Şamil | Kategoriler | Konular

Hasyet

HAŞYET

Korku anlamına gelen ve Kur'ân-ı Kerim'de
birçok ayette geçen "Havf" ile eşanlamlı bir kelime.

Eşanlamlı olmalarına
karşılık, literatürde havf daha çok maddi olan, gözle
görülür sebeplerden kaynaklanan korkuyu; haşyet ise saygıdan
doğan, ümide yönelik, yüceltmeyle birlikte bulunan bir korku duyma
durumunu anlatmak için kullanıla gelmiştir. Havf, dünyevî bir
korku; haşyet uhrevî ve ilahî bir korku anlamını yüklenir
olmuştur. Bu anlam yüklemesinin "gönül alçaklığı,
boyun eğme, itaat" biçiminde duyulan duyguyu anlatmak için
Arapça'da kullanılan ve haşyet kelimesiyle ise gerek kök,
gerek manâ bakımından aralarında hiçbir bağ
bulunmayan huşû' ile haşyet arasındaki ses
benzerliğinden kaynaklanmaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm, haşyet ve havf kelimelerini,
birçok âyetlerde birbirleriyle eş anlamlı olarak
almıştır. Kur'ân'da Allah'tan korkmanın gereği
vurgulanırken, haşyet sözcüğü kadar havf kelimesi de
kullanılmış; insana ait bir endişenin
anlatımında ise kimi yerde havf denirken, kimi yerde haşyet
denilmiştir.

"Ama, kim Rabbının azametinden korkup,
kendi nefsinin hevâsından alıkoymuşsa..." (en-Nâziât,
79/40) anlamına gelen âyet-i kerimedeki korkuyu karşılamak
için haşyet sözcüğü daha uygun gibi göründüğü halde,
Kur'ân-ı Kerîm havf kelimesini kullanmıştı. "Însan
onlara, 'düşmanlarınız size karşı bir ordu
topladılar, onlardan korkun dediler,' bu, onların
imanını arttırdı da Allah bize yeter, O ne güzel
Vekildir' karşılığını verdiler" (Alu
İmrân, 3/173) anlamındaki âyette geçen korkunun ise, havf
sözcüğü ile anlatılması beklenirken, Kur'ân-ı Kerîm
burada da haşyet kelimesini kullanmıştır. "arkasında
zayıf zürriyet bırakmış olmak korkusu" (en-Nisa,
4/9); "Ticarette kesat korkusu" (et-Tevbe, 9/24); "hazinelerin
tükenme korkusu" (el-İsrâ,17/100). gibi dünyevî korkuları
da Kur'ân-ı Kerîm hep haşyet kelimesi ile ifade etmiştir.
"Onlara savaş farz kılındığında, içlerinde
bir takımı hemen, insanlardan Allah'tan korkar gibi, hatta daha
çok korkar ve Rabbımız, bize savaşı niçin farz kıldın;
bizi yakın bir zamana kadar erteleyemez miydin?' derler" (en-Nisâ,
4/77) anlamındaki âyette ise, hem insanlardan olan korku, hem
Allah'tan korku hem de insanlardan Allah'tan daha çok korkulmakta olduğunu
anlatan kelime olarak hep "haşyet" kelimesinin
kullanılması, literatürdeki havf ve haşyet
farklılaştırmasının zannî olduğunu açık
bir biçimde gösterir. Nitekim, "Arkalarında zayıf zürriyet
bırakmalarından korku duyanlar, haksızlık yapmaktan
Allah'tan sakınarak dürüst söz söylesinler" (en-Nisâ, 4/9)
anlamındaki âyet-i kerîmede dünyevî olan ilk korku haşyet'le
kökdeş bir kelime olduğu halde, Allah'tan korkma olayı için
havf kelimesi kullanılmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.s)'in ancak Allah'tan ve
Kıyamet'ten korkanların uyanmasını
sağlayabileceği (Yâsin: 36/11 ve Nâziât: 79/45); Kitab'ın
Allah'tan korkanlara öğüt olarak indirildiği ve Allah'tan
korkanların öğüt alacakları haber verilerek, haşyet
ile iman arasındaki bağ belirtilerek açıklanır (Taha:
20/3 ve A'lâ: 87/10). Mü'minlerin Rablerinden korku duydukları
(er-Ra'd,13/21); Bu haşyetle iman gereği titrenmekte olduğu
bildirilir (el-Enbiya 21/25 ve Mü'minun: 23/57). Üstelik bu görülmeyen
bir Rab'dan olan korkudur ve korkuyu, ancak, bilgi sahiplerinin
duyabilecekleri haber verilmiştir (el-Enbiya, 21/49, Fatır,
35/18, Kâf, 50/33). Haşyet duymamak ise, ancak, kalbi hasta olanlar
için söz konusudur (el-Mâide: 5/52). Allah'ın hükümlerini
uygulamadan insanlardan korkmayıp uygulamama halinde başa
gelecek felâketlerden dolayı Allah'tan korkulması
gerektiği de açıkça "Haşyet" olarak ifade
edilmiştir (el-Maide 5/44).

Haşyet ve Allah'a ve Ahiret'e iman, namaz ve zekat
ile birlikte (et-Tevbe; 9/18). Allah'a ve Peygamber'e itaatin yanı
başında anılabilecek ölçüde önemli bir tutumdur (en-Nur,
24/52) Bunu yaşayabilen iyilikte yarışıp, öne
geçenler (el-Mü'minûn, 23/23) ve Cennet'e kavuşacaklar
bunlardır (el-Beyyine: 23/8) Kitab, bunları ürpertir (ez-Zümer,
39/23); onlar insanlardan değil, Allah'tan korkmanın
uygunluğunun (el-Ahzâb: 33/37) ve gerekliliğin (el-Mâide: 5/3)
idrâki içinde bulunmakla, tebfiğ sırasında insanlardan
çekinmezler (el-Ahzâb, 33/39).

Haşyet, yalnızca insanların
duyageldiği bir korku değildir. Taşlar, Allah korkusundan
yuvarlanır (el- Bakara; 2/74) ve dağlar, insanları
ürperten Kur'ân-ı Kerîm'in kendilerine inmesi halinde Allah
korkusuyla baş eğerek parça parça olma istidadındadır
(el-Haşr; 59/21).

Allah'tan korkmak için zorlanmaya veya korkunç bir
şeyle tehdide de ihtiyaç yoktur. Yumuşak söz de "ona (Fir'avn'e)
yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar" (et-Tâhâ:
20/44) anlamındaki âyette belirtildiği üzere, haşyet
uyandırmağa yetebilir.

Zübeyr YETİK


Konular