Şamil | Kategoriler | Konular

Zanni farz

ZANNÎ FARZ

Zan; sanmak, sezmek, bir şeyi kesin
olmaksızın bilmek ve inanmak demektir. Farz ise; sabit
oluşu ve anlama delâleti kesin olan bir delile dayalı bulunan
Allah ve Rasûlünün emirlerini ifade eder. Zannî farz tamlaması
Hanefî usul bilginlerince benimsenen "vâcib" in karşıtı
olarak kullanılmıştır.

Hanefilere göre farz ile vâcip şer'an eş
anlamda değildir. Çünkü farz sübutu ve delâleti kesin olan bir
delille sabit iken, vacib zannî bir delille sabit olan hükmü ifade
eder. Bu yüzden vacibin kesildiği farzın kesildiğinden
daha azdır. Bu nedenle şer'î bir işte farz terk edilirse
bu iş bâtıl olur. Meselâ; Arafat'ta vakfeyi veya namazda
abdesti terk etmek bu ibadetleri batıl kılarken, Safâ ile Merve
arasındaki "sa'y" ile dört rek'atlı namazlarda
birinci oturuşu terk etmek hac ve namaz ibadetini bozmaz.

Diğer yandan farzı inkâr eden dinden çıkarken
vacibi inkâr eden dinden çıkmaz, fakat sapıklıkta
kalır. Hanefîlerin çoğunluğuna göre vacip ile amel etmek
de zarûrî olup, buna "amelî farz" denir. Bu duruma göre farz
ikiye ayrılır: 1- Hem inanmayı hem de amel etmeyi
gerektiren farz. Namaz, oruç, hac, zekât emri gibi. 2-Sadece amel bakımından
olan farz. Bu ise zannî bir delille sabit olan farıdır. Kurban
kesmek, namazda Fâtiha'yı ve oturuşlarda "Tahiyyât"
okumak gibi. İşte bu sonuncuların dayandığı
delilin anlama delâletinde "zan" bulunduğu için bunlara
vacip yerine "zannî farz" terimi de kullanılmıştır
(bk. "Vâcib", "Ef'âl-i Mükellefin" maddeleri).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular