Şamil | Kategoriler | Konular

Büyük günahlar

BÜYÜK GÜNÂHLAR (KEBÂİR)

Allah'ın emirlerine aykırı
davranış, kötü amel, isyan, karşı gelme, suç,
kabahatlerin büyükleri. İslâm literatüründe bu tür fiillerin
bir kısmı büyük günah, bir kısmı da küçük günah
olarak adlandırılır. Bu tabirin geçtiği ayetlerde
şöyle denilmektedir: "Eğer size yasaklanan büyük
günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı
örteriz ve sizi ağırlanacağınız bir yere
sokarız. " (en-Nisâ, 4/31)

"Büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar,
kızdıkları zaman onlar, affederler." (eş-Şurâ,
42/37)

"O (muhsin ola)nlar ki günahın büyüklerinden
ve çirkin işlerden kaçınırlar, yalnız bazı küçük
kusurlar işleyebilirler... " (en-Necm, 53/32).

Aynı ifadenin geçtiği hadislerden bir
kısmında ise Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

Abdullah b. Mes'ud anlatıyor: Rasûlullah'a
"Allah indinde en büyük günah nedir?" dedim. "Seni
yaratan Allah'a Şirk koşmandır." buyurdu.

"Bu gerçekten pek büyük, bundan sonra nedir?"
dedim. "Seninle beraber yemek yemesinden, tüketici olmasından
korkarak evlâdını öldürmendir. " dedi. "Ondan sonra
nedir?" dedim. "Ondan sonra komşunun hanımı ile
zina etmendir" buyurdu.

Yine Abdullah b. Mesud'dan değişik bir
senetle aynı hadis rivayet edildikten sonra şu ayetin nazil
olduğu ilâve edilmiştir.

"Allah'ın (halis) kulları o kimselerdir
ki, Allah'tan başka ilâha dua etmezler; Allah'ın haram
kıldığı nefsi öldürmezler; meğer ki hakla ola.
Zina da etmezler. Her kim de bunları yaparsa ağır cezaya
çarptırılır. " (el-Furkan, 25/68).

Abdurrahman b. Ebû Bekr, babasından, şöyle
dediğini rivayet ediyor:Rasûlullah (s.a.s.)'ın yanında
idik. Üç defa şöyle buyurdu: "Size büyük günahların
en büyüğünü haber vereyim mi? Allah'a Şirk koşmak,
anaya babaya itaatsizlik etmek ve yalancı Şahitliği yapmak...
" (Buharî, Edeb 6; İman, 16)

Başka bir hadiste, büyük günahlar, "el-Mubîkât:
helâk edici" kelimesiyle ifadelendirilerek şöyle buyurulmuştur:
"Yedi helâk edici Şeyden kaçının." Bunlar nedir
yâ Rasûlallah diye sorulunca: "Allah'a şirk koşmak; sihir
yapmak; Allah'ın haram kıldığı halde bir kimseyi
haksız yere öldürmek; yetim malı yemek; faiz yemek; düşmana
hücum anında harpten kaçmak: namuslu, kendi halinde mümin kadınlara
zina iftirası atmaktır" buyurdular. Diğer bir hadiste
ise: "Büyük günahlar dokuzdur: Allah'a şirk koşmak;
haksız yere adam öldürmek; temiz bir kadına kötülük isnat
etmek; zina yapmak; düşmana hücum esnasında firar etmek;
sihirbazlık; yetim malı yemek; müslüman ana babaya asî olmak;
emredilenleri yapmamak ve yasakları yapmak sûretiyle aileye karşı
doğruluğu terketmektir. " Diğer hadislerde yukardaki
maddelere faiz yemek, hırsızlık ve şarap içmek de
ilâve edilmiştir. (Buhârî, Vasâya 23; Müslim, İman 141-146;
Ebû Davûd, Vasâya 10)

