Şamil | Kategoriler | Konular

Tevazu

TEVAZU

Alçakgönüllülük, Kibirlenmenin, büyüklük
taslamanın zıttı.

Tevazu, beğenilen bir özelliktir. Ancak, sınırı
çok iyi ayarlanmalıdır. Kişinin şahsiyetini ortadan
kaldıran hafifmeşreplik tevazu değildir. İnsan, büyüklük
taslamamakla birlikte, zamanın ve yerin gerektirdiği
davranışı göstermelidir. Yoksullar, düşkünler ve
çocuklarla ilgilenmek, onların hal ve hatırlarını
sormak tevazudur. İnsan, mevkîsi ne olursa olsun Allah'ın kulu
olduğunu unutmamalıdır.

İslâm tevazu'a büyük önem vermiştir.
Peygamberimiz bu özelliği hem bizzat üzerinde taşımış,
hem de sözleriyle tavsiye etmiştir. Bir gün kendisine bir adam
getirilir, gelen şahıs korkudan titremeye başlar. Bunu gören
Allah Resulu: "Sakin ol, ben bir melik değil, Kureyş 'ten,
kuru et yiyen bir kadının oğluyum? buyurmuştur
(Gazalî, İhyâu Ulûmi'd-din, Kahire, 1954, II, 483, 484).

Tevazu, alçakgönüllü olmak demektir. Böylelerine,
mütevâzi insan denilir. Tevazu sahipleri kendilerinden aşağıda
olanlara küçük muamelesi yapmaz, onları hor ve hakir görmezler.
Arkadaşları arasında büyüklük taslamazlar. Vakar ise, ağırbaşlı
olmak demektir. Vakûr kişiler mevki ve haysiyetlerinin
hakkını gereği gibi korumasını bilen
insanlardır.

İnsan hem mütevazi, hem vakûr olmalıdır.
İslâm tevazu ve vakar sahibi olmayı teşvik etmekle
beraber, bu hususta aşırı gitmeyi
yasaklamıştır. Çünkü, tevazuda aşırı
gitmek insanı zillet ve meskenete düşürür, herkesin maskarası
haline getirir ki bu doğru bir şey değildir. Mütevazi
olacak başkalarına karşı alçakgönüllülük
gösterecek diye herkesin hakaretine, âdice davranışlarına
tahammül göstermek, aşağılamalarına razı olmak
ahlâkî bir fazilet sayılmaz. Vakarda aşırılık
ise insanı kibirli yapar.

Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerîm'de şöyle
buyuruyor: "Allah katında en değerliniz en çok Allah'tan
korkanınızdır" (Hucurat, 49/13). Öyleyse insanların
kendilerini üstün görmeleri yanlış bir
davranıştır. Başka bir ayette de Allah Teâlâ: Siz
nefislerinizi övmeyiniz, kimin müttakî olduğunu Allah daha iyi
bilir" (Necm, 53/32) buyurarak yine bize mütevazi olmamızı
emretmiştir.

Bu konuda Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur;
"Muhakkak Allah Teâlâ, bana, sizin mütevazi olmanızı
vahyetti" (Rizazu's-Salihin, II, 37). "Her kim Allah için
alçakgönüllülük yaparsa, Allah muhakkak onun derecesini yükseltir?
(Müslim Bir ve's Sıla, 69; Tirmizî, Birr, 82).

Hz. Lokman oğluna şöyle tavsiye etmişti:
"Kibirlenip insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde çalımla
yürüme; çünkü Allah kurulup öğünenlerin hiç birini sevmez?
(Lokmân, 31/18). Peygamber (s.a.s)'in aşağıdaki sözleri
de tevazu ve vakarın insan için önemini göstermesi bakımından
dikkat çekicidir: "Allah için alçakgönüllülük edeni Allah
yükseltir, Allah 'a karşı böbürleneni de Allah alçaltır"
(Feyzü'l-Kadîr, VI, 108-109).

Görülüyor ki tevazu ve vakar sahibi olmak dinin
emridir ve insan haysiyetine yakışan da budur.

Hz. Peygamber: "Eğer paça yemeğine çağırılsaydım
icabet ederdim ve bana paça gönderilseydi kabul ederdim"
(Riyazü's-salihin, II, 41) buyurmuştur. Bu hadis, "mütevaziyim"
demekle tevazu sahibi olunmayacağını, tevazuun bir
davranış biçimi olduğunu göstermemektedir.

Şamil İA


Konular