Şamil | Kategoriler | Konular

Baslık

BAŞLIK

Kimi bölgelerde, evlenirken damadın
kaynatasına ödemesi görenek olan topluca para.

İslâmi hayatta yeri olmayan, Hz. Peygamber'in
yürürlükten kaldırdığı, ancak bugün bile bazı
toplumlarda varlığını sürdüren bir âdettir. Bazı
yörelerde buna "ağırlık" veya "kalın"
da denir.

Asrımızda bazı müslüman topluluklarda
kız babaları, hakları olmadığı halde,
kızlarını verdikleri erkeklerden veya erkek tarafından
"başlık" adı altında bir para veya mal
almakta ve ekseriya bu parayı kızlarının
satış bedeli olarak telakkî ettiklerinden, kızlarına
vermemekte; kızlarının düğün giderleri için
sarfetmemekte ya da cüz'i bir miktarını harcamaktadırlar.
Bu durum özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da görülmektedir.

İslâm'ın gelişinden önce toplumda kadına
gereken değer verilmiyordu. Kadın alınıp-satılan
bir mal durumundaydı. İslâm kadını insan olarak
erkekle aynı haklara sahip kıldı; ona inanç, ibadet ve
ahlâk sistemindeki müşterek yükümlülüklerinin yanı
sıra, muamelatta da şahsiyet, mülkiyet ve benzeri haklar kazandırdı.

İslâm dini evlilik müessesesinin kolay teşkîli
için azamî kolaylığı sağlamış,
evliliği zorlaştıran unsurlardan da
sakındırmıştır. Yukarıda izah edildiği
şekliyle başlık almak İslâm'da yasaklanmıştır.
Başlık evlenmeleri güçleştirmektedir. Buna
karşılık Kur'an-ı Kerîm "Kadınlara
mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu
ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin"
(en-Nisâ, 4/4) buyurarak "mehir"* adıyla bir evlilik (nikâh)
bedeli koymaktadır. İslâm'ın kuralı olarak mehrin
özüne vâkıf olunduğunda evlilik olayı
kolaylaşır.

Mehir, kadının nikâh akdi ile kocasından
hakettiği maldır ve bunu kocasından alır (Ömer
Nasûhi Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmusu,
İstanbul 1985, II, 10). Evlenen kadın mehir adıyla bir mala
hak kazanır. Mal ile değişimi mümkün olan bir menfaat da
mehir olabilir. Mehir kadınlardan istifade
karşılığında bir bedeldir. Mehir verilmesi,
kadınların değerini yüceltme, ihtiyaçlarını
karşılama, çeyiz tedâriki, istikbâllerini güvence altına
alma ve nikâhın önemini belirtme gibi ilâhî hikmetleri ihtiva
eder.

Mehir kadının hakkı olduğu için
tasarrufu da ona aittir. Kadının velîsi ancak kadının
izniyle mehri kullanabilir. Kadının izni olmadan hiç kimse
mehri kullanamaz ve bu mehirden istifade edemez. İzinsiz tasarruf
haramdır (Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar,
İstanbul 1983, II, 140).

Mehir miktarını fazla tutmamak, evlenecek
erkeğin mali durumuna göre ayarlamak gerekir. Bu konuda sosyal bakımdan
önemli olan, mehrin insanların güç yetirebileceği bir
derecede Olması ve kızlarla evliliğin arasını açıp
sosyal zararı olan bir hal almamasıdır. Kız
tarafı mehir talebinde katı davranmamalıdır. Mehrin
fazlalığının çok defa genç kız ve erkeklere ahlâkî
bakımdan zaran da olmuştur (Dr. Ömer Ferruh, İslâm Aile
Hukuku, Trc. Prof Dr. Yusuf Ziya Kavakçı, İstanbul 1969,
119-120). Peygamber Efendimiz (s.a.s.) "Mehrin
hayırlısı kolay (az) olanıdır" (el-Câmiu's-Sağîr,
II, 241) buyurarak mehrin az ve ödenebilir olmasını tavsiye
etmiştir.

Başlığı mehirle mukayese etmek
gerekirse; mehir nikâh akdi sırasında tespît edilen ve kadına
ait olan bir mal veya bedeldir, babanın bunda bir hakkı yoktur.
Başlık ise satış bedeli olarak telâkki edilmektedir.
Hür insan satılamayacağına göre, bu para satış
bedeli olamaz; rüşvet mahiyetinde olup haramdır. İslâmî
bilgisi olmayanlar, istedikleri bu parayı mehre benzeterek,
hareketlerine meşrûiyet kazandırmağa çalışmaktadırlar.
İslâm hukukuna göre bu parayı vermiş bulunan bir erkek,
kız babasından bu parayı geri isteme hakkına sahiptir.
Elde mevcut değilse, ödetme yoluna gidebilir.

İslâm'a teslim olmuş bir kimse, haram olan
bu parayı kabul etmemeli cehalet sebebiyle almış
bulunuyorsa geri verme asaletini göstermelidir.

Ahmet ÖZGEN


Konular