Şamil | Kategoriler | Konular

Cebraıl (a.s.)

CEBRÂİL (a.s.)

Dört büyük melekten biri. Buna Cibril de denir. Bu
tabirle Kur'an-ı Kerîm'de üç yerde geçmektedir. (el-Bakara,
2/97-98; et-Tahrim, 64/4). Cibril, "cibr" ve "il"
kelimelerinden meydana gelmiş İbrânice bir kelimedir. Cibr kul,
il ise Allah anlamına olup ikisi beraber Allah'ın kulu demektir
(M.H. Yazır, Hak Dini Kur' an Dili, l, 431), Cebrâil, Kur'an-ı
Kerîm'de "Ruh", "Ruhu'l-Kudüs" ve "Ruhu'l-Emin"
isimleriyle de anılmaktadır.

Cebrâil (a.s.)'in görevi Allah ile peygamberleri arasında
elçiliktir. Allah'tan aldığı emir ve hükümleri
peygamberlere bildirir. Bütün kitap ve vahiyler Cebrâil vasıtasıyla
indirilmiştir. Kur'an-ı Kerîm de Hz. Muhammed (s.a.s.)'e onun
vasıtasıyla indirilmiştir. Kur'an-ı Kerîm'de bu
hususta şöyle buyurulur: "(Ey Muhammed!) Uyaranlardan olman
için Kur'an'ı senin kalbine apaçık Arapça diliyle Ruhu'l-Eınin
(Cebrâil) indirmiştir." (eş-Şuâra, 26/192-195).

Cebrâil (a.s.) her şekle girebilir. Peygamber
Efendimiz (s.a.s.) onu biri vahyin başlangıcında
Hıra'dan Mekke'ye gelirken, diğeri Mirâc'dan dönüşte
Sidretü'l-Münteha*'da olmak üzere iki defa kendi aslî şekliyle görmüştür.
(es-Saâtî, el-Fethu'r-Rabbânî, VIII, 5). Cebrâil (a.s.) bazan da
insan kılığına girerek Rasülullah (s.a.s.)'a vahiy
getirirdi. Bu durumda çoğu kez yakışıklı ve genç
bir sahabî olan Dıhye el-Kelbî'nin sûretinde görünürdü (Tecrid-i
Sarîh Tercümesi, IX, 35). Cebrâil (a.s.) İsrâ ve Mirâc
hadîsesinde Rasûlullah (s.a.s.)'a Mekke'den Kudüs'e ve oradan
Sidretü'l-Münteha'ya kadar eşlik etmiştir (Buhârî,
Bed'u'l-Halk 6; Salât 1).

Necm suresinde şu buyruklar yer almaktadır:

"Ona (Peygamber'e, bu Kur'an'ı) üstün bir
güç ve hikmet sahibi (Cebrail) öğretmiştir, (ki (o) görünümüyle
çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. (O) hemen doğruldu.
O en yüksek bir ufuktaydı. Sonra yaklaştı, derken
sarkıverdi. Nitekim ikisi arasındaki uzaklık iki yay kadar
oldu, yahut daha da yakınlaştı. Böylece Allah'ın
kuluna vahyettiğini vahyetti. " Ve başka bir ayette:

".. Ve eğer ona karşı birbirinize
arka olursanız (bilin ki) onun dostu ve yardımcısı
Allah, Cibril ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de
ona arkadır." (et-Tahrim, 66/4) buyurulmaktadır.

Medine döneminde Yahudi bilginleri, kitaplarındaki
bilgilere dayanarak Peygamber efendimizi imtihan etmek için birkaç soru
sormuşlar, hepsine doğru cevap alınca bu defa kendisine
vahiy getiren meleğin ismini sormuşlar, Rasûlullah (s.a.s.)

"Cibril" cevabını verince; "O,
bizim düşmanımızdır, harp ve şiddet getirir.
Bizim vahiy meleğimiz Mikâil'dir. Mikâil müjde, ucuzluk ve bolluk
getirir. Sana gelen o olsa idi, iman ederdik" (M. Hamdi Yazır,
a.g.e. I, 429). demişler, bunun üzerine: "De ki Cebrâil'e düşman
olan kimse Allah'a düşmandır. Çünkü o, Kur'an'ı
Allah'ın izniyle kendinden öncekini tasdik ederek, yol gösterici ve
inananlara müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir. Allaha
meleklerine, Cebrâile ve Mikâile düşman olan kimse inkâr etmiş
olur. Şüphesiz Allah inkâr edenlerin düşmanıdır.
" (el-Bakara, 2/97-98) ayetleri inmiştir.

Allah'u Teâlâ Cebrâil'i kuvvet ve emanet sıfatı
ile tavsif etmiştir: "Bu Kur'an, Arş'ın sahibi
katından değerli güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen
Şerefli bir elç_inin getirdiği sözdür. " (et-Tekvir,
81/19-21).

Durak PUSMAZ


Konular