Şamil | Kategoriler | Konular

Delil

DELÎL

Alâmet, kılavuz, rehber, yol gösterici, bir
dâvâyı ispata yarar şey, bürhan, işaret, iz; hacı
adaylarına kılavuzluk yapan kimse; İslâm fıkhında
dört kaynak olan Kur'ân, Sünnet, İcma ve Kıyas. Çoğulu
"edille"dir.

Istılah manası: Kendisinin bilinmesiyle
başka bir şeyin bilinmesi lâzım gelen şeydir. "Faiz
yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı
kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu onların
alış-veriş de faiz gibidir demelerinden ötürüdür. Oysa
Allah, alış-verişi helâl, faizi haram kılmıştır.
" (el-Bakara, 2/275) âyeti faizin haramlığının
delilidir. Kur'ân'da delil kelimesini genelde "kılavuzluk etme,
yol gösterme" anlamında kullanılmıştır:

"Ev inananlar, size, sizi acı azaptan
kurtaracak bir ticaret göstereyim mi?..." (es-Saf, 61/10); "...
Mutlaka yeni bir yaratılış içinde olacağınızı
size haber veren bir adam gösterelim mi?" (es-Sebe' 34/7), (Ayrıca
bk. Tâhâ 20/40; el-Kasas, 28/12; es-Sebe' 34/14; Furkan, 25/45).

Delil, kesin (ilim) veya ihtimalli (zan) bir bilgi ve
hükme götüren vasıtadır. "Delil"in tedaî (çağrışım)
ettiği kelimelerden; istidlâl: Zihnin eserden müessire ve
müessirden esere intikal etmesi; hüccet: Kesin olsun veya olmasın
mutlak delil; bürhan: Kesin olan ve yakîn bilgi ifade eden delil, kıyâs-ı
mantıkî; beyyine: Şahit, bir dâvâyı ispat için ileri
sürülen hüccet, vesika maânalarını ifade eder. Delilin Çeşitleri:
A-Vahye dayanan (Dînî naklî-sem'î) deliller, B- Akla dayanan (aklî)
deliller. Vahye dayanan dînî deliller nakil-işitme yoluyla bize
intikal eden delillerdir. Bunlar da iki kısımdır: a-Aslî
deliller (Kitap-Kur'ân, Sünnet, İcma, Kıyas), b- Aslî
delillerden çıkarılmış bulunan fer'î veya talî (ikinci
derecede olan) deliller (İstihsan, İstislah, İstishab, Aslî
beraet, Örf ve âdet, Sahabe sözü ve geçmiş şerîatlar),
olmak üzere iki kısımdır. Dînî ve aklî deliller,
delillendirilecek şeyi ispat veya delâlet bakımından
kesinlik veya zan ifade edebilir. Akla dayanan delillerde kesin ve
ihtimalli olmaları açısından, bürhan-huccet ve hatabî
delil olarak ikiye ayrılırlar.

Dînî Deliller

Aslî Deliller: Kur'ân; Peygamber'e indirilen,
mushaflarda yazılı, O'ndan tevatür yoluyla nakledilmiş,
okunmasıyla ibadet edilen, beşerin benzerini getirmekten aciz
kaldığı ilahî kelâmdır.

Sünnet: Peygamber'in söz, fiil ve takrirleri,

İcma: İslâm şerîatına ait fer'î
bir hükümde, bir asırda yaşayan bütün İslâm
müctehidlerinin ittifak etmeleri.

Kıyas: İslâm şerîatında
aralarındaki illet benzerliğinden dolayı iki şeyden
birinin hükmünün mislini diğerinde de izhar ve ispat etmektir.

Fer'î Deliller

İstihsan*: Hafî (gizli) kıyas. İstishab*:
Evvelce var olduğu sabit bir şeyi, aykırı delil
bulunmadıkça sonra da var kabul etmektir.

Örf* ve âdet: Akıl ve din yönünden iyi
görülen, selim akıl sahipleri tarafından kötü karşılanmayan,
halk tarafından alışkanlıkla gelen şey.

Sahabe Sözü: Rasûlullah'ın
arkadaşlarının Şerîatın ruhuna uygun olan sözleri.

Kesinlik Bakımından Dînî Deliller A- Kat'î
deliller, B-Zannî deliller: 1- Sübûtu ve manaya delâleti kat'î; 2-
Sübutu kat'î, manaya delâleti zannî;

3- Sübûtu zannî, manaya delâleti kat'î;

4- Sübûtu ve manaya delâleti zannî olan deliller
olarak tasnif edilirler.

Aklî deliller iki kısma ayrılırlar:
Kesin olan aklî deliller (bürhan-huccet) ve zan ifade eden (hatabe-hatabî)
deliller.

Mantıkta delilin eş anlamı olarak "huccet"
kelimesi kullanılır. Hasmı susturmak için kullanılan
bu tür delile el-huccetu'l-il zamiyye denir. Üçyüz bin hadisi metin ve
senetleriyle birlikte ezbere bilen kişiye de huccet denilir.
Huccetu'l-İslâm diye anılan İmam-ı Gazalî bu
isimlendirmeyi, bid'at ehli fırkalarla yaptığı münazaralardaki
üstünlüğünden almıştır. Şiîlerin bir kolu
olan İsmâiliye mezhebinde zamanın imamının tayin
ettiği baş dâî'ye de el-hucce denilir. Bunların
sayısı onikidir. İsna Aşeriyye mezhebine göre
onikinci imam el-huccedir. Mezhebe çağıran diğer dâî*ler
(propagandacılar) el-hucce'y'e tabi kişilerdir.

Cengiz YAĞCI


Konular