Şamil | Kategoriler | Konular

Hedy

HEDY

Kâbeye sevkedilen kurbanlık hayvan, saygı
değer kişi, hâl ve gidiş. Allah'ü Teâlâya mânen yaklaşmak
için veya hac sırasında bir ihram yasağını çiğnemekten
ötürü, keffâret olarak kesilmek üzere Harem-i Şerîfe
götürülen veya kendisi yahut parası gönderilen "kurban"
demektir. Hedy kurbanı deve, sığır, koyun veya keçi
cinsinden olabilir. Deve beş, sığır iki, koyun veya keçi
ise bir yaşında olmalı, yahut gösterişli ise
altı ayını doldurmuş bulunmalıdır.
Bunların erkeği ile dişisi birdir. Kurbanda aranan
nitelikler bunlarda da aranır. Hac veya umre için ihrama giren
kimsenin, nâfile olarak, Harem-i Şerif te keseceği her cins
kurban da birer hedy'dir.

Kur'ân'da şöyle buyurulur: "Haccı ve
umreyi Allah için tamamlayın. Eğer hacdan men olunursanız,
size gücünüzün yettiği bir kurban gerekir. Bu kurban (hedy),
yerine varmadan başınızı tıraş etmeyin.
Sizden kim hasta olur veya başında bir rahatsızlık
bulunursa tıraş olabilir. Ve bunun için oruç tutmak veya
sadaka vermek yahut kurban kesmek suretiyle fidye,verir. Eğer güvenlik
içinde iseniz, hac zamanına kadar umre yapana, gücünün yettiği
bir kurban gerekir. Kurban bulamayana, hacc sırasında üç gün,
döndüğünüzden sonra da yedi gün oruç tutması gerekir. Bu,
tam on gündür. Bu hüküm, ailesi mescid-i haram çevresinde oturmayan
kimse içindi;. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah'ın cezası
şiddetlidir" (el-Bakara, 2/196, bk., el,Mâide, 5/2, 95, 97;
el-Feth, 48/25; el-Hacc, 22/36, 37).

Hedy kurbanı, farz ve nâfile olmak üzere ikiye
ayrılır.

1- Nâfile olan hedy; Bir kimsenin hacda, zorunluluk
olmaksızın Allah'a yaklaşmak için kestiği
kurbandır. Hac veya umre için Mekke'ye yönelen kimsenin, oraya bir
kurban sevkedip kesmesi müstehab görülmüştür. Çünkü Hz.
Peygamber Hubeybiye yılında, umre yapmaları
engellendiği zaman yüz deve (bedene) kurban kesmiştir (Buhârî,
Hacc,121,122; Müslim, Harc, 349; İbn Mâce, menâsik, 14, 84).
İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre, hacının
hedy kurbanını kendi ülkesinden, bu mümkün olmazsa,
mikat'taki yolu üzerinden veya benzeri yerden yahut Mekke yada Mina'dan
temin etmesi daha faziletlidir. Günümüzde kurbanlar yalnız Mina'da
temin edilip, kesilmesi ve etinin dağıtılması
sağlanmaktadır.

2- Farz olan hedy; Bu ya adak kurbanı, yahut
kıran veya temettü haccı yapanın keseceği şükür
kurbanı olur, yahut da haccın vaciplerinden birisini terketme
veya bir ihram yasağına uymama yüzünden keffâret amacıyla
kesilen kurban türünden olabilir (bk. hacc mad).

Hac aylarında umre yapan kimse, tavaf ve sa'yi
tamamlar, daha sonra aynı yıl farz hac için ihrama girerse;
temettü haccı yapmış olur. Bu kimsenin şükür kurbanı
kesmesi gerekir. Cenab-ı Allah: "Hac zamanına kadar umre
yapana gücünün yettiği bir kurban gerekir" (el-Bakara, 2/196)
buyrulur. Bu kimse kurban kesme imkânı bulamazsa aynı âyetin
devamında şu kolaylık getirilmiştir: Hac
sırasında üç gün, memleketine döndüğü zaman da yedi
gün olmak üzere, toplam on gün oruç tutar. Harem bölgesinde oturanlar
için şükür kurbanı kesme zorunluluğu yoktur (el-Bakara,
2/ I 96).

Nâfile olarak veya temettu' yada kıran haccı
yapanların keseceği kurbanının etinden sahipleri
yiyebilir. Keffâret, adak, haccı engellenen kişinin (muhsar)
ihramdan çıkmak zorunda kalması nedeniyle keseceği kurban
ve yerine, yani Mekke veya Mina'ya ulaşmamış olan nâfile
hedy kurbanınin etinden sahibi yiyemez (el-Meydânî, el-Lübâb, I,
217).

Hacc ve umresi; düşman, hastalık,
parasını çaldırma, hapis gibi sebeplerle engellenen kimse
ihramdan çıkmak isterse, gücünün yettiği bir hedy
kurbanı kesmesi gerekir. Bu, hacc veya umreyi tamamlamadan ihramdan
çıkmanın keffâretidir. Çünkü hacdan mücerred engellenme
kurban cezasını gerektirmez. Hedy kurbanının kesilme
yeri, Harem bölgesidir. Hacdan engellenme nedeniyle (ihsad) kesilecek
kurban ancak harem'de câiz olur. Kesilme zamanı; Ebû Yusuf ve
Muhammed'e göre, temettü ve kıran hacılarının
keseceği şükür kurbanı gibi kurban bayramı günleridir.
Ebû Hanîfe'ye göre bayramdan önce de kesebilir (bk. İbnü'l-Hümâm,
Fethu'l-Kadîr, II, 321, 326, 333; el-Meydânî, a.g.e., I, 215, 220;
İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, I, 363, 367; eş-Şîrâzî,
el-Mühezzeb, I, 235,237; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 470;
el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', II, 172, 179).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular