Şamil | Kategoriler | Konular

Dürzi, dürzilık

DÜRZÎ, DÜRZÎLİK

Fatımî halifelerinden el-Hâkim biemrillah
el-Mansur b. el-Aziz billah (385-411/996-1021)'ın veziri Hamza b.
Ali'nin kurduğu İslâm dışı bâtıl bir
mezhep. Dürzî, bu mezhebin görüşlerini benimseyen kişi.
Propagandacı (dâî)* lerinden birisi olan Nuştekîn ed-Dürzî
(ö. 410/1019)'nin ismine izafetle anılan Dürzîlik, siyasi-itikadî
bir mezheptir. Şiîliğin İsmailiye* kolundan
doğmuştur.

Altıncı Fâtımî halîfesi el-Hâkim,
ulûhiyet (tanrılık) dâvâsında bulunarak mektuplara
"bismil-Hâkim er-Rahmanir-Rahim" yazdırıyor, hutbede
kendi ismi okunduğunda halkı ayağa kaldırıyordu.
(Mahmud Es'ad, Tarih-i İslâm, 158) Hâkim, etrafa dâîler
göndererek kendi sapık görüşlerinin propagandasını
yaptırır ve: "hiç kimsenin kendilerine zarar veremeyeceğini,
mezhebe bağlı olanların artık dalâlete düşürülmeyeceklerini"
söyler. Veziri Hamza b. Ali de bu mezhebin imamı olur. Bu arada el-Hâkim'in
daha önceki dâîlerinden Nuştekin ed-Dürzî (Ânuştekin
ed-Derezî) kendisinin imam tayin edilmesi için faaliyet gösterir. Fakat
aşırı fikirleri halkı isyana sevkeder ve 410
yılında öldürülür. Halkın reaksiyonu üzerine bir süre
ara verilen propaganda faaliyetine Hamza b. Ali yeniden başlar ve
etrafa dâîler göndererek birçok taraftar toplar. el-Hâkim'in 411/1021
yılında el-Mukattam dağında kaybolması Hamza b.
Ali'nin de inzivaya çekilmesi üzerine Hamza'nın dördüncü vasisi
Ali b. Ahmed mezhebin başına geçer. Fakat el-Hâkim'in yerine
halîfe olan Ali b. el-Hâkim, Dürzîleri takiple cezalandırır.
Bunun üzerine faaliyetlerini gizli olarak sürdürürler. Daha sonra
tekrar açıktan çalışmaya başlayarak Teym vadisi,
Sayda, Beyrut ve Şam'da yayılırlar.

Dürzîler Haçlı saferlerinde hristiyanlarla
işbirliği yaparak müslümanlara karşı
savaşmışlardır. Günümüzde Lübnan'ın
dağlık bölgelerinde, Suriye, Filistin ve Ürdün'de yaşamaktadırlar.
Lübnan anayasasına göre özel hakları olan Dürzîlerin Ortadoğu'da
siyâsî güçleri olup bugünkü Suriye yönetiminde büyük etkinlikleri
vardır. (E. Ruhi Fığlalı, İtikâdî İslâm
Mezhepleri, 169 vd.)

Dürzîlik, Kur'ân'da "sırat-ı müstakim"*
diye adlandırılan "doğru yol"un
dışındaki bâtıl yotlardan birisidir. Bu bakımdan
"İslâm mezhepleri" içinde sayılmaması gerekir.
Kur'ân-ı Kerim sırat-ı müstakim'in dışına
çıkılmaması gerektiğine dair gayet açık olarak
birçok âyette hüküm bildirmiştir: "Îşte benim
doğru yolu, m bu, ona uyun, (başka) yollara uymayın ki,
sizi O'nun yolundan ayırmasın!" (el-En âm, 6/153)