Kebâir kelimesiyle ifade edilmediği halde,
yukardaki hadislerde bildirilen fiillerin dışında bir çok
suçlar daha vardır ki, onlar İslâm âlimlerince, ayet ve
hadisler doğrultusunda, büyük günah kabul edilmiştir: Bilerek
ve kasten İslâm'ın şartlarını terketmek; içki
içmek; kumar oynamak; hırsızlık yapmak; adaletten
ayrılmak gibi. İslâm âlimlerinden bir kısmı genel
hatlarıyla "büyük günah"ları şöyle tarif etmişlerdir:

İbn Abbâs'a göre: "Allah'ın yasak
ettiği her şey büyük günahtır. Ayrıca büyük ve
küçük günah arasındaki fark şudur: Allah'ın Cehennem,
gazap, lânet, veya azap gibi ifadelerle sona erdirdiği her günah
büyüktür. Diğerleri küçüktür." Hasan Basrî de buna yakın
bir ifade kullanmıştır.

Ebû Amr İbn Salâh'a göre: "Büyük ismi
verilecek şekilde büyük olan ve mutlak surette büyüklükle vasıflanan
her günah büyüktür." Buna göre büyük günahların
bazı alâmetleri vardır.

"Şer'i cezayı icab ettirmek; Cehennem
azabıyla tehdit olunmak; yapana fasık denilmek; lâ'net olunmak."

Cumhûr-ı ulemaya göre; günahlar büyük ve
küçük olmak üzere ikiye ayrılır. Beş vakit namaz,
Ramazan orucu, hac, umre, abdest gibi hayırlı amellerin
kendilerine keffaret olabileceği günahlar "küçük günah";
bu tür ibadetlerin keffâret olamadığı günahlar ise
"büyük günah"lardır. Mesela: "İki umre,
aralarında yapılan günahlara keffarettir. (Ahmed İbn
Hanbel, II, 461). "Kabul edilmiş bir hac, o yıl ki hatalara
keffarettir. " (Ahmed İbn Hanbel, II, 348), "Şehidden
akan ilk damla kan, onun bütün günahları için keffarettir."
(Ahmed İbn Hanbel, IV, 300), "Allah, cuma'yı
kılanın iki cuma arasındaki günahlarını örter."
(Ahmed İbn Hanbel, V, 181). Hadislerde, başka ibadetlerin
kendilerine keffaret olduğu bildirilen cinsten günahlar küçük
günahtır. Ancak herhangi bir ibadetin, kendisi hakkında
keffaret kabul edilmediği günahlar ise büyük günahlardır.
Meselâ: hiç bir ibadet adam öldürmeye, zina yapmaya, içki içmeye ve
benzeri günahlara keffaret olarak kabul edilmez; bunlara ancak Şerîat'ın,
haklarında takdir ettiği cezalar tatbik edilir.

Hz. Ömer'le İbn Abbas (r.a.) "İstiğfarla
büyük günah, ısrarla da küçük günah kalmaz" demişlerdir.
Yani (Şerîat'in verdiği cezalar tatbik edildikten sonra)
istiğfarla büyük günahlar affedilir. Fakat küçük günahlar
ısrarla işlenmeye devam edilirse, onlar da büyük günah olur.
Bu ifadelere göre büyük günahlara sayısal açıdan
sınır koymak mümkün olmaz.

Büyük günahların başında gelen ve en
büyük günah olarak kabul edilen "şirk"in küfür olduğu
muhakkaktır. Diğer günahların, onu işleyen mümin bir
kulu imandan çıkarıp çıkarmayacağı hususunda
İslâm Kelâm âlimleri ihtilaf etmişlerdir.

Özetle, Şerîat'ın hakkında tehdit
edici bir nass (korkutucu bir delil) tahsis ettiği veya büyük
günah olarak bildirdiği bir günahı işleyen hakkında
Ehl-i Sünnet mezhebinin görüşü şudur: Büyük günah mümini
imandan çıkarmaz ve onu küfre sokmaz. Ancak böyle bir mümin asi
sayılır. Ameller imandan bir cüz (parça) değildir. Ancak
işlenen günahı helâl saymak, onu hafife ve alaya almak,
kesinlikle küfürdür.

