmü Seleme; "Niçin" deyince
O, şöyle cevap verir; "Dünyadaki kadınlar namaz
kıldıkları, oruç tuttukları ve birçok ibadetlerde
bulundukları için" (Tabarânî'den naklen; Mevdûdî,
Tefhîmü'l-Kur'ân Terc., VI. 81).

Halid ERBOĞA


Konular