Şamil | Kategoriler | Konular

Murafık

MURÂFIK

(Refik) Arkadaş, dost, eş; komutan veya
başkanın yardımcısı; irtifak hakkı sahibi;
bir şeye tâbi ve ona ekli olan. Tuvalet gibi, evin, dışarıda
olan ve kendisinden faydalanılan akara tâbi olan bölümlerine
"merâfiku'ddâr" denir. Yol, park, bahçe ve mescid gibi
insanların ortak olarak kullandıkları yerlere de "merâfiku'lâmme"
denir.

"Rıfk" kökü, arapçada yumuşak
davranma, bir kimseyi faydalandırma anlamına gelir. Arkadaş
(refîk), birbirleriyle iyi geçinen, iyi ve kötü günlerinde beraber
olan, birbirlerine yardımcı olan iki kişidir. Bilhassa yol
arkadaşlığı, kişiyi tanımada, onunla
sağlam ve sürekli ilişkiler kurmada ölçü olan hususlardandır.
Çünkü yolculuk sıkıntı ve güçlüklerle doludur; sabrı
gerektirir. Sert davranmak, "rıfk" ile muamele etmeme, iyi
ilişkileri bozar, arkadaşlığı sona erdirir.
Bundan dolayı, yola çıkmadan iyi arkadaş seçmenin
önemini ifade etmek üzere "önce refik sonra tarîk" demişlerdir.
Komşuluk da böyledir. Çünkü günlük hayatta en çok karşılaştığımız,
ilişkide bulunduğumuz kimseler komşulanmızdır.
Onlarla iyi geçinmek, karşılıklı haklara riayet
etmek, huzurlu bir hayat için şarttır.

"Murafık" kelimesi Kur'ân'da geçmez.
Arkadaş anlamında "refik" (en-Nisa, 4/69);
yararlı anlamında "mirfak" (el-Kehf 18/16); dayanacak
şey (koltuk) anlamında "mürtefak" (el-Kehf 18/29,
31); dirsekler (tekili mirfak) anlamında "merâfık"
(el-Mâide 5/6) geçer. Bütün bu âyetlerde geçen "rıfk"
kökünde yararlanma, beraber bulunma ve dayanma anlamı vardır.
Murafık kelimesinin ifade ettiği bu sözlük anlamları,
onun terim anlamı olan, komşuluk münasebetlerinden doğan
bazı haklardan yararlanma, komşusu lehine mülk sahibinin bazı
külfetlere katlanması anlamıyla
bağlantılıdır.

"Murafık"; ev komşuluğu, tarla
komşuluğu gibi bir sebeple başkasına ait bir gayri
menkul üzerinde yararlanma hakkı (hakku'l-irtifak*) olan kimsedir.

Eşya hukukunun konularından olan irtifak
hakları sınırlı aynî haklardandır.

İslâm Hukukunun "Muâmelât"
bölümünde mülkiyet hakkının takyidi
(sınırlandırılması) konusu işlenirken,
irtifak haklarından söz edilir. Mecelle bunu "muâmelât-ı
civâriyye" (komşuluk münasebetlerinden doğan takyitler)
başlığı altında incelenmektedir (Mecelle, Md.
1198 vd).

İslâm Hukukunda mülk edinme ve mülkiyeti
korumak için ban sınırlamalar getirilmiştir. Hiç kimsenin
mülkü olmayan üç maddede müslümanların ortak hakkı
olduğu, hadiste bildirilmiştir. Bunlar; su (deniz, ırmak,
yağmur suyu), otlak (mera), ve ateş (ormanlardaki
odunlar)dır (et-Tâc, II, 237). Bu üç maddeyi, amme menfaatı
olduğu için hiç kimse özel mülkü haline getiremez.

Bu, mülk edinme konusunda genel sınırlamadır.

Bir de özel sınırlama vardır. Bu da
Hukuk-ı Civâr (komşuluk hukuku)dan doğan
sınırlamadır. İrtifak hakları bu gruba girer. Bu
haklardan dolayı mülk sahibi, hak sahibi (murafık)
yararına bazı sınırlamalara katlanmak zorunda
kalacaktır. İrtifak haklarının hukukî tanımı
bu hususu açıkça ortaya koymaktan çekinmeye mecbur kılan
haktır. İrtifak hakkı, bir şey, bir hak veya sahip
olduğu bir mülk üzerine yükletilmiş külfet (yük) olup, mal
sahibini, mülkiyete has bazı haklarının irtifak hakkı
sahibince kullanılmasına tahammül etmeye veya bu haklan bizzat
kullanmaktan çekinmeye mecbur kılan haktır.

