Şamil | Kategoriler | Konular

Cehennem

CEHENNEM

Derin kuyu, ahirette kâfir ve günahkâr kimselerin
azap Cekecekleri ceza yeri. Kur'an-ı Kerîm'de inanan ve güzel amel
işleyen kimselere Cennet* vadedildiği gibi (el-Kehf 18/107); kâfir
ve günahkâr kimselere de Cehennem vâdedilmiştir. Kâfir, münâfık
ve müşrikler Cehennem'de ebedî kalırlar, orada ölmezler ve
azabları hafifletilmez. Tövbe etmeden günahkâr olarak ölen ve
Allah'ın kendilerini affetmediği mü'minler ise Cehennem'de
ebedî kalmazlar. Kendilerine günahları kadar azap edilir. Sonra
oradan kurtulup Cennet'e girerler ve orada ebedî kalırlar. (Alâuddin
Âbidîn, el-Hediyetü'l-Alâiyye, 468).

Allah Cehennem'i diğer yaratıklardan önce
yaratmıştır ve şu anda mevcuttur, yok
olmayacaktır. Nitekim şu ayet bu durumu gayet açık ifade
eder:

"Artık o ateşten sakının ki,
onun tutuşturucu odun (kâfir) insanlarla taşlardır. O (ateş)
kâfirler için hazırlanmıştır. " (el-Bakara,
2/24) "Kâfirler için hazırlanan ateşten korkun. " (Âli
İmrân, 3/131).

Enes b. Mâlik'ten rivâyet olunan bir hadiste de
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: "Demin
Cennet ile Cehennem şu duvarın yüzünde bana arz olundu. "
(Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi, II, 483).

Ateş, insan cismine çok büyük acı ve
ızdırap verdiği için ahirette kâfir ve münâfıkların
cezası ateşle verilecektir. Böylelikle Cehennem, Allah'nı
tutuşturulmuş ateşinin ismidir (Râğıb
el-İsfahani, el-Müfredat, I02).

İşte Cehennem'in en açık vasfı
ateş olduğu için bazen, Cehennem yerine ateş manasına
"nâr" kullanılır: "Şüplıesiz ki münâfıklar
nâr (Cehenneın)'ın en aşağı
tabakasındadırlar. " (en-Nisâ, 4/145).

Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem'in yedi kapısının
olduğu belirtilmektedir.

"Cehennemin yedi kapısı olup, her
kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir
kısım vardır. " (el-Hicr, 15/44). Bu ayet iki
şekilde tefsîr edilmiştir:

a- Cehenneme girecekler çok olduğu için;

b- Cezalandırma azgınlığın çeşit
ve derecelerine göre olacağı için Cehennem'in yedi kapısı
veya tabakası vardır. Bu kapı veya tabakalar
şunlardır:

1- Cehennem; yukarıda söz konusu edildiği
şekilde Kur'an-ı Kerîm'in yetmişyedi ayetinde geçmektedir.

2- Lâzâ (alevli ateş): "Hayrı' (Allah
onu azabdan kurtarmaz) Çünkü o Cehenneın alevli bir ateştir"
(el-Meâric, 70/15).

3- Saîr (pılgın ateş): "O
şeytanlara (ahirette) çılgın ateş azabı
hazırladık. " (el-Mülk, 67/5). Ayrıca on beş
ayette daha bu isimle geçmektedir. (22/4; 31/21; 34/12 vs.)

4- Sakar (kırmızı ateş): "Hem
ey Rasûlüm bilir misin, nedir o sakar (Cehennem). " (el-Müddessir,
14/27)

5- Hâviye (uçurum): "O, kızgın bir
ateştir " (el-Kâria, 101/9-11).

6-Hutame (kalbleri saran ateşli kaygı):
"Şüphesiz o, Hutame ye (ateşe) atılacaktır."
(Hümeze, 104/4).

7- Cahim (yanan kızgın ateş):

"Küfredenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara
gelince, işte onlar Cahim'in yarânıdırlar. " (el-Mâide,
5/10).

Cehennem'de görülecek azabın miktar, şiddet
ve şekillerini ancak Allah ve Rasûlü'nün bizlere bildirmesiyle ve
bildirdikleri kadarıyla bilebiliriz. Kur'an-ı Kerîm'de
belirtildiğine göre;

a- Cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatır:
"Cehennem inkâr edenleri şüphesiz çepeçevre kuşatacaktır.
" (el-Tevbe, 9/49).

b- Cehennem ateşi sönmez: "Biz sapık
kimseleri kıyamet günü yüzü koyun, körler, dilsizler ve sağırlar
olarak haşrederiz. Varacakları yer Cehennem'dir. Onun ateşi
ne zaman sönmeye yüz tutsa hemen alevini artırırz. " (İsrâ,
17/97).

c- Cehennem dolmak bilmez: "O,gün Cehennem'e:
"doldun mu?"deriz. O! " Daha var mı?" der. "
(Kaf, 50/30).

d- Kaynarken çıkardığı ses:
"Rablerini inkâr eden kimseler için Cehennem azabı
vardır. Ne kötü bir dönüştür. Oraya atıldıkları
zaman onun kaynarken çıkardığı uğultuyu
işitirler. Nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. İçine
her bir topluluğun atılmasında bekçileri onlara:
"size bir uyarıcı gelmemiş miydi" diye sorarlar.
Onlar evet, doğrusu bize bir uyarırı geldi; fakat biz
yalanladık ve Allah hiç bir şey indirmemiştir, siz büyük
bir sapıklık içerisindesiniz, demiştik " derler.
" (el-Mülk, 67/6-9).