Kendilerini gerçek tevhid inancına sahip (Muvahhidun)
olarak gören Dürzîlerin Allah hakkında tecessüm (Allah'ı
cisim olarak tasvir etme), hulûl (ruhun bir canlıdan başka bir
canlıya geçmesi) gibi inançları ve bunların çok karışık
yorumları vardır. Onlara göre Allah'ın bir gerçek
ulûhiyeti (lahut) bir de beşerî tezahürü (nâsut) vardır.
Allah kendisini beşer idrakine ancak bir insan şeklinde yani
el-Hâkim şeklinde göstermiştir. Aksi halde insan Allah'ı
gerçek ulûhiyetiyle tanımaya güç yetiremezdi. el-Hâkim'in Allah'ın
beşerî tezâhürü olarak imamet mevkiine oturması ve onun
tebliğini üstlenmesi Allah'ın gerçek tevhididir. Dürzî inancına
göre bu gerçek tevhide ulaşan kişinin ibadet mükellefiyeti ve
buna ihtiyacı da yoktur. (Fığlalı, a.g.e., 174-175)

Görüldüğü gibi bu mezhep mensupları
İslâm'ın saf ve temiz tevhid akîdesini, nefs ve hevâlarına
tâbi olan akıllarıyla bulandırmışlar, lâyık
olmayan sıfatları Allah'a izafe etmişlerdir. Halbuki gerçek
tevhid* inancına göre: Allah birdir, Sameddir (herşey
varlığını ve bekasını O'na borçludur. Herşey
O'na muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir.
Herşeyin başvuracağı, yardım dileyeceği tek
varlık O'dur). Kendisi doğurmamıştır ve (başkası
tarafından) doğurulmamıştır. Hiçbir şey
O'nun dengi olmamıştır." (el İhlâs, 112/1-4)

Dürzîliğin, Hamza b. Ali tarafından ortaya
atılan inanç esasları özetle şöyledir: 1- el-Hâkim bi
Emrillah'ı Allah bilmek. Onlara göre Hâkim, Hz. Muhammed'in
şerîatını neshetmiştir. 2-Emri tanımak: Bu,
yaratıkların en şereflisi olarak kabul edilen Hamza b.
Ali'dir. 3-Hududu tanımak: Bunlar Hamza ile birlikte beş
vezirdir. 4-Yedi esası bilmek: Bunlar iptal edilen yedi akîde (Kelime-i
Şehâdet, namaz, oruç, hac, zekât, cihat ve velâyet) yerine konan
yedi vasiyet (vesâya veya hisâl) dir. Bu yedi vasiyet: 1-Sözde doğruluk,
2-İman kardeşlerini koruma ve karşılıklı
yardım, 3-Önceki ibadetler ve bâtıl inançların
tamamını terk, 4-İblîs'i ve bütün şer güçleri tanımama,
5- Allah olarak Hâkim'in birliğine iman, 6-Ne olursa olsun
fiillerine sahip olma, 7-Açık veya gizli onun (Hâkim) ilâhî
iradesine teslimiyet ve kabut.

Dürzîlere göre âhiret ve âhiretle ilgili Cennet,
Cehennem, Arş, Kürsî, hesap, ceza, mükâfat gibi şeyler hep
bu dünyadadır.

Dînî bakımdan Dürzîler, Akıllılar ve
Cahiller olarak ikiye ayrılır. Özel kıyafetleri olan
akıllıların mezhep esaslarına bağlı
olmaları, şehvetlerden kaçınmaları, sigara ve içki
içmemeleri, hırsızlık, zina vb. kötülükleri yapmamaları
gerekir. Bunların önderlerine Şeyhu'l-Akl denir. Cahillerin dünyevî
lezzetleri tatmalarında, refah içinde yaşamalarında bir
sakınca yoktur.

Misafirperverlik, israftan sakınmak, ahlâkî değerlere
önem vermek gibi özellikleri bulunan Dürzîler, "İslâm
esaslarını hiçe saydıkları ve iman
esaslarını da keyfi olarak tahrif ve tağyir ettikleri için"
müslüman sayılmazlar.

Halit ÜNAL


Konular