İslâm Hukukçularının çoğunluğu
Kaynak İrtifakı (Hakk-ı Şirb), Geçit
İrtifakı (Hak-ı Mürûr), Mecrâ İrtifakı
(Hakk-ı Mecrâ), Artık Suları Akıtma
İrtifakı (Hakk-ı Mesîl), Kat İrtifakı
(Hakk-ı Teâlî), Komşuluk İrtifakı (Hakk-ı Civâr)
diye altı irtifak hakkından söz etmişlerdir:

Kaynak irtifakı ikiye ayrılır:

a) Hakk-ı Şirb: Ekin ve hayvan sulamak için
sudan yararlanma nöbeti ve hakkıdır. Kur'ân-ı Kerimdeki
dayanağı, Hz. Salih'in devesinin su içme hakkını
bildiren şu ayettir: "Dedi: İşte (mucize), bu
dişi devedir. (Bir gün) onun su içme hakkı var,belli bir günün
su içme hakkı da sizin" (eş-Şuarâ 26/155).

b) Hakk-ı Şefe: Zarar vermemek
şartıyla hayvan ve insanların su içme hakkıdır.
Buna Hakku-s-Şirb*de denir.

Kimsenin mülkü olmayan kanallardan akan ırmak,
dere ve çaylarda herkesin hakk-ı şirb ve hakk-ı
şefesi vardır.

Hususi ark, kanal ve boru gibi mülk yerlerde akan
sularda maliklerinin her iki hakkı, başkalarının
sadece hakk-ı şefesi vardır. Başkalarının
hakkı şefesi, zarar vermeme şartına
bağlıdır.

Mülk olan havuz, kuyu ve çeşme sularında
ise malikleri dışındaki kimselerin, zarar vermemek
şartıyla, sadece hakkı şefesi mevcuttur.

Sarnıç, depo ve özel havuzlar gibi özel
mülkiyet konusu sularda ise malikleri dışındaki kimselerin
her iki hakkı da mevcut değildir.

Geçit İrtifakı, (Hakku'l-Murûr*): Başkasının
mülkünden ve umumi yollardan gelip geçme hakkıdır.

Umumi yollardan herkesin geçit hakkı vardır.
Bu hakka engel olan hiç bir tasarruf caiz değildir. Özel
mülklerden yalnız irtifak hakkı sahipleri geçebilir.

Mecrâ İrtifakı (Hakku'l-Mecra*):
Başkasının arsasından yahut evinden su yolu geçme
hakkıdır. Burada geçirilen temiz budur.

Artık Suları Akıtma irtifakı
(Hakku'l- Mesil*): Gayrimenkulün kirli sularını akıtma
yoluna sahip olma hakkıdır. Mecelle "damlalık
hakkı" olarak tarif etmiştir.

Tesisleri gayrimeşru olmadıkça hakk-ı
mecrâ ve hakk-ı mesîlde kıdeme itibar edilir. Yani bunlar
eksiden beri bulundukları hal üzerine terk olunur. Ancak hukuka aykırı
bir şekilde tesis edilmişlerse, yahut çevreye açık
zararı varsa mutlaka izale olunurlar.

Kat İrtifakı: Bir arsa yahut kat üzerinde inşaat
yapma, yahut yeni bir kat çıkma hakkıdır.

Binaya zarar verecek yeni pencere ve kapılar açmak
gibi diğer kat maliklerine zararlı olan tasarruflar caiz
değildir.

Hiç bir zararı bulunmayan tasarruflar caizdir.

Komşuluk İrtifakı: Komşuluk
irtifakı ile ilgili hükümler Mecelle Madde 1198 vd. da düzenlemiştir.
Buna göre; Herkes kendi mülkü olan duvar üzerine dilediği kadar
çıkar ve istediği şeyi yapar. Zarar-ı fahiş
olmadıkça komşusu mani olamaz. (Md.1198).

Binaya zarar veren, yıkılmasına sebep
olan, aslî ihtiyaçlara, oturma gibi binadan elde edilen aslî faydalara
engel olan şeyler zarar-ı fâhiştir (Md. 1199).
Zarar-ı fâhiş hangi şekilde olursa olsun def ettirilir.
Meselâ bir evin bitişiğinde demirci dükkânı, yahut
değirmen yapılıp da demir dövmekten veya değirmenin
çalışmasından o eve zarar gelirse, yahut
yakınındaki evlerde oturulamayacak derecede kötü koku ve duman
yayan işyerleri yapılırsa bu yerler
yıktırılır.

Çitten yapılmış bir duvarın
aralığından komşu kadınlarının
oturduğu yer görünse, o aralıkları kapatması duvar
sahibine emredilir. Fakat yıkıp ta duvar yapmak üzere
cebredilmez (Md. 1202).

İrtifak hakları müekked haklardandır.
Yani asaleten sabit olan ve devir, sulh gibi hukuki muamelelere münferiden
konu teşkil edebilen haklardır. Bu haklar, akit içinde koşulan
şartla, satım akdi ile devren, kamu mallarından umumi
istifade ile, ihya yoluyla, vasiyet, izin ve komşuluk hakkı ile
iktisap edilebilir (Geniş bilgi için bk. Hakku'l-İrtifâk).

Halit ÜNAL


Konular