e- "Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri
sırıtıp kalır. " (el-Mü'minün, 23/104).

f- "Boyunlarında halkalar ve zincirler olarak
kaynar suya sürülür, sonra ateşte yakılırlar. "
(el-Mü'min, 40/70-72).

g- İnkâr edenlere ateşten elbiseler
kesilmiştir-. Başlarına kaynar su dökülür de bununla karınlarındakiler
ve derileri eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir. Orada uğradıkları
gamdan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri
çevrilirler. Ve kendilerine "yakıcı azabı
tadın"denir. (el-Hâcc, 22/19-22).

h- Derileri yandıkça azabı tatmaları için
yeniden başka derilerle değiştirilir. (en-Nisâ, 4/56).

i- Ölümü isterler fakat azabları
devamlıdır, ölmezler. (bk. 43/74-77; 35/36).

Hz. Peygamber'in ifadesine göre:

"Cehennem ateşi (miktarca ve sayıca) dünya
ateşleri üzerine altmış dokuz derece fazla
kılınmıştır. Bunlardan her birinin harareti bütün
dünya ateşinin harareti gibidir. " (Tecrîd-i Sârih Tercüme
ve Şerhi, IX, 50).

Kur'an-ı Kerîm, Cehennem ehlinin çekeceği
azap ve yiyecekleri hakkında da bir takım tasvir ve izahlarda
bulunur: "(Nasıl) ağırlanmak için bu (nimet) mi hayırlı
yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir fitne (sınama
vesilesi veya azap) kıldık. O, Cehennem'in dibinde çıkan
bir ağaçtır. Tomurcukları şeytanların
başları gibidir. Onlar ondan yiyecekler ve
karınlarını onunla dolduracaklar. Sonra onların, bunun
üzerine kaynar su karıştırılmış bir içkileri
vardır. (Yedikleri zakkum, boğazlarını yakar) Yanan
boğazlarını dindirmek için içecek bir şey ararlar.
Ama kaynar su katılmış kusuntu ve irinden başka içecek
bulamazlar." (Sâffat, 37/62/67). "O ayetlerimizi inkâr
edenleri yakında bir ateşe sokacağız, (öyle ki)
derileri piştikçe azabı tatsınlar diye onlara başka
deriler vereceğiz! Şüphesiz Allah daima üstün ve hikmet
sahibidir." (en-Nisâ, 4/56).

Cezalar, işlenen suçlar cinsinden olacaktır.
Dilleriyle suç işleyenlerin cezaları dillerine; elleriyle günah
işleyenlerin cezaları ellerine vs. tatbik edilecektir.

Cehennem'in yakacağı hakkında da
Kur'an'da bilgi verilmekte ve şöyle denilmektedir: "Ey
inananlar, kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki, onun
yakıtı insanlar ve taşlardır. " (et-Tahrîm,
66/6).

Kur'an'da Cennet ehli ile Cehennem ehli arasında
konuşmalar yapılacağı da belirtilerek bu
konuşmalardan nakiller yapılmaktadır: "O gün münâfık
erkekler ve münâfık kadınlar (sür'atle Cennet'e girmekte
olan) müminlere derler ki: "(Ne olur) bize bakın da sizin
nurunuzdan alalım." Onlara: "Arkanıza dönün de nur
arayın!" denilir (Kendileriyle alay eden bu ses, onlara diyor
ki: Arkada kalan dünyaya dönün nur orada aranır. Nurun
kaynağı, dünyada yapılan işlerdir. Böyle denilir ve
müminlerle münafıkların) aralarına kapılı bir
sur çekilir ki, onun içinde rahmet vardır. Dış yönünde
de azap. (Münafıklar), onlara seslenirler: "Biz de sizinle
beraber değil miydik" Müminler derler ki: "Evet ama, siz
kendi canlarınıza kötülük ettiniz. (İnananların
başlarına felaket gelmesini) gözlediniz. Şüphe ettiniz,
kuruntular sizi aldattı. Allah'ın emri (olan ölüm) gelinceye
kadar (böyle hareket ettiniz). O çok aldatıcı (şeytan)
sizi Allah hakkında aldattı. " (el-Hadîd, 57/13-14). Başka
bir yerde de şöyle anlatılır:

"Cennet halkı, ateş halkına
seslendi: Rabbimiz'in bize vadettiğini biz gerçek bulduk. Siz de
Rabbiniz'in size vadettiğini gerçek buldunuz mu? (Onlar da): Evet
dediler ve aralarında bir ünleyici: Allah'ın lâneti zalimlerin
üzerine olsun! diye ünledi." (el-Â 'raf, 7/44-45).

İnsanın eğitimi ve iyi
davranışlara yönlendirilmesi açısından Cennet ve
Cehennem inancının dünya hayatına etkileri açıktır.
Kişi, gizli ve açık yaptığı her şeyin
karşılığını, bulacağını ve
Cehennem'deki cezânın dehşetini
hatırladığında, elbette hareketlerine çeki düzen
verme ihtiyacını duyacaktır.

M. Sait ŞİMŞEK


Konular