Şamil | Kategoriler | Konular

Tefsir

TEFSİR

Bir şeyi iyice açıklamak, keşfetmek
anlamında "el-Fesr" masdarından tef'il babında
bir kelime. Istılâhta beşerî takat oranında, Allah Teâla'nın
muradına delâlet etmesi yönünden Kur'an-ı Kerim'i inceleyen
bir ilimdir.

Konusu, Kur'an ayetleridir.

Gayesi, iki cihanda selamete ve mutluluğa
ulaşmak için Allah Teâla'nın kitabını yine O'nun murâdına
uygun bir şekilde anlamak, anlatmak ve yararlı hükümler çıkarmaya
kudret kazanmaktır.

Tefsir ilminin şerefi: Bu ilmin şerefi,
bilinen bir gerçektir. Allah Teâlâ; "Dilediğine hikmeti
verir, hikmet verilen kimseye çok şeyler verilmiştir"
(Bakara, 269) buyurmuştur. İbn Abbas (r.a)'dan gelen bir rivâyete
göre ayet-i kerimede geçen "hikmet" kelimesi, Kur'an'ın
nasihini, mensuhunu, muhkem ve müteşabihini, ilk ve son inen
ayetlerini, helâl ve haramını, mesellerini bilmek
anlamındadır. Alimlerin İcma'ına göre Tefsir ilmini
öğrenmek farz-ı kifayedir. Bu itibarla Tefsir ilmi Şer'i
ilimlerin en yücelerindendir. Mevzu, gâye ve kendisine duyulan ihtiyaç
yönünden de ilimlerin en şereflisidir (Menna'el-Kattan,
Mebahis-Ulumi'l-Kur'an, Beyrut, 1408/1987, s. 327).

Tefsire olan ihtiyaç: Kur'an-ı Kerîm'in
tefsirine büyük bir ihtiyaç vardır. Vakıa, Kur'an-ı Kerîm
bir belâğat mucizesidir, birçok meseleleri, hükümleri pek açık
lafızlarla beyan buyurmuştur. Fakat ilmî, edebî, ahlâkî,
hukukî, sosyal hakikatlerine kadar açık bir tarzda
yazılmış olurlarsa olsunlar; yine bunları herkes
gereği gibi anlayamaz; bu hususta şerhlere, izahlara ihtiyaç
görülür. Bunun içindir ki, en beliğ ediplerin, en güçlü
yazarların eserleri hakkında birçok şerhler,
haşiyeler yazılmıştır.

Bununla beraber, herhangi bir mesele, birçok
meselelerle ilgili olabilir. Mütehassıs olmayanlar bu ilgiyi göremezler.
Bu meseleleri bir arada düşünmeye ve mütalâaya muktedir
olamazlar. Müfessirler ise, her meseleyi izah eder ve o mesele ile ilgili
olan diğer meseleleri de ortaya koyar. Artık bu hususta
bilinmesi gereken maddeler bir tablo halinde gözler önüne serilir.
Böylece mütalâa sahipleri fazla araştırmalardan
kurtulmuş olur; az zamanda çok bilgi sahibi olurlar.

Bir de herkes, Kur'an lafızlarının,
ibarelerinin inceliklerini anlayamaz ve en ibret verici noktasına
işaret edilen bir kıssanın, bir olayın
teferruatına vakıf olamaz. Müfessirler ise, lafızlara ait
incelemeleri yaparlar, kelimelerin ve terkiplerin hakiki, mecazî ve
kinayeli manalarını, işaretlerini, delâletlerini
gösterirler, Kıssalara, olaylara dair yeterli derecede bilgi
verirler. Böylece Kur'an'ın hakikatları, güzellikleri büyük
bir açıklıkla ortaya çıkarmış olur.

Tefsirler başlıca iki kısma
ayrılır:

1- Rivâyet tefsirleri: Bu tefsir, selefden
nakledilegelen eserlere dayanan tefsir-i naklîdir ki, buna et-Tefsir
bi'l-me'sur veya Bi-Tariki'r-Rivâye Tefsir de denir. Bu tefsirlerde
ayetlerin manaları, nüzûl sebepleri, nâsıh ve mensuh
olanları gösterilir. Böylece rivâyet yolu ile yapılan
tefsirlerin başlıca kaynakları, Hadis-i Şerif
kitapları ile Siyer ve Tarih kitaplarıdır. Bunlara muhalif,
aklın hükmüne aykırı olan rivâyetlere itimat edilmez.

2- Dirayet Tefsirleri: Buna rey ile tefsir de denir. Bu
tefsirde müfessir, ayet hakkında açıklayıcı bir
nakil bulamayınca reye başvurur. Yani ictihad eder, ve Lugat,
Belâğat gibi lisan ilimlerinden yararlanır. Müfessir bunu
yaparken, müfessirde aranan bazı şartları
taşıması tabiidir.

Gerek rivâyet ve gerekse dirayet sahasında oldukça
faydalı birçok tefsir te'lif edilmiştir (Menn'a el-Kattan,
a.g.e., s. 347-367; (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, I,
105-107).

Abdülbaki TURAN


Konular