Mu'tezile mezhebinin görüşü: Büyük günah işleyen
ne mümin, ne de kâfirdir. O fasıktır ve iki menzil
arasındaki bir menzildedir. Bu mezhep, imanı kalbin tasdiki,
dilin ikrarı ve amellerin yapılması şeklinde tarif
ettikleri için; büyük günah işleyenleri mümin kabûl etmemişlerdir.
Ancak kâfir de kabul etmemişlerdir. Çünkü, Peygamber (s.a.s.) asrında
ve takip eden dönemlerin hiçbirinde büyük günah işleyenlere,
dinden çıkanlara verilen ölüm cezası verilmemiştir.
Eğer kâfir olsalardı, imandan sonra küfre gitmenin cezası
olarak öldürülmeleri gerekirdi. Bu yapılmamıştır,
onun için bunlar iman ile küfür arasındadırlar. Bunlara
"fâsık" denir.

Haricîlere göre; büyük ve küçük günah işleyen
kimse kâfir olur. İslâm'ın, yapılmasını
emrettiği ameller imanın bir parçasıdır. Yani amel
imandan bir cüz'dür.

Hasan el-Basrî'ye göre; büyük günah işleyen
kimse "münafık"tır. Kalben inanmadığı
halde dıştan inanmış gibi görünenlere münafık
denildiği halde Hasan Basri nifâkı; imanı gizleyip büyük
günahı işlemek suretiyle küfrü açığa çıkarmak,
şeklinde kabul etmiştir.

Haricîlerden bir fırka olan el-Ezârika'nın
görüşü: Büyük günah işleyen kimse "müşrik"tir.
Çünkü böyle kimse hem Allah için, hem de Allah'tan başkası
için amel etmektedir. Yaptığı büyük günah ile Allah'tan
başkasını (nefsini veyahut şeytanı) ona ortak
koşmuştur.

Yukarda belirlenen bütün görüşler,
sahiplerince bir takım delillere
dayandırılmıştır. Biz bunlardan sadece Ehl-i Sünnet'in
deliline bakacağız. Diğerleri için akaid kitaplarında
geniş malûmat verilmiştir; oraya bakılabilir.

1. Delil: İman, kalp ile tasdiktir. Mümin'in
imandan çıkması için kalbindeki tasdikin değişmesi
gerekir. Hangi beşerî zaaflardan kaynaklanırsa
kaynaklansın, işlenen büyük günahlar, tasdiki değiştirecek
mahiyette olmadığı sürece işleyenini imandan çıkarmaz.
Kalpteki tasdiki değiştirme ise ancak yapılan günahı
helâl sayarak veya o hükmü alaya alarak meydana gelir. Şer'i hükümlerle
alay etmedikçe, hafife almadıkça ve helâlleri haram, haramları
da helâl kabul etmedikçe; kalpteki tasdik değişmemiş olur.
O değişmedikçe de kâfir olunmaz.

"Allah, kendisine şirk
koşulmasını affetmez. Bunun dışındaki (günahları)
dilediğine affeder. " (en-Nisa, 4/116) ayeti, ancak şirkin
affedilmeyeceğini, diğer günahların ise -eğer Allah
dilerse- affedebileceğini ifade etmektedir. Eğer büyük
günahlar da küfür kabul edilseydi, ayetin ikinci bölümünde "ma
dûne zâlik = bunun dışındakiler.." ifadesinin
kullanılmasına gerek kalmazdı.

