Şamil | Kategoriler | Konular

Teşrik tekbiri

TEŞRİK TEKBİRİ

Teşrik, doğuya doğru gitmek, parlamak,
eti güneşe sermek demektir.

Teşrik tekbiri, Kurban bayramı günlerinde
farz namazlardan sonra getirilen tekbirlerdir. Kurban Bayramının
ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç güne ise "eyyâmü't-teşrîk
(teşrîk günleri)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne de
"arefe günü" denir.

Arefe günü sabah namazından itibaren
bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmiüç
farz namazının arkasından birer defa

"Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu
vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilir
ki, buna "teşrîk tekbiri" denir. Anlamı şöyledir:
"Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir.
Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah
herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur". Tekbirlerin bu
şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r. anhümâ)'ya dayanır.

Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı
Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etme olayına kadar
uzanır. İbrahim (a.s), gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu
Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Kurban
hazırlıkları sırasında Cebrail (a.s) gökten buna
bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına
ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail
(a.s); "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir.
İbrahim (a.s) bu sesi işitince başını gökyüzüne
çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; "Lâ ilâhe
illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhîd
kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail (a.s) da;
"Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe
kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur (es-Saffât,
37/102, 107; İsmail" maddesi; el-Mavsılî, el-İhtiyar
li Ta'lîli'l-Muhtar, Kahire (t.y), I, 87, 88).

Tekbirlerin yirmiüç vakit okunması Ebû Yusuf
ile İmam Muhammed'e göredir. Fetvâ da buna göre verilmiştir.
Ebû Hanîfe'ye göre, teşrîk tekbirleri arefe günü sabah
vaktinden, bayramın ilk günü ikindi vaktine kadar olan sekiz vakit
farz namazlarının arkasından getirilir.

Teşrîk tekbirleri birçok fakihe göre vaciptir.
Bazılarına göre ise sünnettir. Ebû Yusuf ile İmam
Muhammed'e göre farz namazlarını kılmakla yükümlü
olanlara bu tekbirler vaciptir. Bu konuda tek başına
kılanla, imama uyan, yolcu ile mukim, köylü ile şehirli,
erkekle kadın eşittir. Böyle teşrîk tekbirleri cemaatle
de, yalnız başına da eda edilir. Kaza da edilebilir.
Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar ise gizlice getirir. Vitir
namazı ile bayram namazları sonunda tekbir getirilmez.

Ebû Hanîfe'ye göre, teşrîk tekbirlerinin vacip
olması için yükümlünün hür, mukîm ve erkek olması ve farz
namazın cemaatle kılınmış bulunması
şarttır. Bu yüzden yolcu, köle, kadın ve tek
başına namaz kılana bu tekbirler vacip olmaz. Ancak bu
sayılanlar imama uyarlarsa, cemaatle birlikte tekbir alırlar.
Cuma ve bayram namazı kılınmayan küçük yerleşim
merkezlerinde de teşrik tekbiri getirilmez ve cuma günü öğle
namazını cemaatle kılan özürlü kimselere de vacip olmaz.

Bir yılın teşrîk günlerinde kazaya
kalan bir namaz, yine o yılın teşrik günlerinden birinde
kaza edilse, sonunda teşrik tekbiri alınır, fakat
başka günlerde veya başka yılın teşrîk
günlerinde kaza edilse, teşrîk tekbiri alınmaz.

Bir namazda sehiv secdesi, teşrîk tekbiri ve
telbiye bir araya gelse, önce sehiv secdesi yapılır, sonra
tekbir alınır, daha sonra da telbiyede bulunulur (telbiye için
bk. "Hacc" maddesi).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular