Şamil | Kategoriler | Konular

Tertil

TERTÎL

Tertîl kelimesi, Arapça "rtl" kökünden
"tef'l" ölçüsünde bir mastardır. Sözlükte; sözü
güzel, yerinde ve düzenli söylemek, bir şeyi doğru yapmak, düzenlemek,
sıralamak, açık açık hakkını vererek açıklamak
gibi anlamlara gelmektedir (bkz. Râgıb, Müfredât, 273). Aralarında
çok az açık bulunan ve gayet düzgün görünen dişler için
de "sağr retl" ifadesi kullanılır (Elmalılı
Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 5426). Bir metni okurken
yavaş yavaş, acele etmeksizin, tâne tâne, her bir harfin edâsının,
nazmının ve manasının hakkını vermek
suretiyle okumaya da tertl denmektedir. Kur'an okunuşuyla ilgili
olarak, kelimeleri ağızdan kolaylıkla ve düzgün bir
biçimde çıkarmak anlamındadır (İbn Kuteybe, Tefsîru
Garîbi'l-Kur'an, 262). Kıraatta tertîl; yavaş yavaş,
acele etmeden, harfleri ve hareketleri dizilmiş inci taneleri gibi açık
bir şekilde, mana ve hikmeti düşünerek metni tâne tâne
okumak anlamında kullanılmaktadır (Kurtubî, Tefsîr, I,
17).

Kur'an tertîl üzere nâzil olmuştur. Hz.
Peygamber; "Allah, Kur'an'ı indirildiği şekilde
okuyanı sever" sözleriyle Kur'an'ı tertîl ile okumayı
teşvik etmişlerdir (İbnü'l-Cezerî, en-Neşr, I, 207).
Nitekim Kur'an-ı Kerîm'deki "Kur'an'ı açık açık,
tâne tâne (tertîl ile) oku" (Müzzemmil, 73/4) ayet-i kerîmesi de
bu konuyu açık bir şekilde anlatmaktadır. Alimler bu
ayetle ilgili olarak bazı yorumlarda bulunmuşlardır.
Fahreddin Râzî, "Kur'an'ı tertîl ile okumak; manasını
anlayarak, ayetlerin içerdiği gerçekleri iyice düşünerek
okumaktır. Allah'ın azametini belirten ayetleri, bu azameti gönlünde
hissederek, tehdîd ve müjdeyi içeren ayetleri de, ümit ve korku
duygularıyla dolup taşarak okumaktır" (bkz. Râzî,
Tefsîr, XXX, 174) demektedir. Gazâlî de, Kur'an okumaktan maksadın,
manasını anlamak ve üzerinde düşünmek olabileceğini;
bunun için de Kur'an'ın tertl üzere okunmasının gerekli
olduğunu vurgulamıştır (bkz. Gazâlî, İhyâ, I,
289). Bu açıklamalar ışığında
Kur'an'ın tertl ile okunmasını; onun anlamını düşünerek,
harflerin çıkış yerlerine ve tecvide dikkat ederek,
anlamına göre sesi yükseltip alçaltarak, bir hadiste belirtildiği
gibi, hitap ifade eden yerlerde karşıdakine hitab eder gibi bir
ses tonuyla, durulacak yerde durup, geçilecek yerde geçerek, ağır
ağır, Kur'an'ın gerçek amacını hem duyup, hem de
dinleyenlere duyurarak okumaktır, şeklinde açıklayabiliriz
(bkz. Ali Ünal, Kur'an'da Temel Kavramlar, 71).

Âlimler, Kur'an-ı Kerîm'i sür'atlice okuyup,
çok okumanın mı, yoksa ağır olarak okuyup az
okumanın mı daha üstün olduğu konusunu
tartışmışlar, bir kısmı "Tertîl ve
tedebbür ile az okumak diğerinden daha üstündür" demişlerdir.
İbn Abbas ve İbn Mes'ud bu görüşü savunmaktadırlar.
Bu görüşün sahiplerine göre, kıraatten maksat; Kur'an'ı
anlamak, düşünmek, içindekileri bilmek ve onunla amel etmektir (İbn
Kayvim el-Cevziyye, Zâdü'l-Meâd, I, 88). Buhârî, Sahîh'inde Kur'an'ın
tertîl ile okunmasının gerekliliğine ve sür'atli olarak
okumanın mekruh olduğuna dâir bir bab açmış ve bu
şekilde okumanın hoş olmadığını
Abdullah b. Mes'ud'dan rivâyet ettiği bir hadisle açıklamıştır
(Buhârî, Sahîh, VI, 109 vd). İbn Kayyim, İbn Mes'ud'dan
şu rivâyeti nakleder: "Alkame, İbn Mes'ud'dan Kur'an
okurdu, sesi güzel bir kimse idi. İbn Mes'ud ona "Anam babam
sana feda olsun, Kur'an'ı tertl ile oku, çünkü tertîl onun
süsüdür" dedi. Yine İbn Mes'ud: "Şiir söyler gibi
Kur'an okumayın, çürük hurma atar gibi dağıtmayın.
O'nun incelikleri üzerinde durun, kalbinizi onunla harekete geçirin"
(İbn Kayyim, Zâdü'l-Meâd, 1, 89). Bu konuda İbn Abbas'tan da
şöyle bir rivâyet nakledilmektedir: İbn Abbas'a Ebû Hamze:
"Ben süratli Kur'an okuyan bir kimseyim. Çoğu zaman bir gecede
Kur'an'ı bir veya iki defa okurum" deyince, İbn Abbas:
"Benim ağır ağır bir sure okumam, bana senin bu
yaptığından daha güzel geliyor. Eğer sen bu işi
yapacaksan, kulakların duyacağı ve kalbin
anlayacağı bir kıraatle oku" demiştir (İbn
Kayyim, Zâdü'l-Meâd, I, 89). Süratli okuyup, çok okumanın daha
fazîletli olduğunu söyleyenler de kim ne kadar fazla Kur'an okursa,
o kadar çok sevap kazanacağını belirten hadisi (bkz.
Şerhu Sahîhi't-Tirmizî, XI, 34) hareket noktası
yapmışlardır. Üçüncü bir görüş daha vardır
ki, o da konuyu insanın tabiat ve
alışkanlığı ile değerlendirenlerin görüşüdür.
Yani Kur'an'ın kıraatini sür'atli veya ağır
şekilde okumaya alışmış olan kimseler,
alıştıkları şekilde okumalarıdır (geniş
bilgi için bkz. İsmail Karaçam, Kur'an-ı Kerîm'in
Fazîletleri ve Okunma Kâideleri, 189-191).

Kur'an-ı Kerîm'de "r-t-l" kökü dört
defa ve hepsi de "tef'l" ölçüsünde geçmektedir. İkisi
Furkan suresi, 4. ayetinde "ve rattili'l-Kur'âne tertîlen"
şekillerinde geçmektedir. Furkan, 32. de, inkâr edenlerin Hz.
Peygamber'e, Tevrat ve İncil'de olduğu gibi, Kur'an-ı Kerîm'in
de parça parça değil de, hepsinin birden indirilmesi gerektiği
yolundaki sözlerini anlatan ayetin devamında "Biz onu senin
kalbine iyice yerleştirmek için böyle (parça parça indirdik) ve
onu tane tane (ayırarak) okuduk" (Furkan, 25/32) ifâdesinde,
Kur'an'ın parça parça indirilmesinin sebep ve hikmetleri anlatılmakta,
Müzzemmil, 4.'de de, daha önce açıkladığımız
gibi, Kur'an'ın tertîl ile; açık açık, tane tane
okunması istenmektedir (Müzzemmil, 73/4). Bu Kur'an ifâdelerinden
anlaşıldığına göre, "tertîl" kavramı
hem Kur'an'ı kalbe iyice yerleştirmek amacıyla bölümlere
ayırmak, açıklamak (bkz. Sâbûnî, Safvetü't-Tefâsir, II,
573), hem de onun manasını düşünmek, anlamak ve yaşamak
amacına yönelik olarak ağır ağır, dura dura
okumak anlamlarını ifâde etmektedir (Bkz. Sâbûn, III, 728).

Erdoğan PAZARBAŞI


Konular