Şamil | Kategoriler | Konular

Nas

NÂS

İnsanlar. Nâs kelimesinin kökü ve anlamı
hakkında çeşitli görüşler vardır. Nâs, hareket
anlamına gelen "nevs" kökünden gelmiş olup "insân"
ve "insâne" kelimelerinin çoğuludur. İns, insiy,
ensiy kelimelerinin çoğulu veya kavm gibi ism-i cem olduğu da
ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre de nâs, unutmak manasına
gelen "nesy" kelimesinden alınmıştır.

"Nesy" önce "neys" sonra
"nâs" şeklini almıştır. İbn-i Abbas,
"Allah'a verdiği sözü unuttuğu için Adem'e insan adı
verildi" demiştir. Hz. Peygamber (s.a.s); "Adem unuttu bu yüzden
nesli de unutuldu" buyurmuştur.

Nâs kelimesinin aslında "unas"
olduğu ve hemze kaldırılıp yerine elif-lam getirilerek
"en-nâs" şeklini aldığı da söylenmiştir.
Adem'in Havva'ya veya öteki canlılar arasında insanların
birbirlerine olan yakınlığına bakarak nâs,
kelimesinin aynı anlamı veren "üns" kökünden gelmiş
olduğu görüşünde olanlar da vardır. Diğer bir görüşe
göre, insan görülebilir bir varlıktır. Bu yüzden insana beşer
denilmiştir. Bu itibarla nâs aynı manâyı
taşıyan "ânese" kökünden gelmiştir.

Bütün insanlar bir ana-babadan meydana gelmiştir.
Adem ve Havva'dan... Adem (a.s) topraktan yaratılmış ilk
insan ve aynı zamanda ilk peygamberdir. Hz. Havva validemiz ise Hz.
Adem (a.s)'in sol kaburgasından yaratılmış ilk
kadındır.

Allah Teâlâ: Ey insanlar sizi bir tek kişiden
yaratan, ondan eşini vareden ve ikisinden birçok erkek ve kadın
meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının "
(en-Nisa, 4/ 1 ); Andolsun ki biz insanı kuru balçıktan
işlenebilir kara topraktan yarattık" (el-Nicr, 15/26)
buyurmuştur.

İnsan nesli bir anne ve babadan başlamak sûretiyle
bir kadın ve erkeğin birleşmesinden meydana gelmiş ve
çoğalmışlardır. Yalnız Hz. İsa
(a.s)'nın babası yoktur. Onu, Allah Teâlâ, Hz. Meryem'e kendi
ruhundan üflemek sûretiyle yaratmıştır.

Kur'an'da: Mahrem yerini koruyan Meryem'e ruhumuzdan
üfledik, onu ve oğlunu alemlere bir mucize kıldık"
buyurulur (el-Enbiya, 21/91).

Her insan günahsız ve İslam'ı kabul
edebilecek fıtratta doğar. Âkıl, bâliğ oluncaya
kadar da yaptıklarından sorumlu değildir. Zira İslâm,
irâdesi gelişmemiş ve maddi gücü yetersiz olan bir kişiye
sorumluluk yüklemez. Şu kadar var ki çocuklar bu sorumluluğa
hazırlanır. Hz. Peygamber (s.a.s); Her insan İslâm'ı
kabul edebilecek fıtrat üzere doğar. Daha sonra ana ve
babası onu yahudileştirir veya
hristiyanlaştırır" buyurmuştur (Buhari, Kader,
25).

Bu hadise göre insan, doğuştan iyiye, güzele
ve doğruya kabiliyetlidir. Gerek ruhi, gerekse maddi açıdan
insan en güzel şekilde yaratılmıştır.

Kur'an-ı Kerim'de: "Biz insanı en güzel
biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların en
aşağısı kıldık" buyuruluyor (et-Tin,
95/4-5). Demek ki kötülükler insana sonradan ve Dışarıdan
gelmektedir. Onun ne ruhunda ne de bedeninde doğarken getirmiş
olduğu bir kötülük yoktur. İnsanlar birbirlerinden
farklı da doğmazlar. Âkıl, bâliğ olan insan önce
imanla, sonra da başka amellerle sorumlu tutulur. İman edip
etmemekte tamamen serbesttir. Hiç kimse onu iman etmeye zorlayamaz.
İman eder, Allah'ın emir ve yasaklarına uyarak yaşarsa
dünyada rahat ve huzur içerisinde olur. Ahirette ise Allah'ın lütfuyla
Cennet'e gider. İman etmez ve müslümanca yaşamaz ise bunun dünyevi
ve uhrevi cezasını görür.

Eşit olarak yaratılan insanlar ne kadar
Allah'ın emirlerine uyar ve yasaklarından kaçınırlarsa
aralarında manevi açıdan o derece farklılık meydana
gelir. Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor: Ey insanlar! Biz sizi bir
erkek ve dişiden yarattık. Sizi milletlere, kabilelere
ayırdık ki birbirinizle kolayca tanışasınız.
Şüphesiz Allah katında en değerliniz, O'na karşı
gelmekten en çok sakınanızdır" (e/ Hucurat, 49/ 13).

İnsan başı boş ve gayesiz olarak
değil, Allah'a kulluk etmek için yaratılmıştır.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır: "Sizi
boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi
mi sandınız?" (el Mü'minûn, 23/115).

"İnsanoğlu kendisinin
başıboş bırakılacağını mı
sanır?" (el-Kıyame, 75/36).

"Cinleri ve insanları ancak bana kulluk
etmeleri için yarattım" (ez-Zariyat, 51/56. Ayrıca bk.
insan mad).

Şamil İA


Konular