2. Delil: "Asi" denilen büyük günah
sahiplerinin gerçekte mümin olduklarını belirten bir çok ayet
vardır:

"Ey iman edenler, şarap, kumar, dikili
taşlar, şans okları, şeytan işi pisliklerdir.
" (el-Mâide, 5/90)

"Eğer müminlerden iki zümre birbirleriyle
savaşırlarsa.. " (el-Hucurât, 49/9)

"Ey iman edenler, yürekten, hâlis (samimi) bir
tevbe ile tövbe ederek Allah'a dönün. " (et-Tahrim, 66/8)

"Ey iman edenler, öldürülenler hakkında
size kısas farz kılındı. " (el-Bakara, 2/178)
Ayetlerde görüldüğü gibi büyük günah işleyenlere "Ey
inananlar" diye hitap edilmiştir.

3. Delil: Mümin bir kimse öldüğü zaman cenaze
namazı kılınır ve müslüman kabristanına
defnedilir. Asr-ı saadetten bugüne kadar büyük günah işlemiş
ve tövbe etmemiş olsa bile (gizli halleri Allah'a ait olmak üzere),
ölen her müslüman için, günahkâr veya günahsız
ayrımı yapılmaksızın cenaze namazı
kılınmış ve müslüman kabristanına
defnedilmiştir. Peygamber'in tatbikatı böyle olmuştur ve
İslâm âlimleri bu konuda icmâ* etmişlerdir.

"Kendisine emanet edilemeyen kimsenin imanı
yoktur. "Zina eden kimse, mümin iken zina etmez, mümin iken hırsızlık
yapmaz, mümin iken içki içmez... " (Buhârî, Mezalim 30; Müslim,
İman 100,104; Ebû Davûd, Sünnet, 15; Tirmizî İman, 11).
Şeklinde varid olan hadisler, büyük günah işleyenlerin kâfir
olduklarına delil değil; ancak imanlarının kâmil
olmadığına delildir. Kâmil bir iman, büyük günahların
işlenmesine engeldir.

Hepsi bu kadar olmamakla birlikte
aşağıda sıralayacağımız suçlar,
İslâm'da büyük günahlar olarak kabul edilmiş ve bunlardan
bir kısmına İslâm hukukuna göre bazı cezalar takdir
edilmiştir:

" Allah'a şirk koşmak, içki içmek,
kumar oynamak " (el-Bakara, 2/219); haram aylarda harbetmek
(el-Bakara, 2/217); bakmakla yükümlü olduğu yetimin
malını kendi malına katarak O'nun rızası
olmaksızın yemek (en-Nisa, 4/2; İsra, 17/34); fakirlik
korkusuyla kendi çocuğunu öldürmek (İsra, 17/31); insanlar
arasında fitne çıkarmak (el Bakara 2/217); faiz yemek
(el-Bakara, 2/275); Allah'tan başkasına ibadet etmek
(İsra,17/23); ana-babaya isyan etmek (İsra,17/23), akrabaya
miras hakkını vermemek (en-Nisa, 4/7, 13; İsra, 17/26);
malı gereksiz yere israf etmek (İsra, 17/27); zina yapmak
(İsra 17/32; en-Nisa, 4/15-16); haksız yere adam öldürmek (İsra,
17/33); ölçü ve tartıyı tam yapmamak (İsra, 17/35);
kibirlenmek (İsra, 17/37); iffetli kadına zina isnat etmek
(en-Nisa, 4/23); tesettüre riayet etmemek (en-Nur, 24/31 ); yalan yere
yemin; Peygamber'e (s.a.s.) yalan hadis uydurmak (Peygamber'e yalan yere
hadis uydurmak, büyük günah olmanın ötesinde, küfür sayılabilir.
Çünkü şerîat'ın temel kaynaklarından ikincisi "sünnettir".
Sünnete yalan isnat etmek; bazı konularda İslâm'ı
temelinden yıkabilir); insanları diliyle çekiştirmek;
kaş göz hareketleriyle alay etmek (Hümeze, 104/1 ).

Cengiz YAĞCI


Konular