Şamil | Kategoriler | Konular

Naziat

NAZİAT

Arapça "bir şeyi olduğu yerden kuvvetle
çekmek" anlamında "neze'e" fiilinden türetilmiş
ism-i failin çoğulu. "Yayı çekti, elini çekti"
şeklinde bilinen anlamında kullanıldığı gibi,
"bir şey üzerinde çekiştiğiniz zaman onu Allah'a ve
Resulüne götürün? (en-Nisa, 4/59) ayetinde olduğu üzere manevi
bir kullanıma da sahiptir.

Allah Tealâ, Kur'an-ı Kerim'de bir çok şey
üzerine kasem ettiği gibi, Naziat süresinde de "naziât"
üzerine kasem etmektedir.

Müfessirler naziâtın ne anlama geldiği
üzerinde değişik görüşler ileri sürmüşlerdir.

İbn Mesud, İbn Abbas, Mesruk, Saîd İbn
Cubeyr vb. âlimler naziâttan insanların ruhlarını çekip
alan meleklerin kastedildiğini söylemişlerdir. Onlar, bu
meleklerin kâfirlerin ruhlarını zorlukla alan ve sadece kâfirlere
tahsis edilmiş melekler olduğunu kabul etmektedirler. İbn
Kuteybe ve İbn Kayyım el-Cevziyye de aynı görüştedir
(İbn Kuteybe, Tefsiru Garibul-Kur'an, Beyrut 1978, 512; el-Cevzî,
et-Tıbyan fî Aksâmi'l Kur'an, Beyrut 1988, 180).

Diğer bazılarına göre "naziât"
kafirlerin ruhlarıdır. Onların ruhları çekilip alınır,
sonra o ruhlar azap içerisinde boğulur daha sonra da ateşe
atılırlar (İbn Cerir et-î, Tefsir, Mısır 1968,
XXX, 277). Mücahid'e göre ise o, ölümdür. Hasan ve Katade ise, "yıldızlar"dır
demişlerdir. Diğer bazılarına göre ise "nâziât"ın
anlamı, savaşta ok atmak için yayların son haddine kadar
çekilmesidir (a.g.e, XXX, 28).

Kur'an-ı Kerim'in diğer ayetleriyle ve
suredeki ayetlerin akışı çerçevesinde değerlendirildiği
zaman, müfessirlerin çoğunlukla tercih ettikleri görüş olan
"kâfirlerin ruhlarını çekip alan meleklerin"
kastedildiğinin, muteber görüş olduğu
anlaşılır. İbn Kesir'in tercihi de bu yöndedir (İbn
Kesîr Tefsîrul-Kur'anil-Azim, İstanbul 1985, VIII, 325).

Allah Teâlâ, "nezeâte"den sonra "naşitat"
(kolaylıkla çekip çıkaranlara) şeklinde ikinci bir
kasemde bulunmaktadır. Bu "şiddetle çekip alanlar" ve
"kolaylıkla çekip çıkaranlar"
karşılıklı iki vasıf olup, birincisi kâfirlerin
ruhlarını zorlukla ve şiddetle çekip alan melekleri,
ikincisi ise mü'minlerin ruhlarını kolaylıkla çekip alan
melekleri bildirmektedir (bk. Nâşitât mad.).

Kâfirlerin ruhlarının ne şekilde
alınacağını bildiren şu ayet-i kerime bu
ayetlerin tefsiri mahiyetindedir. "O zalimlerin halini ölüm
şiddeti içindeyken bir görsen. Melekler onlara ellerini uzatırlar
ve: "Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karşı
haksız şeyler söylediğinizden ve O'nun ayetlerine
karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir
azapla cezalandırılacaksınız" derler" (el-En'am,
6/83).

Allah Teâlâ, ölüm melekleri üzerine kasem ettiği
gibi, yine diğer bir takım mahluklar üzerine de kasemler
etmektedir. Allah Teâlâ'nın bazı varlıklar üzerine kasem
etmesi, onların, Allah Teâlâ'nın varlığını
ve azametini ispatlayan en açık ayetlerden bazıları
olmalarından dolayıdır.

Ancak bundan, kulların da bir takım mahluklar
üzerine kasem etmelerinin caiz olduğu sonucu çıkarılamaz.
Resulullah (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde; "Her kim, Allah'dan
başkasına yemin ederse kâfir veya müşrik olur"
(Ahmed b. Hanbel, 1, 47; Tirmizi, Nuzûr, 9).

Bir şey üzerine yemin etmek o şeyi ulu görmek
anlamını taşır. Allah Teâlâ'dan başkalarına
ilahlık vasıflarıyla tazim göstermek, O'na şirk
koşmaktır. Zira üzerine yemin edilen şeyin bundan haberdar
olduğu ve eğer yemin tutulmazsa onun cezalandırmasına
uğranılacağı kabul edilir. Bu, Allah Teâlâ'dan başkası
hakkında geçerli olmadığı için, O'na ortak koşulmuş
olur.

Allah Teâlâ, her şeyin yaratıcısı
ve sahibi olduğu halde, yarattıklarından
bazılarına kasem ederek onları dilediği gibi büyüklükle
vasıflandırmaktadır. "O, yüce Arş'ın
Rabbidir" (et-Tevbe, 9/ 129).

(Allah Teâla hâlık ve işlediği her
şey bizzat hikmet olduğundan) işlediklerinden mes'ul olmaz.
Halbuki (Ondan başkaları mahluk ve O'nun mülkü olduklarından)
onlar, (yaptıklarından dolayı) sorgulanırlar" (el-Enbiya,
21 /23).

Ömer TELLİOĞLU


Konular