Şamil | Kategoriler | Konular
ıhdad
İHDÂD
Yas tutmak, kadının kocasının
ölümünden sonra belli bir sure sevinmeyi, süslenmeyi ve zevki bırakması.
Kocası ölen veya bâin (kesin) talakla boşanan müslüman kadın,
aile yuvasının yıkılması sebebiyle, iddet süresince
yas tutar. Yassın belirtisi olarak elbiseyi, güzel kokuları,
yağlanmayı, eline kına yakmayı, bir özür bulunmadıkça
gözüne sürme çekmeyi, başını sık tarakla
taramayı ve ziynet eşyalarını terkeder (İbrahim
el-Halebî, Mülteka'l-Ebhur, Terc. Mehmet Mevkufâtî, Sadeleştiren
A. Davudoğlu İstanbul 1980, I, 583).
Kadının, kocasının ölümü
sebebiyle iddet bekleme süresi 4 ay 10 gün (el-Bakara, 2/234); boşanma
halinde ise üç defa hayız (kurû) görüp temizlenme vaktine kadardır
(el-Bakara, 2/228). Hanefilere göre, kadın temizlik günlerinde boşanmışsa,
üçüncü hayızın bitiminde iddet tamam olur. Hayızlı
iken boşanmışsa, içinde boşandığı ilk
hayız dışındaki üç hayız sonunda iddet
bitmiş olur. Ancak hayızlı iken boşama bid'âttır.
Bu iddetin süresi yaklaşık üç ay kadardır.
İddet bekleyen kadına evlenme teklif edilemez.
Ancak vefat iddeti veya bâin talakla boşanma iddeti bekleyen
kadına çıtlatma yapmada bir sakınca yoktur (el-Bakara,
2/235). Çıtlatma; bir kimsenin iddet bekleyen kadına; "Seninle
evlenmek istiyorum, sen olgun bir kadınsın" gibi
yumuşakça söylemesidir. Ric'î talakla boşanma iddeti bekleyen
kadına ise çıtlatma da yapılmaz. Çünkü, bu durumda eşler
birbirine iddet içinde nikâh yenilemeden dönme (ric'at) hakkına
sahiptir (Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul
1983, s. 170).
Boşanma iddeti bekleyen kadının
nafakası kocasının üzerine vâciptir. Bu yüzden evden dışarı
çıkmaya ihtiyacı yoktur. Âyette; "Onları (boşanmış
kadınları) evlerinden çıkarmayınız ve onlar da
çıkmasınlar" (et-Talâk, 65/1) buyurulur. Ölüm iddeti
bekleyen kadın ise, nafaka yükümlüsü öldüğü için, dışarıda
çalışma zorunda kalabilir.
İddet bekleyen kadın, bâin talakla boşanmış
olsa bile, kocasıyla aralarında bir perde bulununca, bir evde
bulunmalarında bir sakınca yoktur. Ancak kocası fâsık
(Allah'ın emir ve yasaklarına uymayan kimse) olursa, o zaman
beraber oturmaları câiz değildir. Bu durumda erkeğin evden
çıkarak, kadına iddet süresinde evde oturma imkânı
sağlaması daha uygundur. Fâsık bir erkekle, iddet bekleyen
kadın aynı evde kalacaklarsa, yanlarında yaşlı
bir kadının bulunması uygun görülmüştür (İbrahim
Halebî, a.g.e, I, 584, 585).
Hamdi DÖNDÜREN