Şamil | Kategoriler | Konular

Sifa

ŞİFA

Kişinin yakalandığı maddî veya
manevî bir hastalıktan kurtulması, iyi olması.

Hastalık ve sağlık, Allah'ın
insanlar için takdir ettiği durumlardır. Allah'ın tayin
ettiği sağlık kurallarına uymayan hastalanır,
ağrı çeker. Bir bakıma hastalıkta duyulan acı,
elem ağrı... bu kurallara uymamanın bir
cezasıdır. İhlal edilen yasaklar giderilince, yani tedavi
olunca, bu ağrılar da kalkar.

Her hastalığın bir tedavisi vardır.
İnsanlar, doğrudan veya dolaylı yollarla sebep
oldukları hastalıkların tedavisini araştırmakla
sorumludur. Çünkü vücudumuz, sağlığımız bize
emanettir. Emaneti koruyup şifaya kavuşmamız gerekir. Bir
hadiste Hz.Peygamber: "Allah hastalığı ve ilacı
yaratmıştır. Ey insanlar; tedavi olunuz (şifa bulunuz)?
(İbn Mace, Tıb,1), "İhtiyarlık hariç, Allah her
hastalığın şifasını
yaratmıştır? (a.y) buyurmak suretiyle buna işaret
etmiştir. İlaçlar, gıdalar, vitaminler...
hastalıkların tedavisinde Allah'ın yarattığı
birer vesiledir. Gerçek şifa verenin Allah olduğu
unutulmamalı, bir yandan şifaya vesile olacak bütün tedavi
yolları denenirken, öbür taraftan da samimiyetle Allah'tan
şifa istenmeli, dua etmelidir.

Duanın, dua ile kazanılacak moral ve
hastalığa direnme gücünün tedavide payının büyük
olduğu tıp otoritelerince de kabul edilmektedir. Allah'ın
haram kıldığı şeylerde insanlara şifa
yoktur. Yeni Müslüman olan bir kavim, hastalarını şarapla
tedavi ettiklerini söyleyince Hz. Peygamber: İçki şifa
değil, bilakis derttir (hastalıktır)" (İbn Mace,
Tıb, 27) buyurmuştur. Bu nedenle, haram maddeler ve usullerle
tedavî dinen caiz değildir. Peygamberimiz haberdar olduğu bütün
hastaları ziyaret eder, onlar için Allah'a dua eder, şifa
diler, sabretmelerini, metanetlerini yitirmemelerini tavsiye ederdi.

Allah Teâla insanlara şifa olması için pek
çok nimet vermiştir. "Onda insanlar için şifa
vardır" (en-Nahl, 16/69) buyurduğu arı balı
bunlardan biridir.

Beden şifasının yanında bir de rûhî,
gerçek şifa vardır ki, o da, kişinin sağlam bir iman
üzere olup ruhî hastalıklardan uzak, manevi bir tatmine
kavuşmuş olmasıdır. İnsanlara gönderilen
mukaddes kitaplar birer manevî şifa kaynağıdır:
"Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana bir
şifa, inananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir,"
(Yunus, 10/57), "Kur'an'dan indirdiğimiz ayetler insanlara
rahmet ve şifadır..." (el-İsra, 17/82), ... Ey
Muhammed de ki, Bu (Kur'an) insanlara doğruluk rehberi ve
şifadır..." (Fussilet 41/44) ayetleri Kur'an'ın Müslümanlar
için bir şifa ve hidayet kaynağı olduğunu açıkça
göstermektedir. Fakat bazı cahillerin zannettiği gibi Kur'an,
maddî hastalıkların tedavisi için değil, okuyup anlayarak
mü'minlerin hayatlarında uygulayacakları ve böylece hidayete
erişecek şifa bulacakları manevî bir kaynaktır.
Kur'an'ın müşahhas örneği olan Hz. Peygamber'in sünneti,
hayatı, ahlâkı özellikleri de mü'minler için bir şifa
kaynağıdır. Bu nedenledir ki, Rasulüllah'ın (s.a.v.)
ahlâkını, değerini... anlattığı eserine
Kadı İyaz, eş-Şifâ ismini vermiştir. Mü'minler
ancak, Hz. Peygamber'i kendilerine örnek alarak, O'nun gibi olmaya çalışarak
bu şifa kaynağından yararlanabilirler.

Akif KÖTEN


Konular